CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Altay, " Cumhurbaşkanı kadınların etek boyuyla uğraşmasın. Türkiye'de resmi işsizlik 10,7'ye çıktı. Eğer uğraşacak ve hayırlı iş yapacaklarsa, asli işlerle uğraşsınlar. Ülkede bir de gizli işsizlik var. Gizli işsizliğe güzel bir örnek de Başbakan Davutoğlu'dur. o da gizli işsizdir" dedi.
'Uçan tabut'
Altay, eğitim uçuşu esnasında iki askeri uçağın düşmesi sonucu 4 pilotun yaşamını yitirdiğini anımsatarak, pilotların kullandığı F4 uçakları için "uçan tabut" dendiğini ve dünyanın hiçbir bölgesinde kullanılmadığını kaydetti. Altay, "Pilotlarımızın kazaya mı cinayete mi kurban gittiği bizce kuşkuludur" ifadesini kullandı. Altay, teknolojik ömrünü tamamlamış uçakların derhal çekilmesini istedi.
'Bunların tanıdığı bir tek Rıza var; o da Rıza Sarraf...'
Altay, "Devletin ve milletin birliğinin sembol makamındaki kişinin böyle günde oğlunun işyeri açılışına destek vermesini kamuoyunun vicdanına, takdirine bırakıyorum. Cumhurbaşkanı'nın TÜRGEV için sarfettiği 'Allah rızası için iş yapıyor' cümlesini de garip buldum. Benim bildiğim, bunların tanıdığı bir tek Rıza var; o da Rıza Sarraf..." diye konuştu.
'Saray merkezli sivil diktatörlük dönemi'
İç Güvenlik Paketi'nin görüşmelerine değinen Altay, "17-25 Aralık ile ilgili olarak TBMM, çamaşır makinesi gibi çalışmıştır. Şimdi de saray merkezli sivil diktatörlük dönemine geçişin yasal kılıfını hazırlamak için adeta bir zırh imalathanesi gibi çalıştırılmak isteniyor" dedi.
'Kanun koyulan yerde kanunun ırzına geçilmez'
Altay, sözlerini şöyle sürdürdü; "Kanun koyulan yerde kanunun ırzına geçilmez. Özellikle 21 Şubat Cumartesi günkü birleşimde yaşananlar hukuk devleti, TBMM'nin varlık sebebi bakımından tam bir skandaldır. TBMM İçtüzüğü'nün ırzına geçilmiştir, oylamada açık usulsüzlük, yanlışlık olduğunu tutanaklarla tayin ve tespit etmemize rağmen aradan geçen 6 günden beri TBMM Başkanlığınca bir işlem yapılmamıştır. TBMM İçtüzüğü'nün 13. maddesine göre; 21 Şubat günkü birleşimde yapılan tüm iş ve işlemlerin tekrarlanması gerekir. O gün yanlış başladığı için sonrası da eksik, yanlış, sakat yürümektedir. Paketin görüşmeleri usulsüz başlanmıştır. 10 günde 26. maddeye gelindi. 132 maddelik paketin Meclis'te epey zaman kalacağı, konuşulacağı, tartışılacağı muhakkak. Birleşimi yöneten Başkanvekili ve Başkanlık Divanı ve tüm milletvekillerinin İçtüzük çerçevesinde hareket etmesi, iş ve işlem yapması kaçınılmaz zorunluluktur. Muhalefet, İçtüzük'ten kaynaklanan hakları ve imkanları kullanıyor. TBMM'nin saray vesayetine teslim olmaması için direnen bir muhalefet var. İktidarın hep şikayet ettiği vesayet, saray üzerinden toplumun bütün kesimlerine ve Türkiye'deki sistemin diğer iki ayağına da uygulanmaktadır. Yargı, yasama ve yürütme organı artık Türkiye'de saray vesayetindedir. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Anayasa, kanunlar ve İçtüzük çerçevesinde vesayet boyunduruğunu kıracağız. TBMM'nin itibarını korumak CHP'nin öncelikli işi ve görevidir. Meclis'te yaşanan ve Türkiye'yi dünyaya rezil eden, Tayvan Parlamentosu'ndan daha ileri görüntülerin yaşanmasıyla ilgili olarak Başbakan Davutoğlu'nun sözleri düşündürücü, bir o kadar kışkırtıcı ve tahrik edicidir. Davutoğlu'nun, milletvekillerine 'destan yazdınız' mesajı, iktidar partisinin Meclis'teki bodygard'larına 'saldırıya devam edin' mesajıdır. Pişkin pişkin 'biz kimseye darpta bulunmadık, muhalefet milletvekilleri bizim milletvekillerimize hakaretler yağdırıyor' açıklaması da tam bir yalandır, aşağılık bir yalandır. Şayet iktidar milletvekilleri darp uygulamadıysa, hastaneye kaldırılan CHP ve HDP milletvekillilerinin kafasını, gözünü herhalde cinler geldi yardı. Türkiye'de hiçkimseye bu yalana Sayın Başbakan inandıramaz. Bunlar ağabey-kardeş böyle tahrik ve kışkırtıcılığa pek meraklılar. Sayın Cumhurbaşkanı da Başbakan iken Gezi Parkı eylemlerinde birinci derece kusurlu olan polis için 'destan yazdınız' demişti. Şimdi 5 milletvekilin yaralayanlara da ağabeyisinin kardeşi 'destan yazdınız' diyor. Kes kopyala yapıştır ve taklit mantığı burada da devam ediyor."
'Merkez Bankası Başkanı'na mobbing uygulayan bir Cumhurbaşkanı'
Altay, Merkez Bankası Başkanı'na mobbing uygulayan bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya olduklarını belirterek, "Cumhurbaşkanı son açıklamasıyla Merkez Bankası'nı açıkça, alenice hainlikle itham etmiştir. Eğer bir ülkenin Merkez Bankası Başkanı, ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından hainlikle itham edildiyse, yürütme için söylenecek söz kalmamıştır. Merkez Bankası Başkanı'na 'kime bağlısın' demek, Başkanı casusluk ve hainlikle itham etmektir. Hükümet, bu iddia doğruysa gereğini yapmalı, değilse Cumhurbaşkanı'na yönelik bir ses vermelidir. Cumhurbaşkanı zaaf ve yalanlarına devam ediyor. Cumhurbaşkanı kadınların etek boyuyla uğraşmasın. Türkiye'de resmi işsizlik 10,7'ye çıktı. Eğer uğraşacak ve hayırlı iş yapacaklarsa, asli işlerle uğraşsınlar. Ülkede bir de gizli işsizlik var. Gizli işsizliğe güzel bir örnek de Başbakan Davutoğlu'dur. o da gizli işsizdir" dedi.
'TBMM Başkanı istifa etmeli'
Meclis'te İç Güvenlik Paketi görüşmelerinin devam edeceğini, ancak hoş olmayan görüntülerin tek sebebinin birleşimi yöneten başkanvekillerinin TBMM İçtüzüğü ile ilgili yaptıkları ihlaller olduğunu savunan Altay, kendisinin dün Ayşe Nur Bahçekapılı'ya TBMM Başkanvekilliğinden istifaya davet ettiğini söyledi.
Altay, "TBMM Başkanvekilliği, bu şekilde keyfi yönetilecek görev değildir. İçtüzüğün kendilerine verdiği takdir hakkı vardır ama keyfi yetki kullanma yetkisi vermiyor. Bundan sonra da oturum yönetecek Meclis başkanvekilleri, İçtüzükçe milletvekillerine verilmiş hakların kullanılmasına engel olurlarsa kürsüdeki mikrofon hakimiyetinden kaynaklı okutup oylatıp geçmeye çalışırlarsa TBMM'de çıkacak olumsuzluklardan birinci derece kendileri sorumlu olacak" dedi.
'Paketin ikiye bölünüp geçirileceği iddiası var. Bugün yeni bir görüşme olur mu?" sorusuna Altay, "Bugün yeni görüşme olmaz. Bu haliyle paketle ilgili teknik bir çalışma iktidar partisiyle oturmamız mümkün değildir. Biz paketin komisyona geri çekilmesini, kamu vicdanını tatmin edici hale getirip bir günde geçirelim. Onların teklifi 'bir gün ara verelim, 4 partiden birer kişi oturalım, üzerinde biraz çalışalım, sonra görüşmeye devam edelim.' Biz bu şekliyle bu günaha ortak olmayız. Demokrasi tepki ve protesto rejimidir. Bu hakkınız yoksa, orada demokrasi yoktur. Demokrasinin daha fazla tahrip olmasına CHP izin vermeyecek" karşılığını verdi.
'ÖSYM, devlet hakimiyetinin olmadığı yerde sınav yapamaz'
ÖSYM'nin yaşanan olaylardan dolayı Cizre'yi merkezi sınavdan çıkarmasını nasıl değerlendirdiği sorusuna Altay, "Çok vahim bir durum. Bu ülkenin 780 bin 500 kilometre karelik ülke topraklarının bir noktasında devletin sıfırlandığını biliyoruz. ÖSYM, devlet hakimiyetinin olmadığı yerde sınav yapamaz. Nasıl Süleyman Şah Türbesi ile ilgili bayrak direklerini sırtlarına alıp sınıra geldiyse bu hükümet, Cizre'de devleti toparlayıp Ankara'ya taşımıştır. Türkiye için üzücü durum. Kürt sorunu çözülmelidir. Bu işler eşkıyalıkla, zorbalıkla olmaz. Devlet Cizre'deki varlığını, hakimiyetini ortaya koyabilmelidir" dedi.