Kamuoyunda "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, son dönemdeki çatışma ortamını hatırlatarak gördüğü bir rüyayı paylaştı. "Bu terör olayları başlamadan önce gördüğüm rüyamda şu anda Türkiye’yi yöneten en üst yetkililerin yerine dipçikli askerler geliyordu" diyen Cübbeli Ahmet Hoca, "Ben bu rüyamdan yola çıkarak önümüzde istenmeyen süreçler yaşanabileceği endişesini taşıyorum. Ben 80'leri yaşadım. Dolayısıyla memlekette kargaşa hakim olduğu zaman askeriye müdahale ediyor. Etmek durumunda kalıyor yani" ifadesini kullandı.
Cübbeli Ahmet Hoca'nın Vahdet'te "Rüyamın gerçekleşmesinden endişe ediyorum" başlığıyla yayımlanan (8 Eylül 2015) yazısı şöyle:
Bu terör olayları başlamadan önce bir rüya görmüştüm. Rüyamda şu anda Türkiye’yi yöneten en üst yetkililerin yerine dipçikli askerler geliyordu. Ben bu rüyamdan yola çıkarak önümüzde istenmeyen süreçler yaşanabileceği endişesini taşıyorum. Siyasetin mutlaka bu işe acil bir çözüm üretmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bundan birkaç ay önce -en az iki ay var- bir rüya gördüm. Benim bazı rüyalarım evvelce denediğim üzere ve yakın çevremin bildiği üzere çıkmıştır. Ekseri kendi başıma gelenler hakkında değil de, devlet, millet, hükümet gibi meselelerde rüyalar gösteriliyor bana. Mesela Anayasa Mahkemesi’nin bazı konularda alacağı kararları çok önceden görüyordum. Ve arkadaşlarım “Acayip ilginç, ne alakası var?” falan diyorlardı. Ama çıkıyordu. Bunun gibi dolu örneğim var. O bakımdan bu rüyamı da önemsedim. Çıkmasını istemediğim için bir uyarı mahiyetinde Allah göstermiş olabilir. Ben bunu buradan paylaşayım. Herkese telefon edip tek tek anlatacağıma gazetemiz aracılığıyla paylaşayım. Özellikle yetkilileri ilgilendiriyor.
'Dipçikli askerler zuhur etti'
Ailemin eskiden İstinye’de oturdukları evleri vardı. Ben de o evde bir sene kadar oturmuştum. O 3-4 katlı bahçeli bir evdi. Rüyamda o evi görüyorum. Evin bahçesinde kendi eşimle, çocuğumla duruyorum. Üst kata bakıyorum. Ailem en üst katı açıp, duvarı kırıp, oraya cam falan yapmışlardı. O camlı yerde şu anda Türkiye’yi yöneten en üst yetkililer oturuyor. Cama sıfır oturdukları için ben bahçeden görüyorum. Bir sıra halinde dizilmişler. Ben onlara bakarken birden orada dipçikli askerler göründü. Jandarma mı oluyor onlar bilmiyorum. Dipçikli askerler zuhur etti orada ve yetkililerden kimse görünmedi artık.
Tabi bu rüyanın tabiri açık. Ben bu rüyamdan yola çıkarak önümüzde istenmeyen süreçler yaşanabileceği endişesini taşıyorum. Askerimiz tabiki vatanına, milletine hizmet etmek için birçok şekilde bu memlekette faaliyetler yaptı. Ancak bazı kere istenmeyen süreçler oldu, 80’de olduğu gibi. O zamanlarda ben gençtim, 15 yaşlarındaydım ve yollarda yürünemeyecek hal vardı. Camdan başımızı çıkaramıyorduk. Fatihte oturuyorduk. Alttan hemen taranabiliyordu. İsmailağa Camisine gidip gelirken kaç kere taranma tehlikesi yaşadım. Ön yolu taradılar bir sürü insan öldü. Ben arka yoldan gittiğim için kurtuldum. Kader tabi. Bunları yaşadım ben. Dolayısıyla memlekette kargaşa hakim olduğu zaman askeriye müdahale ediyor. Etmek durumunda kalıyor yani. Tabi bundan 28 Şubat müstesnadır. 28 Şubat post moderndir, adice ve alçakça yapılmış bir ihanettir ve buna dahil değildir. Fakat 80 öncesi ben yaşadığımı söylüyorum. Ben çok yaşlı değilim. Sokaklarda gezemiyorduk. Ben hiçbir işe karışmayan bir insanım. Camiden eve, evden camiye bir insanım. Ama ben bunu yaşadım.
'Endişemi paylaşıyorum'
Bundan dolayı tabiki ihtilali istemeyiz. Askeriyeye bu noktada bir iş düşmesini askerde istemez. Tabi ben bu rüyayı aylar önce gördüğümde o zaman anlattım. Dinleyen arkadaşlar var, 2 ay evvel anlattım bunu şahitlerim var. O zaman bu rüyadan ben “Ne alaka?” gibi uyandım. Ama gelinen durumun yani 2 aydır peş peşe olaylar arttı. Ve gelinen noktada ben bu rüyamın gerçekleşmesinden endişe ediyorum. Gazetemiz aracılığıyla bu endişemi de yetkililerle paylaşıyorum. Çünkü benim gördüğüm birçok rüya çıktı bugüne kadar. Hal böyle olunca siyasetin mutlaka bu işe acil bir çözüm üretmesi gerektiğini düşünüyorum. Acil bir şekilde ilk gündemin terör olması, terörün bitirilme mücadelesi olması, askeriyeye son derece yetki verilmesi gerekiyor. Yani askeriyenin hiçbir yetkisinin kısıtlanmaması, maddi, manevi imkan ve bütçenin verilmesi lazım. Terörün bitirilmesi için artık olağanüstü hal gerekiyorsa olağanüstü hal veyahut sınır ötesi, sınır içi, ilçe, il nereye müdahale gerekiyorsa müdahale izni verilmelidir. Acemi askerler çatışmaya gönderilmemeli, bu iş için özel birlikleri kurulmalıdır. Teröristlerin ortamlarını bilen, o ortamlarda yaşamaya alışkın, dağda, bayırda yaşayabilecek ekipler kurulmalı. Bu iş yukarıdan bombalamayla bitecek gibi görünmüyor.
'Askeriyeye uyulmalı'
Bu terörün bitirilmesi için askeriyeye uyulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sivil siyaset askeri işlerden anlamaz. Her işi ehliyle istişare edeceksin. Burada “Şu ne der, bu ne der?” diye düşünemeyiz. Bunu düşünürsek vatan da, millet de, memleket de elden gider. Onun için ben askeriyeye son derece güç verilmesi, bir de askeriyenin istişaresine uyulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü asker “Buradan bunu yapmamız lazım” diyorsa “O ne der, bu ne der?” denmemesi lazım. Mutlaka askerin dinlenmesi lazım. Çünkü ehli odur. Vatan müdafaası askerden sorulur.
'İç savaşa gidiyoruz'
Şu anda iç savaşa doğru giden bir süreç görüyorum. Bu rüyamda da daha büyük olaylar olacağını görüyorum. O zaman bunlara sebebiyet vermeden aklımızı başımıza devşirerek, siyaset kurumunun işlemesi gerekiyor. Birbirleriyle aralarındaki atışmaları bırakması gerekiyor. Tabiki PKK’nın temsilcileri olan HDP’yi bu işin dışından tutmaları gerektiğini söylemeye lüzum yok. HDP’nin mutlaka bu işin dışında tutulması gerektiğini düşünüyorum. Diğer siyasi kurumlar bir karar almalı. Sonra zarar geldiğinde herkese geliyor. Aynı gemideyiz, güverte delinince herkes batıyor. Bunu düşünerek askeriyeye son derece güç verilmesi lazım. Yeni kumandanlarımıza Allah’ımızdan muvaffakiyet, başarı diliyorum. Yeni kadrodan çok ümitliyiz. Bütün Türkiye bu terörü durdurmaları için onlardan faaliyet beklemektedir.
As
Özellikle bizim cemaatimiz, Mahmud Efendi Hazretleri’nin cemaati vatana, millete çok bağlı, askere çok bağlı, çocuklarını askere gönderen, askere gidilmesini teşvik eden ve bunun faziletlerini sohbetlerde anlatan bir cemaatiz. Bu özelliğimiz var. Bu farklılığımızla mutlaka askeriyenin çok güçlenmesini ve yurdu müdafaa konusunda kendilerine çok yetki verilmesini bekliyoruz.
'Memleket 10-20 sene geri gidiyor'
İstenmedik işler olmadan önce düşünmek, önlem almak lazım. İş işten geçtikten sonra ah, vah etmenin faydası kalmıyor. Memleket 10-20 sene geri gidiyor. Bütün ilerlemeler duruyor, faaliyetler kesiliyor. Bunlara sebebiyet vermemek lazım. Asker bu işin ehlidir. Silah onların elindedir. Onlar bu kadar plan, proje yaptıklarına göre, bölünmememiz için iç ve dış düşmana karşı, vatanı müdahale uğrunda hayatlarını bu projelerle, planlarla geçirdiklerine göre onların sözünün dinlenmesi gerektiğini, onların istişaresine uyulması neticesinde bu işin inşallah biteceğine inanıyorum.
Asker büyüklerimiz, komutanlarımızın da geçmiş büyüklerimizden himmet istemeli, Allah’tan yardım istemeli, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)den himmet istemeli, bir de Fatihlerde, Yavuzlardan, atalarımızdan, şehit ecdadımızdan himmet istemeli. Onların da manevi himmetleriyle kendilerine güvenerek, özgüvenlerini tazeleyerek bu işte büyük bir başarı elde etmeleri için gayret etmelerini ve ümit kesmemelerini Allah-u Teâlâ’dan da niyaz ediyorum, onlara da bu şekilde cemaat olarak, millet olarak isteklerimizi iletmek istiyorum.