Yaşam
Deutsche Welle

Cinsel devrimin öncüsü: Kinsey Raporu 70 yaşında

Amerikalılar yatakta ne yapıyor? ABD'li biyolog Alfred Kinsey, bu sorudan yola çıkarak cinsellik üzerinde kapsamlı araştırmalar yaptı. "Kinsey Raporu" olarak ünlenen bu araştırmalardan ilki tam 70 yıl önce yayınlandı.

01 Şubat 2018 19:07

Takvim yaprakları 31 Ocak 1948'i gösteriyordu. Amerikalı biyolog, entomoloji ve zooloji profesörü Alfred Kinsey'in hazırladığı "Erkeklerde Cinsel Yaşam" adlı rapor yayınlanır yayınlanmaz âdeta toplumsal bir deprem meydana geldi. Erkekler hangi aralıklarla mastürbasyon yapar? Kaçı partnerini aldatıyor? Hayvanlarla ilişkiye giriyorlar mı? İşte Kinsey Raporu, o güne kadar "tabu" olarak görülen bu ve benzeri pek çok soruya cevaplar bulmaya çalışıyordu. Kinsey, beş yıl sonra da "Kadınlarda Cinsel Yaşam" adlı raporunda, benzeri sorulara kadınlar açısından açıklık getirdi.

Daha önce "arı araştırmacısı" olarak ün yapan Amerikalı biyolog, Indiana Üniversitesi bünyesinde "Evlilik ve Aile" başlıklı bir kurs için araştırmalar yaparken, aslında bu alandaki bilimsel verilerin yok denecek kadar az olduğunu fark etti. Bu eksikliği gidermek için de Amerikalıların cinsel hayatlarını bizzat araştırmaya karar verdi. İlk etapta 5 bin 300 erkek ve daha sonraki aşamada da 5 bin 940 kadınla yüzyüze görüşmeler yaptı. Sonuçta toplumunun yaklaşık yarısının biseksüel olduğunu, hemen herkesin mastürbasyon yaptığını ve Amerikalıların yüzde 22'sinin sadist-mazoşist eğilimler taşıdığını tespit etti.

Kinsey Raporu, seksolojinin en önemli mihenk taşlarından biri olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda, örneğin deneklerin çoğunun hapishanedeki mahkumlardan seçilmesi ya da çocuk istismarı konusunda eleştirel bir tavır sergilenmemesi gibi noktalarda da yoğun olarak eleştiriliyor. Kitapları yok satan Alfred Kinsey, 1960'lı yıllardaki "cinsel devrimin" temelini atan kişi olarak kayıtlara geçti.

İlk Kinsey Raporu'nun yayınlanmasının 70'inci yıldönümünde, Alman kültür antropoloğu ve seksolog Jakob Pastötter ile cinsellikteki devrim ve evrimi konuştuk.

DW: Bay Pastötter, nasıl seksolog olunur?

Jakob Pastötter: (gülüyor) Kültür antropoloğu olarak çalışmaya başladım. Bunun bir dalı da cinsellikle ilgili. Böylece kendinizi birden cinsellik tarihinin içinde buluveriyorsunuz.

70 yıl önce ilk Kingsley Raporu yayınlandığında, Amerikalılar insanlardan ziyade arıların çiftleşmesiyle ilgili çok daha fazla şey biliyordu. Kendisi de asılnda bir biyolog ve arı araştırmacı olan Alfred Kinsey, hangi ayrıntılarla insanları şoke etti?

İnsanları da tıpkı arıları incelediği gibi inceleyerek şoke etti. Yani meseleye, her türlü ahlakî tabudan yoksun olarak yaklaştı ve sadece niceliğe odaklandı.

Yani bir araştırmacı bakış açısı mı?

Kesinlikle. Sadece bilimsel bir yaklaşım. Onun en büyük avantajı "zararsız" olarak görülmesi ve herhangi bir akım veya ajandaya bağlı olarak çalışmamasıydı. Zira o zamana kadarki seksolojik araştırmalar hep ideolojik olarak algılanıyordu. Sürekli olarak toplumun alt katmanlarındaki insanların cinsel yaşamları irdeleniyordu. Bu da solcu bir yaklaşım olarak algılanıyordu.

Seksoloji politize olmuştu diyebilir miyiz?

Çok doğru. Ta en başından beri. Buna Almanya da dahil. Buradaki ilk çalışmalar Almanya'daki Yahudi dermatologlar tarafından yapıldı. Sol görüşlülerin egemenliği altında ve doğum kontrolü eksenli çalışmalardı bunlar.

Kinsey Raporu da muhafakzaârların egemen olduğu bir ortamda yayınlandı. Bu durumda Kinsey, cinsel devrimin öncü gücüydü diyebilir miyiz?

Evet, o kendisini zaten böyle görüyordu. Araştırma yöntemiyle de bir öncü olduğunu düşünüyordu. Araştırmaları kapsamında toplam 20 bine yakın kişiyle yüzyüze söyleşiler yaptı. Bu yöntem, günümüzde de yaygın olarak kullanılıyor.

Bir an için Alfred Kinsey olduğunuzu düşünün. Raporunuzda hangi cinsel soru ve sorunlara eğilirdiniz?

(gülüyor) Çok daha farklı konulara… Mesela bugün bile hâlâ cevapsız kalan "Nicelik mi nitelik mi önemli?" sorusuna. Genelde şu görüş hâkimdir: "İyi seks ancak iyi bir aşk ilişkisiyle mümkündür." Oysa Çinliler yaklaşık 5 bin yıldır meseleye tersten yaklaşıyor: "İyi bir aşk ilişkisi ancak iyi seksle mümkündür!" Ben de bundan yola çıkarak insanalara şunu sorardım: İyi bir seks için neler yapıyorsunuz?

İyi de insanların cinsel ilişkilerini nasıl yaşadıkları, her zaman için araştırmaların odağında olmamış mıdır zaten?

Evet, ama sadece niceliğe bakılmış, niteliğe değil. Kinsey'in en önemli sorunu, objektif bir parametre belirlemekti. O da orgazmı parametre olarak kabul etti. Ancak herkes şahsi deneyimlerinden de biliyor ki, orgazm ya çok yüzeysel ya da çok derin ve tatmin edici olabilir. İşte Kinsey bu ayrımı hiçbir zaman yapmadı.

Stefan Dege, Katharina Abel

©Deutsche Welle Türkçe

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle