Gündem

CHP'li Kılıç'tan 'Cumhurbaşkanına Hakaret' suçunun kaldırılması için kanun teklifi

14 Şubat 2025 10:43

Güncelleme: 14 Şubat 2025 10:52

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Sevda Erdan Kılıç, “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunun yürürlükten kaldırılması için kanun teklifi verdi. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte Cumhurbaşkanının tarafsızlığını yitirdiğine dikkat çeken Kılıç, “Siyasal iktidarın bizzat kendisi haline gelmiş bir cumhurbaşkanlığı makamı hukuk sistemi üzerinden korunmaya çalışılıyor, eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgi ‘hakaret lehine’ yargısal bir sopa olarak kullanılıyor” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Sevda Erdan Kılıç, Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunun yürürlükten kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kanun teklifi sundu.

Düzenlemenin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu gerekçesiyle acilen yürürlükten kaldırılması gerektiğini belirten Kılıç, şunları söyledi: 

On değil, yüz değil, bin değil… On binlerce dava. Memlekette öğretmeninden öğrencisine, gazetecisinden sanatçısına, milletvekilinden parti liderine, 16 yaşındaki çocuktan, 78 yaşındaki kadına kadar yediden yetmişe on binlerce sanık Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yargılanıyor. Artık yeter!

"‘Gözünün üstünde kaş var' davaları"

Her kürsüye çıktığında AKP Genel Başkanı sıfatıyla kendisinden olmayan herkesi dışlayıcı, ötekileştirici söylemlerle isnat eden, muhalefete demediğini bırakmayan Cumhurbaşkanına yanıt vermek de O’nu icraatları üzerinden eleştirmek de suç!

1961 Anayasası'ndan bu yana, Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiği kesilirdi. Çünkü Cumhurbaşkanı, tüm toplumu kucaklayan, tarafsız bir makam olarak görülürdü. Ancak 2017'deki Anayasa değişikliğiyle birlikte Cumhurbaşkanı seçilen kişi artık hem bir siyasi partinin genel başkanı hem de yürütmenin başıdır. Yani aktif siyasetin tam merkezinde yer alan bir siyasetçidir. Eskiden, tarafsız ve bütün toplumu kucaklayan Cumhurbaşkanlığı anlayışının arkasında öngörülen bu Cumhurbaşkanına hakaret suçu maddesi, bugün partili ve siyasetle iç içe olan bir makama kalkan olarak kullanılıyor. Siyasallaşmış yargının sonucunda; gözaltılar ‘gözünün üstünde kaş var’ seviyesine kadar indi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konuda çok net bir tavır aldı. ‘Hiçbir devlet başkanına, eleştirilere karşı özel bir koruma sağlanamaz’ dedi. Hatta Türkiye'ye açıkça ‘bu maddeyi değiştirin’ çağrısında bulundu. Ancak biz, TCK’nın 299. maddesiyle eleştiri özgürlüğümüzü daraltmaya devam ediyoruz.

Bugün TBMM'ye sunduğumuz kanun teklifiyle, ifade özgürlüğümüzü boğan, eleştiriyi suç haline getiren bu anti demokratik, Anayasaya ve Avrupa insan hakları sözleşmesine aykırı olan maddenin acilen kaldırılmasını talep ediyoruz.

"Cumhurbaşkanı tarafsızlığını yitirdi"

CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, TBMM Başkanlığı’na sunduğu Kanun Teklifi’nin gerekçesinde ise şu ifadelere yer verdi:

“1961 Anayasası’nın 95. Maddesi, ‘Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir’ hükmünü içermekteydi. 1982 Anayasası’nda korunan bu hüküm, 16 Nisan 2017 referandumu sonrası dönemde ülkemizde Cumhurbaşkanı’nın tanımı ile taşıdığı görev ve yetkiler değişmiştir. İşaret etmek gerekir ki; referandumdan önce, Anayasa’nın 101. maddesinin dördüncü fıkrası şöyle idi: ‘Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer’ Bu madde, referandum sonrasında, 21/01/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 7. maddesi ile değiştirilmiştir ve ‘Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir’ ifadesi maddeden çıkarılmıştır. Yine, Anayasa değişikliğiyle beraber, iki başlı yürütme yapısı ortadan kaldırılmış ve ‘Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı tarafından yerine getirilir’ düzenlemesi getirilmiştir.  

Dolayısıyla, oluşan siyasi pratikle beraber, 2017 değişikliğinin akabinde "partili Cumhurbaşkanı" kavramı anayasa hukuku alanına dahil olmuştur. Önceki Cumhurbaşkanlığı rejim ve uygulamasının aksine, tüm toplumu kucaklayan ve siyaset üstü/siyasal partiler üstü olan tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı müessesesi artık yoktur. Aksine; siyasal tartışma ve uygulamaların merkezinde bir Cumhurbaşkanı vardır. Hem yürütme görevini üstlenmesi hem de parti genel başkanı olması nedeniyle; Cumhurbaşkanı, siyasetin mücadele alanının aktif bir tarafıdır. Bunu ulusa sesleniş konuşmalarında dahi muhalefet partilerine ve liderlerine yönelik söylemlerinde görmekteyiz. Sırf ceza hukuku tekniği açısından da Cumhurbaşkanı’na parti genel başkanı sıfatıyla yapılan eleştiri ile Cumhurbaşkanı sıfatıyla yapılan eleştiri arasında ayrım yapmayı mümkün kılacak ve maddi anlamda kanunun gerektirdiği öngörülebilirliği temin edecek bir ölçüt kataloğu bulunmamaktadır. Böyle olunca da makamdaki kişiyi önceki gibi siyasal tartışma ve eleştirilerin üstünde özel bir normla koruyan TCK madde 299 düzenlemesiyle yeni anayasal durum arasında uyum kalmamıştır.

Anayasa değişikliği öncesinde ender uygulamalarla karşımıza çıkan Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesi, Anayasa değişikliği sonrası suiistimal edilmiştir. Sayısı on binlerle ifade edilen dava dosyaları kapsamında binlerce kişi mahkum edilmiştir. Geniş toplum kesimleri nezdinde ifade özgürlüğünü boğacak kadar kapsamlı uygulanan bu madde ile siyasal iktidarın bizzat kendisi haline gelmiş bir cumhurbaşkanlığı makamı hukuk sistemi üzerinden korunmaya çalışılmış, eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgi ‘hakaret lehine’ yargısal bir sopa olarak kullanılmaya başlanmıştır. Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu, AİHS’nin 10. maddesine ve Anayasa’nın 26. ve 90. maddelerine açıkça aykırıdır. İşbu kanun teklifiyle, söz konusu düzenleme ilga edilmekte ve mevzuatın Anayasa'ya ve AİHS’ne uygunluğu sağlanmaktadır.”

Öykü Karayel, Burak Deniz ve Osman Sonant, Umami filmini anlattı