Sosyal Güvenlik

Çocuk işçiliğini önlemek için özel program

ILO’nun IPEC programı, çocuk işçiliği sorunuyla mücadeleyi ve sorunu sonlandırmayı amaçlıyor.

06 Ağustos 2008 03:00

ILO’nun IPEC programı, çocuk işçiliği sorunuyla mücadeleyi ve bu soruna son vermeyi amaçlıyor.

Çocuk işçiliği dünya gündeminde en üst sırada yer alması gereken ve ivedi çözüm bekleyen bir sorun. Milyonlarca çocuk, fiziksel, zihinsel, eğitsel, sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerine zarar veren ve ulusal yasalarla uluslararası standartlara uygun olmayan koşullarda çalışıyor. Günümüzde çalışan çocukların sayısını kesin olarak söylemek mümkün olmasa da, ILO araştırmalarına göre dünyada 5-14 yaş grubunda 250 milyon çalışan çocuk bulunduğu, 12-17 yaş grubu 283 milyon çocuğun çalıştığı için okula devam edemediği tahmin ediliyor.

ILO, 1992-1993 yıllarından itibaren çocuk işçiliği konusunu detaylı olarak gözetilmesi gereken bir konu olarak belirliyor ve "Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı"nı (International Programme on the Elimination of Child labour- IPEC) başlatıyor. IPEC programı 1992 yılında öncelikle Brezilya, Hindistan, Endonezya, Kenya, Tayland ve Türkiye'de hayata geçiriliyor. 1994 yılında ise Bengaldeş, Nepal, Pakistan; Filipinler, Tanzanya, 1996-1997 yıllarında ise Kamboçya, Sri Lanka, Benin, Mısır, Madagaskar, Senegal, Kosta Rika, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Guatemala, Honduras, Nikaragua, Panama, Arjantin, Bolivya, Peru, Venezuela, Kolombiya ve Ekvator programa katılıyor. Program halen 74 ülkede sürdürülüyor. Afrika, Arap ülkeleri, Asya, Orta ve Doğu Avrupa'dan katılmak isteyen bazı ülkelerde de hazırlık çalışmaları devam ediyor.

Programa katılan ülkelerdeki çalışan çocukların korunması amacıyla gerçekleştirilen ulusal düzeydeki çalışmalar, kamu, gönüllü kuruluşlar ve işçi sendikaları, iş müfettişleri, işveren örgütleri, eğiticiler, basın, aileler, çocuklar gibi ilgili kilit gruplar tarafından yürütülüyor.

Hedef çocuk işçiliğine son verilmesi

ILO/ IPEC'in uzun vadeli asıl hedefi, çocuk işçiliğine son verilmesi, kısa ve orta vadeli hedefi ise çocukların korunması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi. Ancak, ülkelerin sosyo ekonomik koşulları göz önüne alındığında, çocuk işçiliğinin ucuz olmasının cazibesinin yanı sıra kaynakların yetersizliği ve alt yapı eksikliği bu sorunun çok kısa vadede sona erdirilmesinin zor olduğunu ortaya koyuyor. Bundan dolayı, IPEC önceliğini "en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliği” olarak belirlemiş. IPEC stratejisi hükümetlerin çocuk işçiliğiyle mücadeledeki politik istek ve kararlılıklarını; işçi, işveren ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde en üst düzeye çıkarmasına katkıda bulunmak olarak özetleniyor. Çok boyutlu bir sorun olan çocuk işçiliğinin önlenmesi için çok kuruluşlu çözümler gerekiyor. Etkin bir mücadele için ulusal plan ve strateji oluşturmak, sorunun çözümündeki önceliği oluşturuyor.

Ulusal bir plan ve strateji oluştururken önem taşıyan konular şöyle özetleniyor;
• Ulusal eylemler için bir çerçeve çizmek
• Nihai amaçlı eylem planlaması yapmak
• Hükümet, işçi ve işveren kuruluşlarına düşen görev ve sorumlulukları belirlemek ve etkin bir işbölümü yapmak
• Sivil toplum kuruluşları ve diğerlerinin rollerini belirlemek
• Zaman sınırlı projeler geliştirmek
• İzleme ve değerlendirme için planlama yapmak
• Finansman
Tüm bu unsurları barındıran bir ulusal plan, eğitim desteği ve ekonomik desteklerle birleştiğinde çocuk işçiliğiyle etkin bir mücadelenin çerçevesini oluşturmak olanaklı gözüküyor.

Türkiye'de çalışan çocuk sayısı 958 bin

TÜİK’in 2006 yılı Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre 6-17 yaş grubundaki çocuklar, kurumsal olmayan sivil nüfusun % 22,3’ünü (16 milyon 264 bin) oluşturuyor. Bu çocukların % 84,7’si bir okula devam ederken, % 15,3’ü okula devam etmiyor. Okula devam etmeyen çocukların % 58,8’ini kız çocukları oluşturuyor. 6-17 yaş grubunda bulunan 16 milyon 264 bin çocuktan % 5,9’u ekonomik bir işte çalışmakta, bir başka ifadeyle istihdam ediliyor (958 bin kişi). Türkiye genelinde 6-17 yaş grubunda istihdam edilen çocukların % 47,7’si kentsel, % 52,4’ü kırsal yerlerde yaşıyor. İstihdam edilen çocukların % 66’sını erkek, % 34’ünü kız çocukları oluşturuyor. Çalışan çocukların % 31,5’i bir okula devam ederken, % 68,5’i öğrenimine devam edemiyor. Okula devam eden 6-17 yaş grubundaki çocukların % 2,2’si ekonomik bir işte çalışırken, okula devam etmeyen çocukların % 26,3’ü çalışmıyor. Ekonomik işlerde çalışan çocukların 392 bini tarım sektöründe faaliyet gösteriyor. Çalışan çocukların % 40,9’u tarım (392 bin kişi), % 59,1’i tarım dışı sektörde (566 bin kişi) faaliyet gösterirken, % 53’ü ücretli veya yevmiyeli, % 2.7’si kendi hesabına veya işveren, % 43,8’i ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor. Türkiye; kırsal yerleşimden kentsel yerleşime ve tarımsal ekonomiden sanayi ekonomisine geçiş süreci yaşıyor. Başlıca kent merkezlerine göç trendi, sosyal destek ağının yetersizliği veya kent yaşamına uyum sağlayamama ile birleştiğinde, çocuk işçiliği daha fazla gündeme geliyor. Özellikle ailenin gelir düzeyini arttırmak amacıyla sokaklarda ve marjinal sektörlerde çalışan çocukların sayısı belirgin bir şekilde artıyor.

ILO Ankara’nın yürüttüğü IPEC faaliyetleri

Türkiye 1992 yılında IPEC programı aracılığıyla çocuk işçiliğiyle mücadele hareketine başlayan ilk 6 ülkeden biri oldu. Bu alandaki çalışmalar, Eylül 1996’da Türkiye Hükümeti ve ILO arasında imzalanan anlaşmayla 2001 yılı sonuna kadar uzatıldı. 1992 yılından bugüne kadar IPEC çerçevesinde gerçekleştirilen faaliyetler, ILO Ankara ofis yetkilileri tarafından aşağıdaki şekilde sıralanıyor:
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde, çocuk işçiliğiyle ilgili programların koordinasyonu, yeni program fikirleri geliştirme, çocuk işçiliği konusunda seçilmiş bir grup müfettişin eğitimi ve mevzuatın iyileştirilmesinden sorumlu olan bir Çocuk İşçiliği Birimi kuruldu. Teftiş sistemi revize edilerek çocukların çalışma koşullarının iyileştirilmesi için müfettişlerin önerileri doğrultusunda 6 bölgede önlemler alındı. Kimyasalların İstanbul’da deri sanayiinde çalışan çocuklar üzerindeki etkileri konulu bir çalışma başlatılarak, özellikle yapıştırıcılardan zarar gören çocuklarla ilgilenildi. Bakanlık bünyesinde tam donanımlı bir çocuk işçiliği dokümantasyon merkezi kurulması hazırlıklarına başlandı.
• Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık Eğitim Merkezleri öğretmenleri için duyarlılık arttırma çalışmaları yapıldı.
• Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından çocuk işçiliği konusundaki önemli istatistikleri toplamak amacıyla ulusal hane halkı araştırması yapılarak, 6-14 yaş grubu çocuklar incelendi.
• Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Çıraklık Eğitim Merkezleri ile birlikte İstanbul’daki metal sanayi sitelerinde küçük ölçekli işyeri sahiplerinin duyarlılığını arttırmaya yönelik seminerler düzenledi. İstanbul Pendik Sanayi Sitesinde Pendik ve çevre sanayi sitelerinde çalışan çocuklara hizmet vermek üzere bir çalışan çocuklar bürosu kuruldu.
• Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu İstanbul’daki üyelerini çocuk işçiliği konusunda eğiterek, bünyesinde İşyeri Danışma ve Denetleme Grubu’nu (İDDG) kurdu. Üyelerini çocuk işçiliğiyle mücadele konusunda eğiterek, özellikle Mersin’de çalışan çocukların ailelerini iş sahibi yapmayı çocuklarını çalışma yaşamından çekmeyi amaçlayan Kendi İşini Kur programını başlattı.
• Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul’da deri sektöründeki küçük ölçekli işletmelerde duyarlılık arttırma çalışmaları yaparak çocuk işçiliğiyle mücadele amacıyla bölgesel ve ulusal eylem komiteleri kurdu. Bölge eylem komiteleri duyarlılık çalışmalarının yanı sıra Çocuktan Çocuğa Eğitim metodolojisiyle çalışan çocuklara ulaşmaya devam ediyor.
• Mesleki Eğitim ve Küçük Sanayi Destekleme Vakfı usta eğiticilerinin eğitimini gerçekleştirerek, Doğu Anadolu’daki göçmen çocuklar ve sokakta çalışan çocuklar için eğitim kursları düzenledi.
• İnsan Kaynakları Vakfı ilköğretim müfettişlerini çocuk işçiliği konusunda bilgilendirecek eğitim programları düzenledi.
• Türk Esnaf Sanatkar ve Küçük Sanayi Araştırma Enstitüsü Türkiye Esnaf ve Sanatkar birliklerine yönelik eğitim programları düzenledi.
• Ankara’nın çeşitli üniversitelerinde kurulan çocuk işçiliği birimleri yardımıyla öğrencilerin duyarlılığını arttırma çalışmaları yapıldı ve bu çalışmalar halen devam ediyor.
• Türkiye Kalkınma Vakfı Erzurum ve Sinop’ta kırsal kesimde ve ev hizmetlerinde çalışan çocuklar için bir model geliştirerek mesleki eğitim sağladı. Sinop ve Diyarbakır’da kırsal kesimde çalışan çocukların ailelerini iş sahibi yaparak çocuklarını çalışma yaşamından çekmelerini amaçlayan Kendi İşini Kur programı başlatıldı.
• Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, metal, otomotiv ve deri sanayinde çalışan çocuklara düzenli sağlık hizmeti sağladı. Ankara ve İstanbul’daki metal ve otomotiv sanayiinde çalışan çocuklar için çıraklık okullarıyla işbirliği yaparak düzenli sağlık taramaları gerçekleştiren bir mobil klinik kurdu. Denizli’deki küçük işletmelerde çalışan kız çocuklarına da düzenli sağlık hizmeti sağlandı.
• IPEC programı çerçevesinde kurulan Ankara Büyükşehir Belediyesi Sokakta Çalışan Çocuklar Merkezi kısa dönemli mesleki eğitim kursları düzenledi.
• Emniyet Genel Müdürlüğü Küçükleri Koruma Birimi çocuklara daha iyi hizmet sunmak amacıyla kapasitesini geliştirdi.
• Samsun Esnaf ve Sanatkârları Odalar Birliği ile çalışan çocuklara yönelik bir sağlık ve güvenlik merkezi kuruldu.
• Milli Eğitim Bakanlığı ile çocuk işçiliği ve eğitim arasındaki ilişkinin araştırılması ve analiz sonuçlarına dayanarak Bakanlık tarafından çalışan çocuklara yönelik bir rehberlik ve eğitim modeli oluşturulmasına yönelik bir proje başlatıldı. Bu çerçevede çeşitli illerden 900 çalışan çocuğa eğitim, danışmanlık, sağlık hizmetleri ve beslenme konularında destek sağlandı.
• Başbakanlık GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile ortaklaşa yürütülen Diyarbakır sokaklarında çalışan çocuklar merkezi projesi çerçevesinde çalışan çocukların sosyal ve psikolojik gelişimlerine destek sağlama ve aileler ile çeşitli kuruluşlar düzeyinde konuya ilişkin duyarlılık yaratma çalışmaları sürdürüldü.
• DİSK ile ortaklaşa yürütülen proje kapsamında İstanbul, Çorlu ve Denizli'de çocuk işçiliğiyle mücadele eylem planı oluşturuldu, çalışmalar başlatıldı.
• HAK-İŞ ile ortaklaşa yürütülen proje kapsamında Gaziantep, Karaman ve Adapazarı'nda çocuk işçiliğiyle mücadele eylem planı oluşturuldu, çalışmalar başlatıldı.
• Yalova Valiliği ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ortak bir proje geliştirildi. Yalova'da depremden etkilenen, çalışan veya çalışma yaşamına atılma riski taşıyan 500 çocuğun yararlandığı bir merkez kuruldu, rehabilitasyon, eğitim, sağlık, beslenme, psiko-sosyal ve kriz danışmanlık hizmetleri sunuldu.
• Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile toplam 1000 çocuğun yararlandığı iki merkez Gölcük ve Adapazarı’nda kuruldu, rehabilitasyon, eğitim, sağlık, beslenme, psiko-sosyal ve kriz danışmanlık hizmetleri sunulmaya başladı.
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile İzmir'de seçilen meslek dallarında 2003 yılı itibarıyla çocuk işgücünün sona erdirilmesi projesi başlatıldı. Ayakkabıcılık, hazır giyim, oto tamir ve bakım meslek dallarında 15 yaş altındaki çalışan çocukların işten çekilmeleri ve temel eğitime yönlendirilmesi ve 15-18 yaş arasındaki çalışan çocukların çalışma koşullarını iyileştirmeyi amaçlayan proje kapsamında işyeri izleme ve sosyal destek sistemi kuruldu. Yapılan protokollerle Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin bu çalışmaya aktif olarak katılmaları kararlaştırıldı. Bu kuruluşlarla işbirliği içinde çocuklara doğrudan destek ve çalışan çocukların ailelerine sosyal destek ve gelir getirici etkinliklere yönlendirme çalışmaları devam ediyor.
• TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK Konfederasyonlarıyla ortaklaşa yürütülen “Sokaktan Eğitime" projesi kapsamında 6 ilde toplam 1710 sokakta çalışan çocuk yatılı ilköğretim bölge okullarına yönlendirildi.
Yukarıda özetlenen faaliyetlere hükümet, işçi, işveren ve sivil toplum örgütlerinin aktif ve istekli katılımının, ILO/IPEC programının Türkiye’deki başarısına katkıda bulunan en önemli unsur olduğu düşünülüyor.