CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM AB Uyum Komisyonu Üyesi Selina Doğan, tehcirin insanlık suçu olduğunun araştırmacılar tarafından dile getirildiğini söyledi ve "Türkiye kafasını kuma gömmekten vazgeçmeli" dedi.
Doğan, Almanya'nın 1915'te yaşananları 'soykırım' olarak tanıyan kararına ilişkin "Bizim de artık kafamızı kuma gömmekten vazgeçmemiz gerekiyor" diyerek, partisinin Meclis'te komisyon kurulması çağrısını yineledi.
Kararı Sputnik'e değerlendiren Selina Doğan, "Ailemin her iki tarafında da, bu insanlar yok olmuşlar. Bunun bir açıklaması olmalı. Milyonlarla bahsedilen insanlar bugün on binlerle ifade ediliyorlar. Dolayısıyla her ne olduysa, diğer katliamlarda, tüm kıyımlarda, tüm infial yaratan acı olaylarda davet ettiğimiz gibi bu konuda da Meclis çatısı altında bir komisyon kurulmasını talep ediyoruz ama maalesef buna uygun bir zemin yok. Çünkü şu anda ne böyle bir çoğulculuğu yansıtan bir parlamenter sistem var, ne de ifade özgürlüğü, birbirine tahammül" dedi.
1915'te yaşananların ‘bir halkın diğerine hakareti' çerçevesine indirgendiğini ancak tartışmaya, konuşmaya açık olunması gerektiğini vurgulayan CHP'li Doğan "Kınayarak, oradan büyükelçileri çağırarak, Mercedes kullanmayalım gibi hamasetlerle geçiştirilebilecek bir konu değil. Almanya'da ki bu tasarının içeriği diğerlerinden farklı. Kendisinin bu anlamdaki sorumluluğunu da içeriyor. O kadar ağır faşizmi yaşamış bir ülke, geçmişle yüzleşme geleneğine uygun olarak bir metin kaleme almış. Almanya'da ciddi bir arşiv var. Nitekim kendisinin bu sorumluluğu kabul ediyor olması, bu arşivlerde yapılan incelemelerin sonucudur" değerlendirmesinde bulundu.
Almanya'nın konuya ilişkin bir arşiv incelemesi yaptığının altını çizen Selina Doğan ‘tarihi tarihçilere bırakalım' söyleminin doğru olmadığını, yaşananların toplumları etkilediğini ve hukuki metinleri de şekillendirdiğini kaydederek şunları söyledi:
"Tehcirin bir insanlık suçu olduğunu zaten pek çok Türk araştırmacı da, hatta sayın (eski Başbakan Ahmet) Davutoğlu da söylemişti. Bu tarz kıyımlar, zaten insanlığa karşı işlenen suçlardır. Ayrıca Ermeniler dünyanın dört bir yanına dağılmışlar. Nitekim bu nedenle Avrupa'nın pek çok ülkesi, soykırımın önlenmesine dair sözleşmelere taraf olmuştur. Parlamentolar da bu sözleşmelerin gereklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Kaldı ki, eğer hukukiyse, Türkiye o zaman Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf olsun ya da Lahey'e gidilsin, mahkeme karar versin. O konuda bir adım atılsın. Bunu söylemek de çok manalı değil."