Gündem

Çözüm sürecine destek Türkiye genelinde yüzde 57, Kürt nüfusta yüzde 83

Boğaziçi Üniversitesi'nin araştırmasına göre, Kürt kökenli nüfusun yüzde 61'i Türkiye nüfusunun yüzde 47'si 'Çözüm Sürüci'nin sorunları bitireceğine inanıyor

29 Eylül 2014 14:21

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Hakan Yılmaz ve ekibinin Boğaziçi Üniversitesi ve Açık Toplum Vakfı desteğiyle yaptığı “Çözüm Süreci: Kim Ne İstiyor?” adlı araştırmanın sonuçları açıklandı.

Araştırmada, kendisini Kürt olarak tanımlayan yurttaşların çözüm sürecine desteğinin yüzde  83 olduğu; BDP’ye oy verenlerde ise bu desteğin yüzde 91 gibi rekor bir seviyeye ulaştığı belirlendi.  Türkiye genelinde ise çözüm sürecine verilen destek yüzde 57 oldu.

Türkiye çapında 2300 kişi ile görüşme yaparak gerçekleştirilen araştırmaya göre kendisini sadece  Kürt olarak tanımlayanların sayısı artarken Türk olarak tanımlayanların sayısı azaldı.

“Çözüm Süreci”nin sorunları bitireceğine ilişkin beklentiler ise Kürt kökenli nüfusta 61 ve Türkiye genelinde ise yüzde 47 olarak hesaplandı. 

 

'Süreç başarısız olursa radikal kararlara meyledilebilir'

 

Araştırmayı gerçekleştiren Prof.Dr. Yılmaz oranlarla ilgili olarak, "Her ne kadar çözüm sürecinin başarılı sonuç vereceğine ilişkin umutlar sürece destek oranının bir hayli altında olsa da, özellikle Kürt nüfusun bu çabaya büyük bir duygusal ve siyasi yatırım yaptığı görülmektedir. Süreç başarısız sonuçlanırsa, bu nüfusun çok büyük bir hayal kırıklığı yaşaması, umutsuzluğa kapılması ve ayrılıkçılık gibi çok daha radikal seçeneklere meyletmesi mümkündür" dedi.

 

Çözüm sürecine dair beklentiler ölçüldü

 

Prof.Dr. Yılmaz liderliğindeki ekip, bu araştırmanın saha çalışmasını 2014 Nisan-Temmuz aylarında Türkiye çapında 2300 kişiyle görüşme yaparak gerçekleştirdi. Buna ek olarak 100 kişi ile de derinlemesine görüşme gerçekleştirdi. Kürt yurttaşların eğilimlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için örneklem içerisindeki ağırlıkları arttırıldı. Araştırmada, Türk ve Kürk kimliklerinin nasıl belirlendiği; ayrımcılık ve ayrıcalık algılamaları; Kürt sorununun toplumsal-siyasi nedenlerine ve sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin düşünceler; Türkiye’nin önemli gündem konularından biri olan “Çözüm Süreci”ne dair beklentiler ve umutlar ölçüldü.

 

Kendini 'sadece Kürt' olarak tanımlayanlar artıyor

 

Araştırmaya katılanların yüzde 30’u bir etnik dil ve kültürü olduğunu beyan etti ve bu grubun da yaklaşık yarısı -yani Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 16’sına işaret eden bir kesim- kendi etnik dil ve kültürünün Türk dil ve kültürüne göre ön planda yer aldığını ifade etti. Görüşülen kişiler arasında Kürtçe’nin anadili olduğunu söyleyenlerin oranı da yüzde  15 çıktı. 

 

'Türk kimliğinin ağırlığı ciddi oranda azaldı'

 

Araştırma sonuçlarını 2010 tarihli “Türkiye’de Ötekileştirme Süreçleri” araştırmasının verileriyle kıyaslayan Prof.Dr. Yılmaz “Türk dili ve kültürü ile bir bağları olmadığını ve sadece kendi etnik dil ve kültürleri içinde yaşadıklarını ifade edenlerin oranının ise 2010’da sadece yüzde yüzde  6’ya yükseldiğini gözlemliyoruz” dedi. Prof. Dr. Yılmaz etnik kimlik algısındaki değişim konusuyla ilgili, “2010’dan 2014’e en büyük değişiklik, Türklük dışında bir etnik kimliğe daha sahip olduğunu belirten yüzde  30’luk kitlenin Türk kimliğinden uzaklaşması ve kendi etnik kimliğinin ağırlığının artması biçiminde yaşanmıştır" dedi. Türklük dışında bir etnik kimliğe daha sahip olduğunu belirten bu yurttaşların kimlik dengelerinde ‘Türk’ kimliğinin ağırlığı belirgin bir biçimde azalırken, etnik kimliğin ağırlığı ciddi oranda artmıştır diyen Yılmaz, "Kendini bu şekilde tanımlayan grup, 2010’dan 2014’e oransal olarak artmazken, bu kişilerin kimlik tanımlarındaki Türklük/etniklik dengesinde etnikliğin payı önemli ölçüde yükselmiştir" açıklamalarında bulunmuştur.

 

Kürtlerin yüzde 30'u ayrımcı davranışlara maruz kalıyor

 

Araştırmada, görüşülen kişilere hastane, üniversite, devlet kurumu, lüks mağaza, iş başvurusu gibi alanlarda kimlikleri nedeniyle ayrımcılık görüp görmedikleri soruldu ve Kürtlerin yaklaşık yüzde  20-30’luk bir kesiminin hayatın çeşitli alanlarında ayrımcı davranışlara maruz kaldıklarını dile getirdikleri görüldü. Ayrımcılıktan en yüksek şikâyeti olan ikinci grup (yüzde  10-20 oranında ayrımcı muamele gördüğünü ifade eden) “Atatürkçü-laikler” grubu oldu. Grup aidiyetini “dindar-muhafazakâr” ve “Türk” olarak seçenler ise  yüzde  0-10 oranında ayrımcı muamele gördüklerini ifade ederek en az şikâyetçi olan grup oldu.

 

'Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır' 

 

Kürt sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin seçeneklerin başında “Kürt sorunu yoktur, Terör sorunu vardır; çözüm de terörle mücadeledir” görüşü destek gördü. Türkiye nüfusunun %30’unun, Kürtlerin de yüzde 20’sinin kendisine yakın gördüğü bu seçeneğin hemen ardından, ülke genelinde  yüzde 23’lük bir kesimin desteklediği “ekonomik kalkınma çözümdür” görüşü geliyor.

 

Bağımsızlık, özerklik, federasyon isteyenlerin oranı yüzde 22

 

Üçüncü sırada ise “bağımsızlık, özerklik, federasyon” talep eden, Türkiye genelinde yüzde 22’lik oldukça yaygın bir grup görüldü. Kürtler arasında ayrışmacı-ayrılıkçı pozisyonu destekleyenlerin oranı da yaklaşık yüzde  30 olarak belirlendi. En az destek bulan çözüm yolu ise, yüzde  13’lük oranla “kültürel hakların yasalarca tanınması” oldu.

 

İlgili Haberler