Adalet Bakanlığı, ‘cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan hükümlü olanlara uygulanacak tedavi ve diğer yükümlülükler hakkında yönetmelik’ yayımladı. Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğe göre, cinsel dokunulmazlığa karşı suç işleyen hükümlülere cinsel dürtünün azaltılmasına, denetimine veya yok edilmesine yönelik ilaçla ya da ilaçsız tedavi uygulanabilecek.
Yayımlanan yönetmeliğin 7. maddesinde, cinsel suçtan hüküm giymiş kişiler Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelere sevk edilerek, hakkında tıbbi tedaviye gerek olup olmadığına ilişkin ve gerek varsa hangi yöntemin uygulanacağına yönelik rapor isteneceği belirtildi.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastane raporu veremezse, hükümlü hastane başhekiminin kararı ile üniversite hastanesine sevk edilecek. Üniversite hastanesinden gelecek raporda tedavi yükümlülüğü kararı verilmesi halinde ise ceza infaz kurumunun bölgesinde bir sağlık kuruluşuna gönderilecek. Ceza infaz kurumunun bölgesinde tedavi kararının uygulanmasını sağlayacak sağlık kuruluşu yok ise hükümlü Bakanlık tarafından uygun başka bir kuruma nakledilecek.
İlaç ücretini devlet ödeyecek
Cinsel suçtan hüküm giymiş ve hakkında tedavi kararı alınmış hükümlünün tedavisi için kullanılacak ilaçların bedelleri ise Adalet ve Sağlık Bakanlıkları arasında düzenlenecek protokol kapsamında ödenecek.
Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan hükümlü olanlara uygulanacak tedavi ve diğer yükümlülükler hakkındaki yönetmeliğin 7. maddesi şöyle:
- Tedavi, tanımda belirtilen hükümlülere yönelik olmak üzere, ayakta veya yatarak, ilaçla veya ilaçsız olarak veyahut her iki usul ile cinsel dürtünün azaltılmasına veya denetimine yönelik tedaviler ile cinsel isteğin azalmasını veya yok edilmesini sağlayan yöntemdir.
- Cinsel suçlardan hüküm alanlar hakkında, 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının (a) bendinde sayılan tıbbi tedavi yükümlülüğüne karar verilmeden önce hükümlü, bulunduğu kurum tarafından sağlık kurulu raporu alınmak üzere bünyesinde ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı ile üroloji veya endokrinoji ve metabolizma hastalıkları uzmanı hekimler bulunan Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelere sevk edilir. Bu raporda kişi hakkında tıbbi tedaviye gerek olup olmadığı, gerek var ise hangi yöntemin uygulanacağı hususlarının belirtilmesi istenir. Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerce söz konusu raporun verilemeyeceğinin anlaşılması halinde hükümlü bu hastane başhekiminin vereceği karar ile üniversite hastanelerine sevk edilir.
- Gelen rapor göz önüne alınarak hükümlü hakkında tıbbi tedavi uygulanıp uygulanmayacağı veya diğer yükümlülükleri hakkında karar alınmak üzere dosya, raporlarıyla birlikte infaz hâkimliğine gönderilir.
- Hakkında tıbbi tedavi yükümlülüğüne karar verilen hükümlü, gerek duyulması halinde bulunduğu kurum tarafından tedavinin uygulanması için ilgili sağlık kurumuna sevk edilir. Hükümlünün bulunduğu ceza infaz kurumu bölgesinde tıbbi tedavi kararının uygulanmasını sağlayacak sağlık kuruluşu yok ise hükümlü Bakanlık tarafından uygun başka bir kuruma nakledilir.
- Tedavi için kullanılacak ilaçların bedelleri Adalet ve Sağlık Bakanlıkları arasında düzenlenecek protokol kapsamında ödenir.
- Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan ve hastanede yatarak tedavi edilmesine karar verilen hükümlülerin tedavileri mahkûm koğuşu bulunan devlet veya üniversite hastanelerinde yerine getirilir.
- Tedaviye yönelik işlemler, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler için ceza infaz kurumu müdürlüğü, denetimli serbestlik altında ve koşullu salıverilen hükümlüler için ise denetimli serbestlik müdürlüğünce takip edilir.
- Tedavinin tamamlanıp tamamlanmadığı ile uygulanan tedavi ve süreç hakkındaki bilgiler altışar aylık süreler ile kurum müdürlükleri tarafından sağlık kurumundan istenir. Süresi içerisinde başvurmadığı veya tedaviye uymadığı tespit edilen hükümlüler hakkında 15 inci madde uyarınca işlem yapılır.
“Anayasaya ve AİHS’e aykırı”
Yönetmelikle ilgili T24’e konuşan avukat Melike Polat, kişi temel hak ve özgürlüklerinin ancak kanunla sınırlanabileceğini belirterek “Bu düzenleme hem anayasadaki kişi dokunulmazlığına hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesindeki ‘onur kirici muamele’ yasağına aykırı. Kişi temel hak ve özgürlüklerinin ancak kanunla sınırlanabileceği anayasada açıkca düzenlenmişken bunun yönetmelikle yapılması mümkün değil” ifadelerini kullandı.
“Şeriat hukukunun uygulanma biçimine benziyor”
Yönetmeliğin şeriat hukukunun uygulanma biçimine benzediğine dikkat çeken Polat, “Hırsızlığı hangi elinle işlediysen o elin kesilir’ mantığının başka bir biçimi bu yönetmelik. Hapis cezası zaten bir yaptırımdır ve kişinin bütün hayatını etkileyecek, fiziksel ve psikolojik olarak telafisi imkansız başka bir yaptırıma gerek yok” diye konuştu.
Yönetmeliğin tamamını okumak için tıklayın