Fotoğrafta en önde görünen Zekeriya Kuzu, Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'nın "üs imamı" olmakla suçlanıyor
20 Şubat 2017 11:23
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın ilk duruşması Muğla'da görüldü. Avukatların istifa ederek savunma yapmak istemediği davada ilk olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konakladığı Marmaris'teki otele yönelik saldırıyı yönettiği belirtilen eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in ifadesi alındı. "FETÖ'cü değil, darbeciyim" ifadesini kullanan Sönmezateş, duruşmada "Bu operasyona katıldım ve bedelini de ödüyorum. Emri Semih Terzi verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime el konduğu söylendi. Emrin Genelkurmay'dan olduğu söylendi. FETÖ'yle alakam yok" dedi.
Özel Kuvvetler timinin başındaki Binbaşı Şükrü Seymen, "Ben hiçbir şeyden korkmuyorum. Ben darbe yaptım. Bunun cezası idam bile olsa hiç canım yanmaz" dedi. Seymen, Erdoğan'ın kaldığı otelin basılması ile ilgili de "Ben iki sebepten dolayı, otelin içerisinde camlar olduğu ve yerimizin tespit edilmesini istemediğim için timin ateş etmemesi konusunda emir verdim. Biz oraya adam öldürme kastıyla gitseydik kimse canlı çıkamazdı" ifadelerini kullandı.
15 Temmuz gecesi Marmaris ilçesinde suikast girişiminde bulunduğu ileri sürülen askerlerin yargılanacağı Muğla'da yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Erdoğan'a suikast girişiminde bulunmakla suçlanan askerler güvenlik önlemleri altında yargılamanın yapılacağı salona getirildi.
Erdoğan'a suikast planlayan tim mahkemeye böyle getirildi
Sanıklar 09.00'da duruşmanın bulunduğu yere getirildi. 3 cezaevi aracıyla getirilen suikast sanıkları mahkeme salonuna götürülürken kalabalık bir grup da "Game over FETÖ" pankartı ve "FETÖ gelecek hesap verecek" sloganlarıyla tepki gösterisinde bulundu.
Güvenlik için 450 polisin görev aldığı öğrenilirken çatılarda da keskin nişancılar bulunuyor.
Darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişiminde bulunan sanıklar, Muğla Adliyesi'nde alanın yetersiz olması nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda oluşturulan mahkeme salonunda bugün hâkim karşısına çıktı.
Avukatlar davadan çekildi
Mahkeme Başkanı, duruşmayla ilgili bilgi verdi. CMK uyarınca sanıklara atanan avukatlardan bazılarının çekildiğini söyedi. Avukatlar istifa ederek savunma yapmak istemedi. Bu nedenle Baro'dan yeni avukat istenecek. Mahkeme Başkanı, duruşmanın dört gün olarak planlandığını cuma ve pazartesi günleri duruşmaya ara verip, önümüzdeki hafta salı günü yeniden yargılamaya devam edeceğini söyledi. 15 Mart'a kadar ilk duruşmaların süreceği bilgisini veren Mahkeme Başkanı diğer yargılamaların ise 24- 28 Nisan ve 5- 9 Haziran arasında yapılacağı bilgisini verdi. Duruşmaya kimlik tespiti ve yoklamayla devam edildi.
İddianame: Erdoğan'a suikast planı 8 Temmuz’da Gülen'in onayıyla yapıldı
Bu arada sanık yakınlarından 1'er kişinin duruşmayı izlemesine izin verildiği belirtildi. Mahkemede ilk olarak sanıkların kimlik tespiti yapıldı; kendilerine yöneltilen suçlar ve savunma hakları hatırlatıldı.
Mahkeme başkanı, davanın bir numaralı sanığı olan Fethullah Gülen için "Muğla Barosu’ndan şu ana kadar hiç kimsenin müdafilik yapmak istemediğini" söyledi. Bazı sanıkların avukatlarının da çekildiğini tekrar hatırlattı.
Hürriyet'ten Banu Şen'in haberine göre, sanık avukatlarından Hakan Tunçkol söz alarak yetki hususunda itirazlarını bildirdi.
Tunçkol, her ne kadar şehitler ve yaralılar olsa da davanın ana konusunun ve özgül ağırlığını oluşturan suçun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast olduğunu ve kendisinin burada olmayıp ikâmetgahının Ankara’da bulunduğunu belirterek, davanın, adresinin olduğu yerde, yetkili olan ağır ceza mahkemesinde görülmesinde talep etti. Bazı sanık avukatları bu itiraza katılırken bazıları katılmadı.
Müşteki avukatları ise itirazda bulunarak suçun işlendiği tarihte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın suikasttan kıl payı kurtulduğunu ve bu olayın mahkemenin yargı alanı sınırları içinde bulunduğunu hatırlatarak bunun davayı uzatmaya yönelik talepler olduğunu kaydedip reddini istedi.
Sanıklar adına sanık İsmail Yiğit de söz hakkı isteyerek olayın Muğla’da yaşanmasına rağmen planlandığı ve dolayısıyla gerçekleştiği yerin İstanbul olduğunu belirtti.
Bunun üzerine mahkeme heyeti savcıdan görüş aldı. Savcı yetki hususunu daha önce de düşündüklerini ancak CMK’nın 12. ve devamındaki maddeleri uyarınca mahkemenin yetkili olduğunu düşündüğünü söyleyerek itirazın reddini talep etti.
Mahkeme heyeti de yetkisizlik kararı verilmesini oybirliği ile reddetti. İddianamenin okuması kaldırıldığını için mahkeme heyeti iddianamenin anlatımına geçti.
İlk olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konakladığı Marmaris'teki otele yönelik saldırıyı yönettiği belirtilen eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in ifadesi alınıyor. Otel baskınını yönettiği iddia edilen Sönmezateş, emri Semih Terzi'den aldığını savundu.
Ankara’da yakalanan, savcılığa ifade vermeye götürülürken "Evet ben darbeciyim. İsterlerse beni idam etsinler. İdam cezamı versinler ama ben FETÖ’cü değilim" Sönmezateş'in duruşmada "Bu operasyona katıldım ve bedelini de ödüyorum. Emri Semih Terzi verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime el konduğu söylendi. Emrin Genelkurmay'dan olduğu söylendi. FETÖ'yle alakam yok. Biz orada tuzağa gönderildik. Kalkıştan önce 4 saat bizi kim bekletti?" dediği öğrenildi.
15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından Özel Kuvvetler timinin başındaki Binbaşı Şükrü Seymen, "Ben hiçbir şeyden korkmuyorum. Ben darbe yaptım. Bunun cezası idam bile olsa hiç canım yanmaz" dedi. Seymen, Erdoğan'ın kaldığı otelin basılması ile ilgili de "Ben iki sebepten dolayı, otelin içerisinde camlar olduğu ve yerimizin tespit edilmesini istemediğim için timin ateş etmemesi konusunda emir verdim. Biz oraya adam öldürme kastıyla gitseydik kimse canlı çıkamazdı" ifadelerini kullandı.
Şükrü Seymen, “14 Temmuz günü Semih Paşa rahmetli beni aradı. 12 kişilik tim kurmamı istedi. Gökhan Paşa ile de görüşmemi söyledi. Özel Kuvvetlerde verilen emri sorgulamak yoktur. Ben de emri yerine getirdim. Semih (Terzi) Paşa'yı da teğmenliğimden beri tanırım. Kendisi kahraman bir komutanımızdı" dedi.
Gökhan Şahin Sönmezateş'in kendisine TSK'nın emir ve komutası içerisinde darbe yapacağını da söyleyen Şükrü Seymen şunları söyledi:
"Biz Gökhan Paşa'mla aynı uçakta İstarbul'a gelmişiz. Ama bizim aynı karede görüntümüz yok. Ben biletimi eşimin kredi kartıyla aldım. İddianamedeki gibi bir durum yok. Gökhan Paşa buluşmamızda, ekibimle 15 Temmuz günü havalimanında olmamı istedi. Biz de limana gittik. Uçağı beklemeye başladık. Ancak uçaklar gelemedi. Bunun üzerine B planına geçildi ve helikopterle İzmir'e Çiğli'ye ulaştık"
Telefonlarını da evde bıraktıkları için gelişmelerden haberdar olmadıklarını anlatan Şükrü Seymen ayrıca şunları söyledi:
“Ancak benim plan yaptığım söylendi. Gökhan Paşa bize tuzak kurulduğunu söylüyor. Kimin yaptığını bilmiyorsa, ben binbaşı nasıl bileyim ben bu işin nasıl yöneticisi olurum. Evet ben darbeciyim. İdam da olsa cezası vicdanım acımaz. İntihar olmasa kendim idam sandalyesine vururum. Ama hangi darbeyi planlamışım. Gökhan Paşa ve Semih Paşa'nın verdiği emri yaptım. Korgeneralin orgeneralin işin içinde olduğunun tartışıldığı ortamda bir binbaşı olarak ben neresindeyim"
Çiğli'de plansızlık yaşadıklarını da ifadesinde anlatan Şükrü Seymen, “Bu tür olaylarda ayrıntılı planlama, provaya ihtiyaç vardı. Burada olmadı. Plansızlık vardı. Bu arada Osman Kılıç Albay beni aradı ve görevin iptal olduğunu söyledi. Ben de bunu Gökhan Paşa'ya anlattım. Gökhan Paşa, 'Ankara'ya dönelim' teklifinde bulundu. Ben de kabul ettim ama sonra da göreve devam denildi. Havalanıp Marmaris'e gittik" dedi.
Duruşma arasında konuşan Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın da duruşma arasında açıklamalarda bulundu. Aydın, "Sanıkların savunmaları Cumhurbaşkanımızın alıkonulup başka bir yere götürülmesi yönünde. Ancak dosyayı incelediğimde, delilleri dikkatle değerlendirdiğimizde alıkoyma iradesi değil, varlığını ortadan kaldırmak, suikast iradesinin olduğu konusunda tereddütümüz bulunmamaktadır" dedi. Aydın şöyle konuştu:
"Zaten yaptıkları işin çok kutsal olduğuna o zaman inanıyorlardı. Bizim bugünkü gözlemlerimiz o inancın halen devam ettiği yönünde. Bu davadaki sanıklar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin en seçkin birliklerinde daha önce görev almış ve özel olarak yetiştirilmiş kişiler. Bu özelliklerine ek olarak, bizim de dosyada gözlemlediğimiz TSK içindeki örgütün en sadık mensupları. Bunları bir araya getirdiğimizde zaten çok sıra dışı bir profille karşılaşmış oluyoruz."
Aydın, sanıkların bir kısmının Özel Kuvvetlerde, bir kısmının Hava Kuvvetlerinin en önemli operasyonel birliklerinden Muharebe Arama Timine, bir kısmının da Sualtı Taarruz Timine mensup olduğunu, bunların TSK'nin en önemli operasyonel timi durumunda bulunduğunu vurgulayarak, sanıkların savunmalarının "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı alıp bir yere götürme" yönünde olduğunu söyledi.
Yapılan hazırlıklara, dosya kapsamındaki delillere ve özellikle operasyon sırasındaki davranışlara bakıldığında, sanıkların alıkoyma iradesinde olmadıklarının görüldüğüne işaret eden Aydın, "Cumhurbaşkanının varlığını ortadan kaldırma iradesiyle olay mahalline gelindiğine ilişkin hiçbir tereddüt bulunmuyor." dedi.
Aydın, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye'nin daha önce yaşadığı darbelerden çok farklı olduğuna dikkati çekerek, "Bu darbe teşebbüsü aynı zamanda ülkeyi işgal girişimiydi. Bu anlamda bu darbe davaları ayrı bir öneme sahip. Başka önemli bir husus ise ilk defa tarihimizde TSK mensupları tarafından bir başkomutana, cumhurbaşkanına yönelik suikast girişiminin söz konusu olması. Bu anlamda da bu dava tarihimizde emsali olmayan bir dava olarak öne çıkıyor." dedi.
Aydın, bir basın mensubunun sorusu üzerine, sanıklarda gerçek anlamda bir itirafçılık gözlemlemediklerini belirterek, "Sanıkların bir kısmı bazı itiraflarda bulundular ancak itirafçılık -buradaki suçlar açısından Anayasal düzeni zorla değiştirme, Cumhurbaşkanına suikast girişimi gibi- itirafçılık ve etkin pişmanlığın ceza hukuku karşısında bir anlam ifade etmesi söz konusu değil." açıklamasında bulundu.
Avukat Aydın, bir gazetecinin, "Sayın Cumhurbaşkanının önümüzdeki günlerde duruşmayı takip etmek için Muğla'ya gelmesi bekleniyor mu?" sorusu üzerine "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu aşamada duruşmaları takip noktasında Muğla'ya gelme niyeti yok." yanıtını verdi.
Duruşma için özel olarak hazırlanan salonda sanıklar ve yakınları için 44'er, avukatlar için ise 30 sandalye bulunuyor. Soruşturma sürecinde, 73'ü mağdur ve müşteki ile 86'sı tanık olmak üzere toplam 203 kişinin ifadesine başvuruldu.
Fethullah Gülen'in "bir numaralı" sanık olarak yer aldığı iddianamede, 44'ü tutuklu, 3'ü yakalama emriyle aranan 47 sanık bulunuyor.
İddianamede, 47 sanığın "Cumhurbaşkanına suikast", "anayasayı ihlal", "yasama organına karşı suç", "hükümete karşı suç", "silahlı terör örgütü yöneticisi olma", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme", "kasten öldürmeye teşebbüs", "zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama", "zincirleme şekilde silahla tehdit", "Cumhurbaşkanına hakaret", "zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret", "kamu malına zarar verme", "mala zarar verme", "nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali" ve "nitelikli yağma" suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.
Saldırıyı gerçekleştiren "suikast timi"nde olmakla suçlanan biri firari 37 asker için en az 6'şar kez ağırlaştırılmış müebbet talep ediliyor.
15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve MAK (Muharebe Arama Kurtarma) timlerinden oluşan 37 kişilik özel tim, başarılı olamayınca 2 polisi şehit edip kaçmıştı. Bu kişilerden aralarında Çiğli Ana Jet Üssü'nün imamı olduğu iddia edilen 'Paşa' lakaplı astsubay Zekeriya Kuzu'nun da bulunduğu 25'i ilk olarak yakalanarak tutuklandı. Daha sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda tabur komutanı olan Binbaşı Şükrü Seymen ile önceden aynı birlikte eğitim alıp görev yapan askerlerden seçtiği yüzbaşılar İsmail Yiğit, Mustafa Serdar Özay, Muammer Gözübüyük, Ergün Şahin, Bahadır Sagun, Mehmet Öztürk, Üsteğmenler Murat Köse, Mehmet Demir, Enes Yılmaz; Teğmen Muhammet Burak İpek da sonradan yakalanarak tutuklandı. Yüzbaşı Burkay Karatepe'nin ise yakalanması için çalışmaların sürdüğü belirtildi.
Muğla Adliyesinde alanın yetersiz olması nedeniyle sanıklar, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunda oluşturulan mahkeme salonunda yargılanacak.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası etrafında Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından geniş güvenlik önlemleri alındı. Girişinde kontrol noktası oluşturulan binanın çevresi de bariyerle kapatıldı. Polis ekipleri, duruşma günü akredite olan gazeteciler, avukatlar ve sanık yakınlarını üst araması yaparak X-ray cihazından geçirecek.
Muğla Cumhuriyet Başsavcısı Necip Topuz, duruşmanın yapılacağı salonda incelemelerde bulunarak alınan güvenlik tedbirlerini yerinde inceledi.
Topuz, yaptığı açıklamada, duruşmanın 20 Şubat'ta Muğla Ticaret ve Sanayi Odası'ndaki salonda başlayacağını belirterek, Muğla'daki davanın önem arz ettiğini söyledi.
Salonda, sanıklar ve yakınları, avukatlar ve basın mensupları ile şehit yakınları ve olaydan zarar görenler için yer ayrıldığını belirten Topuz, görüntü ve ses sistemlerinin de yer aldığı salonda her türlü güvenlik önleminin de eksiksiz alındığını kaydetti.
Topuz, "Biz, o geceden itibaren soruşturmamıza başladık. Yaklaşık 5 aylık sürede özellikle Marmaris'teki otel baskınına iştirak eden askerlerle ilgili soruşturmamızı bitirdik ve kamu davamızı açtık. Duruşma 20 Şubat'ta başlıyor. Bununla ilgili bütün tedbirlerimizi aldık. Duruşmanın yapılacağı salonumuzla ilgili de tedbirlerimizi aldık." dedi.
Davanın kamuoyunca yakından takip edildiğini anlatan Topuz, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın taraf olduğu tek dosya bu salonda yargılaması yapılacak dosyadır. Dolayısıyla Türk tarihinin en önemli davalarından biri olduğunu söyleyebiliriz. Özgül ağırlığı en fazla olan bir dava. Kaldı ki 15 Temmuz gecesi Marmaris'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik gerçekleştirilmeye çalışılan eylem sonuca ulaşmış olsaydı, iyi ki ulaşmadı, bugün çok farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik. Dolayısıyla bu özgül ağırlığa uygun bir soruşturma yaptık."
Topuz, soruşturma aşamasında toplanabilecek bütün delilleri topladıklarını, tahminen 2 bin civarında kriminal inceleme yaptırdıklarını, 300-400 civarında kriminal rapor çıktığını anlattı.
Mahkeme süresince içeride ve dışarıda tüm güvenlik önlemlerinin polis ve jandarma ekipleri tarafından sağlanacağını vurgulayan Topuz, "Biz burada hem gelen sanıkların güvenliğini hem gelecek şehit yakınları, suçtan zarar görenlerin güvenliğini almak için özellikle Emniyet Müdürlüğü görevlileri ile çalışmalarımızı yaptık. İl Jandarma Komutanlığı ekipleri sanıkların güvenliğini alacak. Her ihtimali gözeterek çok sayıda toplantı yaptık. Şu ana kadar her şey yolunda. Gerekli tüm önlemler alınmış durumda." dedi.
İkinci savunması alınan Özel Kuvvetler timinin başındaki Binbaşı Şükrü Seymen ise, "Ben hiçbir şeyden korkmuyorum. Ben darbe yaptım. Bunun cezası idam bile olsa hiç canım yanmaz. İntihar olmayacağını bilsem sandalyeyi ben düşürürüm. Benim yaptığım tek şey Gökhan Paşam ve Semih Paşam tarafından bana verilen görevi yapmaktı. Bize verilen görev Cumhurbaşkanını sağ salim Ankara'ya götürmekti" diye konuştu.
© Tüm hakları saklıdır.