Üro-Androloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat, cinsel isteğin aslında bir denklem olduğunu ve bu isteği artırmak için denkleme uygun tedavi yöntemi geliştirmek gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Hattat, " Cinsel isteksizliğin tedavisi var, umutsuz olmamak lazım" dedi.
Üro-Androloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat, testosteron düşüklüğün cinsel isteksizliğe yol açtığını belirterek uyguladıkları beslenme,egzersiz, hormon tedavisiyle kişilerdeki bu isteksizliği yok etmenin mümkün olduğunu ifade etti. Cinsel anti-aging yöntemiyle hormonların, bölgedeki damar ve sinirlerin, kas yapısının, cilt dokusunun ve bağışıklık sisteminin iyileştiğini söyleyen Prof. Dr. Hattat, "Yöntem sayesinde partnerle olan duygusal yakınlık ve iletişim yeteneği de artıyor. Genel sağlık durumunuzu, ilaçlarınızı, beslenme şeklinizi, hareket seviyenizi, vücut enerjinizi, uykunuzu da hesaba katıyoruz. İşte cinsel istek tedavimiz ancak böyle tam olarak oluşuyor" diye konuştu.
Tedavi yönteminin hastaya göre seçilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Hattat, "Metabolizma hızlandırıcı ve kilo vermeye yardımcı etkileri de var. Bu takviyenin işin uzmanı tarafından yapılması, ilaç tipinin ve dozunun hastaya göre seçilmesi lazım. Böylece yan etkilerden korunmak ve tedaviden tam sonuç almak mümkün oluyor. Geliştirilen beslenme programında hem cinsel gücü arttırıyor hem de kalp sağlığını tehdit eden riskleri ortadan kaldırıyoruz" ifadelerini kullandı.
"İsteği azaltan pek çok faktör var"
Bazen 30'lu yaşlardaki erkeklerin vücudunda 80'li yaşlarındaki erkeklerin hormon seviyelerini bulduklarını aktaran Prof. Dr. Hattat, "Kilo fazlalığı, göbeklenme, yüksek tansiyon, sigara kullanımı gibi kalp sağlığını tehdit eden başka riskler varsa bu seviyeleri kontrol ettirmek önemli. Cinsel istek sadece hormonlara da bağlı değil. Duygusal durumunuz, yorgunluk seviyeniz, eşinizle olan ilişki kaliteniz, stresli- öfkeli bir ruh hali, vakitsizlik, eşinizle birbirinize yeterince vakit ayıramamak, iş-aile sorunları ve daha pek çok faktör cinsel isteği azaltabiliyor" dedi.
Stres faktörünün cinsel isteği azalttığını savunan Prof. Dr. Hattat,"Stres durumunda vücudumuzda kortisol-adrenalin gibi stres hormonları salgılanıyor. Bu hormonlar sürekli üretildiklerinde baş ağrıları, sinirlilik, öfke, konsantrasyon güçlüğü, depresyon, endişe, kas gerginliği, yeme atakları, yüksek tansiyon, mide-bağırsak sorunları, düşük bağışıklık gibi bir dizi problem gelişiyor. Aşırı stres durumunda hipofiz bezinden başlayan sinyaller düşüyor ve testosteron üretimi azalıyor. Yani yoğun stres altında, huzursuz, endişeli, mutsuz, depresif erkeklerde testosteron daha az üretilip andropozun daha erken başlamasına neden olabiliyor" diye konuştu.