Politika

CHP’li Hamzaçebi: Frak giymeye devam edeceğim

“Belli ki frak giyilmesine karşı bir alerji var”

09 Ağustos 2017 19:19

CHP’li Meclis Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili  Akif Hamzaçebi, parlamentoların gelenekleriyle yaşadığına dikkat çekerek “Geleneklerle oynamak doğru değildir. Belli ki frak giyilmesine karşı bir alerji var. Ben frak giymeye devam edeceğim” dedi. 

CHP’nin “Bu OHAL KHK’si niteliğindedir”  dediği ve Anayasa Mahkemesine (AYM)  götürmeye hazırlandığı İç tüzük değişiklik teklifini Anayasa aykırılık ve sorunlu maddeleri açarak değerlendiren TBMM Başkanvekili ve CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, “Bunlar düzenlemelerin hukuk mantığından yoksun olarak öfke ile yapıldığını göstermektedir” dedi. ‘Kınama cezasının’ düzenlendiği hükmün uygulanmasının son derece sorunlu olacağına dikkat çeken Hamzaçebi, “Örneğin,maden işçilerinin sorunlarının ya da madenlerde yaşanan ölümlerin anılması amacıyla bir milletvekilinin başına kask takarak kürsüye çıkmasını bir meclis başkan vekili normal karşılarken diğeri bunu genel kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu bir materyal olarak değerlendirebilecektir. Bir siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin tamamı genel kuruldaki sıraların üzerine kask koyabilir. Bu durumda bu fiil genel kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu olarak değerlendirilip bütün milletvekillerine kınama cezası mı uygulanacaktır” diye sordu.

“Yasama sorumsuzluğunun içi boşaltılmaktadır” diyen CHP’li Meclis Başkanvekili, İstanbul Milletvekili  Akif Hamzaçebi, parlamentoların gelenekleriyle yaşadığına dikkat çektiği  değerlendirmesinde “Geleneklerle oynamak doğru değildir. Belli ki frak giyilmesine karşı bir alerji var. Ben frak giymeye devam edeceğim” dedi. 

"Grup önerilerine ilişkin sınırlama, gerçekte ülkedeki güncel sorunların konuşulmasına ilişkin sınırlamadır"

Hamzaçebi’nin,  T24’e 1 Ekim’de uygulaması başlayacak iç tüzük değerlendirmeleri şöyle:

İçtüzük değişikliği “Yasama Reformu” bağlamında yapılan bir değişiklik değildir. Türkiye’nin birçok alanda reform yapılması yanında "Yasama Reformu"na da ihtiyacı varken; bu ihtiyaç bir kenara bırakılarak “yasama sürecinin hızlandırılması” gibi demokrasi anlayışıyla bağdaşmayan bir gerekçe gösterilerek yapılan bu düzenlemenin ana amacı milletvekillerini ve meclisi hizaya getirmektir. Bunu daha önce de ifade etmiştim.

Grup önerilerine ilişkin sınırlama, gerçekte ülkedeki güncel sorunların konuşulmasına ilişkin sınırlamadır.

İçtüzüğün 49’uncu maddesinde Meclisin ‘Gündeminin’ nelerden oluşacağı düzenlenmiştir. İçtüzük bu hükmüyle ülkedeki veya ülkeyi ilgilendiren gelişmelere son derece duyarsızdır. Ülkede meydana gelen olayları, toplumsal sorunları gündeme getirmenin yolu siyasi parti grup önerilerinin TBMM’de görüşülmesidir. Bu yol sınırlandırılırsa toplumsal ve güncel sorunların TBMM’de görüşülmesi sınırlandırılmış olur. Örneğin bir vakfın yurdunda çocuklara tecavüz edilmesi, Adana’daki yurt yangını bu yolla Meclise getirilip tüm kamuoyuna mal edilmiştir. TBMM’de sadece yasa yapılmaz, ülkenin sorunları da görüşülür. Ayrıca grup önerileri görüşmeleri muhalefet partilerinin özgürce söz hakkı bulabildiği yerlerdir. Konuşsunlar. Bir saat daha fazla konuşulursa ne kaybedilir?

Demokratik temelden, demokrasi inancından yoksun bu değişiklik son derece özensiz, hukuk kuralları ve Anayasa hükümleri çiğnenerek, “ben yaptım oldu” anlayışıyla yapılmıştır.

"Değişiklikle ilgili çok sorun var"

Yasama reformunda yasalar hızlı görüşülmez. Asıl yapılması gereken, tasarı ve tekliflerin görüşüldüğü komisyon aşamasının, sivil toplumun etkin bir şekilde katılımının sağlanarak ve görüşme sürelerinin uzatılarak güçlendirilmesi iken bu yola gidilmemiştir. Ülkemizde yasa görüşmelerinin komisyon aşaması güçlü değildir. Kamuoyu, ilgili sivil toplum kesimleri bile komisyon aşamasına ilgi göstermemektedirler. Çok zaman ilgili kesimler yapılan düzenlemeden komisyon aşamasından sonra haberdar olmaktadır. Yasaların süratle çıkarılması anlayışından bunun düzeltilmesi beklenemez. Oysa diğer ülkelerde yararlanabileceğimiz iyi örnekler var. Örneğin İspanya’da komisyonda görüşülen tasarı ve tekliflere ilişkin önergeler 15 gün öncesinden dağıtılarak sadece milletvekillerinin değil tüm toplumun önergeler hakkında bilgilenmesi ve hazırlık yapmaları sağlanır. Başka ülkelerden de benzer örnekler bulabiliriz. Bizde ise sadece komisyon değil genel kurul aşamasında da son dakika önergeleri verilebilmekte ve yasalaşmaktadır.

Değişiklikle ilgili çok sorun var. Bunları şöyle özetleyebiliriz:

Değişiklik Madde 1 (İçtüzük Madde 3, 63)

Siyasi parti grup önerilerinde konuşma sürelerinin ve konuların kısıtlaması

- Siyasi parti grup önerileri ile Danışma Kuruluna teklif edilen husus, bir konunun bekleyen diğer işlerin önüne alınarak görüşülmesidir. Bir konunun bekleyen diğer işlerin önüne alınması özü itibarıyla bir usul tartışmasıdır. Usul tartışmaları İçtüzüğün 63’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu 63’üncü maddenin değişiklikten önceki şekline göre usul tartışmalarında lehte ve aleyhte olmak üzere toplam 4 kişiye söz verilirdi. Her bir konuşma süresi 10 dakikadan toplam konuşma süresi 40 dakikaya ulaşabilmekteydi. Şimdi bu süre öneriyi getiren grup için 5 dakika, diğerleri için 3'er dakika olmak üzere sınırlandırılıyor.

Bugün TBMM’de dört grup olduğu için toplam konuşma süresi 14 dakika olmakta. Ancak yarın Mecliste grup sayısı artarsa konuşma süreleri de uzayacaktır.

Ancak bu düzenleme İçtüzüğün 63’üncü maddesi yerine 19’uncu maddesinde yapılıyor. Düzenlemeyi kaleme alanlar İçtüzük’ün bir çatısı, bir sistemi olduğunun farkında bile değiller. Bu düzenlemenin yeri 63'üncü maddedir.

Düzenleme son derece özensiz(belki de bilinçli olarak) , yani 63'üncü madde yerine 19'uncu maddede yapıldığı için siyasi parti grupları bugüne kadar grup önerisine konu ederek genel kurul gündemine getirdikleri bazı konuları bundan sonra grup önerisi konusu yapamayacaktır. Örneğin değişiklik yapılan 19'uncu madde dikkatle okunduğunda, siyasi parti gruplarının veya milletvekillerinin vermiş olduğu genel görüşme önergelerinin ya da genel kurul çalışma saatlerine ilişkin önerilerin bundan sonra grup önerisi konusu yapılması imkânı kalmamıştır.

Ayrıca, bu düzenleme Mecliste gelecekteki muhtemel uzlaşmaları ortadan kaldıracağı gibi muhalefetin bugüne kadar pek konuşma yapmadığı uluslararası antlaşmalar gibi alanlarda daha çok konuşmasına neden olacaktır. Gruplar arasındaki uzlaşmalarla bir saatte 25 hatta daha fazla uluslararası antlaşmanın yasalaştırıldığı örnekler vardır. Bundan sonra bu tür uzlaşmaların sağlanıp sağlanamayacağını zaman gösterecektir. Uzlaşma sağlamanın zor olacağını görmek için kâhin olmak gerekmiyor.

Sonuçta yasama yılının toplamı dikkate alındığında konuşma süreleri azalmayacak, artacaktır.

Grup önerilerinde dakika hesabı yapılarak yasama süreci hızlandırılmaz. Yapılması gereken, muhalefetin konuşmasını sınırlamak değil, demokratik bir ortamı, bir uzlaşma ortamını TBMM’de yaratmaktır. Örneğin 2010 yılında aralarında Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanununun da olduğu, toplam madde sayısı 2800’e ulaşan 5 kanun tasarısı eski İçtüzükle sadece 3 günde yasalaştırılmıştır.

Değişiklik Madde 3 (İçtüzük Madde 37)

- İçtüzüğe göre vermiş oldukları kanun teklifinin 45 gün içinde komisyonda gündeme alınmaması halinde milletvekilleri teklifin gündeme alınması önerisini genel kurula yapabilirler. Öneri üzerinde teklif sahibi milletvekili ile bir milletvekili 5'er dakika konuşma hakkına sahip olurlar. Yeni düzenleme ile sadece teklif sahibinin yılda bir defadan fazla olmamak kaydıyla 5 dakika konuşması öngörülmüştür. Anayasaya göre kanun tekliflerini hükümet ve milletvekilleri yapabilir. Siyasi parti grupları kanun teklif edemezler. Anayasa hükmü açık olduğu halde 37'inci madde değişikliğiyle bu hakkın her hafta ayrı bir siyasi parti grubuna mensup milletvekili tarafından kullanılması öngörülmüştür. Kanun teklif etmek milletvekilinin hak ve yetkisinde olduğuna göre bunu milletvekilinin mensup olduğu parti grubunu esas alarak sıraya koymak Anayasaya açıkça aykırıdır. Çoğunlukçu anlayıştır bu. Ayrıca bağımsız milletvekillerinin hakkı elinden alınmaktadır.

Değişiklik Madde 4 (İçtüzük Madde 54)

Meclis çalışmalarının televizyondan yayınlanması

- İçtüzüğün değişiklik öncesi halinde genel kurul görüşmelerinin hangi saatler arasında TBMM TV’den yayınlanacağı konusunda herhangi bir hüküm yoktu. Uygulamada yayın saatleri TBMM Başkanlığı ile TRT Genel Müdürlüğü arasında imzalanan bir protokolle belirleniyordu. Yani eski İçtüzük yayın saatleri konusunu esnek bırakıyordu. Şimdi içtüzükte yapılan değişiklikle bu esneklik ortadan kaldırıldı. TV yayın süreleri artırılıyormuş gibi gösterilirken yayın saatleri ilgili içtüzük maddesinde belirtilmek suretiyle aslında sınırlandırıldı.

Değişiklik Madde 5 (İçtüzük Madde 56)

Meclis Başkanı ve başkan vekillerinin frak giyme zorunluluğunun kaldırılması

Birleşimi yöneten Meclis Başkanı ile Meclis Başkan vekillerinin frak giymesi Atatürk’ten miras, Cumhuriyetle özdeşleşmiş ve artık sembolleşmiş olan bir uygulamadır. İçtüzük değişikliğinin gerekçesi olarak ifade edilen yasama sürecinin hızlandırılması ile frak giyme zorunluluğunun kaldırılmasının ne ilgisi var?

Parlamentolar gelenekleriyle yaşar. Başlangıçta bir kural olarak konulan frak giyme zorunluluğu giderek kuralın ötesine geçerek geleneğe dönüşmüştür. Geleneklerle oynamak doğru değildir. Belli ki frak giyilmesine karşı bir alerji var. Ben frak giymeye devam edeceğim.

"Bu kadar aykırı bir düzenlenmeyi, 'cesaret' kelimesi dahi açıklamaya yetmez"

Değişiklik Madde 6 (İçtüzük Madde 57)

"Yoklama" işleminin sınırlandırılması

- Maddelerin, önergelerin ve görüşmeye tabi olmayan tezkerelerin oylamasında yoklamanın kaldırılması çok açık bir şekilde Anayasa’nın 96’ncı maddesine aykırıdır. Anılan maddeye göre “TBMM yapacağı seçimler dâhil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır". (Halen 184, Anayasa değişikliğiyle 200 milletvekili). Bu husus, Anayasa Mahkemesinin kararlarına da yansımıştır.

Anayasa’ya bu kadar aykırı bir düzenlemenin yapılmasını “cesaret” kelimesi dahi açıklamaya yetmez.

Değişiklik Madde 11 (İçtüzük Madde 87)

Önergeler iki değil bir kere okunacak

- Bununla önergelerin iki kere okunmasına yönelik İçtüzük kuralı değiştirilerek bir kez okunma yeterli görülmektedir.

Önergenin iki kere okunmasından amaç, genel kurulun bilgilenmesini sağlayarak düşünme/değerlendirme için bir zaman tanımaktır. Önergelerin önceden dağıtılarak gerekli zamanın tanındığı söylenebilir. Ancak önergeler siyasi parti grubunu temsilen sadece grup başkan vekillerine görüşmelerin başlamasından kısa bir süre önce verilmekte, milletvekillerinin, bağımsız milletvekillerinin bundan haberi olmamaktadır. Hatta son dakika önergelerinde grupların da önergeyi inceleyecek zamanı olmamaktadır.

Bu son dakika önergelerinin tehlikesini artırmaktadır. Bu durumda siyasi parti grupları önergeyle ilgili bilgilenmek amacıyla birleşime ara verilmesini talep edebileceklerdir. Bu talebin sıklıkla yapılması muhtemeldir.

Değişiklik Madde 15, 16 (İçtüzük Madde 160, 161, 163)

Yasama sorumsuzluğunun içi boşaltılmaktadır

- Bu düzenlemelerle yasama sorumsuzluğunun içi boşaltılmaktadır. Anayasa’nın “Yasama Dokunulmazlığı” başlığını taşıyan 83’üncü maddesinde “Yasama Sorumsuzluğu”, “TBMM üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden... bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.” hükmü ile düzenlenmiştir.

Değişiklikle, milletvekillerine hakaret olarak düzenlenen fiiller nedeniyle oturumu yöneten Meclis başkan vekilinin önerisi ve genel kurul kararıyla disiplin cezası verilmesi öngörülmüştür.

Değişiklik öncesindeki hükümlere göre kınama ve geçici süreli çıkarma cezalarında “para cezası” müeyyidesi yok iken şimdi getirilmektedir.

Para cezası, Anayasa’nın 83’üncü maddesinin biraz önce belirttiğim hükmüne çok açık bir şekilde aykırıdır. Milletvekili mecliste ileri sürdüğü düşüncesinden ya da kullandığı bir materyalden dolayı para cezası ile sorumlu tutulmaktadır. Para cezasına hükmetme meclisin değil adli yargının işidir. Bir sözün hakaret olarak değerlendirilerek para cezası kesilmesi adli yargının işidir.

İçtüzüğün bu konudaki değişikliklerinden kınama cezasına ilişkin olan bir düzenlemeye göre “Genel kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu döviz, pankart ve benzeri materyali getirmek ve kullanmak” kınama cezasını gerektirmektedir. Bu şekilde hakkında kınama cezası uygulanan milletvekilinin bir aylık ödenek ve yolluğunun üçte biri kesilecektir.”

Bu hükmün uygulanması son derece sorunlu olacaktır. Maddede sayılan materyallerden genel kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu nitelikte olanların tespiti son derece zordur. Buna genel kurul karar verecek denilecektir. Ancak konunun genel kurulun oyuna sunulması oturumu yöneten Meclis başkan vekilinin takdirindedir. Konuyu bir örnekle daha iyi açıklayabiliriz.

Örneğin maden işçilerinin sorunlarının ya da madenlerde yaşanan ölümlerin anılması amacıyla bir milletvekilinin başına kask takarak kürsüye çıkmasını bir meclis başkan vekili normal karşılarken diğeri bunu genel kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu bir materyal olarak değerlendirebilecektir.

Ayrıca genel kurula getirilen bu materyallerin hangi halde kullanılmış sayılacağı da tartışma yaratacak bir husustur. Milletvekili kaskı sıranın üstüne koyabilir. Sıranın üstündeki kaskı herkes görebildiğine göre bu kullanma olarak değerlendirilebilir de. Elbette ki aksi de düşünülebilir ve bu kullanma değildir de denilebilir. Bu örneği bir ileri aşamaya taşırsak şöyle de olabilir: Bir siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin tamamı genel kuruldaki sıraların üzerine kask koyabilir. Bu durumda bu fiil genel kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu olarak değerlendirilip bütün milletvekillerine kınama cezası mı uygulanacaktır?

Bunlar düzenlemelerin hukuk mantığından yoksun olarak öfke ile yapıldığını göstermektedir.