Gündem

Cumartesi Anneleri 600 haftadır yakınlarını arıyor, faillerin yargılanmasını istiyor!

Geçen yıl katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi de anıldı

24 Eylül 2016 15:35

Dünyanın belki de en üzgün, en direngen, en inatçı fotoğraflarından biri 600 haftadır Galatasaray Lisesi önünden dünyaya bakıyor.

Bir gün evinden alınıp götürülmüş, gözaltına alınmış, bir daha geri dönmemiş; bir kuytulukta vurulmuş, faili bulunamamış, çoğu nüfus kütüklerinde hâlâ sağ diye yazılı çocuklarının, yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri bu fotoğrafın sahibi.

Cumartesi Anneleri/İnsanları, kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması için 600. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.

İstiklal Caddesi’ne serilen siyah bez üzerine kayıp yakınlarının resimleri ve karanfiller bırakılırken, “600 hafta” yazıldı. Meydanda bulunan binanın duvarına ise, üzerinde “Cumartesi Anneleri 600 haftadır aynı yerde” yazılı dev pankart asıldı.

Eyleme destek için Galatasaray Meydanı’na gelenlerin ellerinde karanfiller ve kayıpların resimleri yer aldı.

600. haftaya giren bekleyişte, kayıpların bulunması için verilen mücadelenin avukatı, 43 hafta önce katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi de anıldı

 

“Pırıl pırıl çocuklarımızın suçu neydi?”


Eylemde ilk olarak 36 yıl önce gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in annesi Elmas Eren konuştu.

36 yıldır oğlunun akıbetini soran anne Eren, “4 yıl önce şimdinin Cumhurbaşkanı o zamanın başbakanı bize söz verdi. Haziran'dan sonra sizin işinizi halledeceğim dedi. Kaç haziran geçti ses seda yok. Kimse sormadı. 36 yıl geçti oğlum kayıp. Onun kemiklerini aramaktan canım çıktı. Pırıl pırıl çocuklarımızın suçu neydi kendilerinden bir daha haber alamadık, katlettiniz. Ne yaparsanız yapın çocuklarımızın kemiklerini istiyoruz” diye konuştu.

 

“21 yıldır burada oturuyorum”



Ardından ilk Cumartesi Anneleri’nden biri olan 21 yıl önce katledilen Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak söz aldı.

Anne Ocak da “21 senedir burada oturuyorum. Bu gençler, anneler, babalar için oturdum. Analar ağlamasın, çocukları yetim kalmasın diye oturdum burada” diye konuştu.

 

“Burada otururken aramızdan Berfo Anneler gitti”



Yine 21 yıl önce İzmir’de polisler tarafından karakola çağrıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız da, 21 yıllık mücadelesini anlattı.

Anne Yıldız, şunları dile getirdi:

“Bu adaletsizlik böyle giderse bir 600 hafta daha burada olacağız gibi. Burada otururken aramızdan Berfo Anneler gitti. Onları buradan selamlıyoruz.”

 

“Anne ve babaların mücadelesini bugün çocukları devraldı”

 

Cumartesi Anneleri adına konuşan kayıp Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun ise, 600 haftadır Galatasaray Meydanı’nda olduklarını hatırlattı.

Tosun, “İnsanlığa karşı işlenen suçlar en ağır suçtur. 21 yıl önce anne ve babalarımız bu alanda adalet arayışına girdi, şimdi ise biz ikinci kuşakları, çocukları bu mücadeleyi devraldık. Annelerin, babaların çocuklarının mezar taşını araması bir ülkenin utancıdır” ifadelerini kullandı.

 

“Korkması gerekenler bizler değiliz…”



21 yıldır aynı meydanda olmalarının tek sorumlusunun devlet olmadığını dile getiren Tosun şunları söyledi:

“Biz de sorumluyuz bundan. Yüz binler olarak annelerin yanında olsaydık, bugün bunlar yaşanmazdı. 90’lar bile böyle değildi. Korkması gerekenler bizler değiliz. Korkması gerekenler şehirleri tank ve toplarla harabeye çevirenlerdir. Korkması gerekenler Taybet Ana’yı günlerce sokak ortasında bekletenlerdir, doğmamış çocuğu anne karnında katledendir. Korkması gerekenler bizler bu meydanlara mahkum edenlerdir. Bu korkuyu, sessizliği kabul etmiyoruz. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz ama korkarak, sessiz kalarak değil.”

 

Plaza de Mayo Anneleri mesaj gönderdi



Torun Yurtseven’in konuşmasının ardından meydanda Arjantin’den Plaza de Mayo Anneleri’nin gönderdiği dayanışma mesajı dinletildi.

Ortak basın açıklamasını ise Suruç’ta kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya okudu.

Taşkaya, 600 haftadır alanda olmalarına rağmen faillerin ortaya çıkarılıp, yargılanmasına yönelik siyasi bir iradenin ortaya konulmadığını dile getirdi.

Taşkaya, “Türkiye’de yargı başta olmak üzere devletin bütün kurumlarının yurttaşın değil; iktidarın hizmetinde olması, hukuksuzluğu ve adaletsizliği beraberinde getiriyor” dedi.

Kayıp davalarının AİHM mahkumiyetine ve Meclis raporlarına rağmen sonuçsuz bırakıldığını söyleyen Taşkaya, 600 haftalık taleplerini bir kez daha sıraladı.