Politika

CHP’li İnan Akgün Alp: DSİ Genel Müdür Yardımcısı, Kars’ta hukuk cinayeti işlenerek yapılan santralın CEO’su oldu!

“Baraj yatırımı için alınan ÇED raporu iki kez idari yargıda iptal edildi.  Erzurum İdare Mahkemesi'nden raporları geçirilemeyince, dava ve rapor süreçleriyle eş zamanlı olarak ne tesadüftür ki Kars’ta apar topar bir idare mahkemesi ihdas edilir ve üçüncü raporun davası bu mahkemeye devredilir…”

17 Temmuz 2023 19:29

T24 Haber Merkezi

CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp, Kars’ta hidroelektrik santral (HES) barajının inşaat sürecinde bir dizi hukuk dışı gelişme yaşandığını söyledi. “Projede idari yargı kararlarına aykırı süreçler yaşandığını, hukuk ve iş cinayetleri yaşandığını, devletin santral yapımını üstlenen firma yararına zarara uğratıldığını” savunurken "Tüm olaylar olurken kamu otoritesi ne yapmaktadır. O daha da trajiktir; dönemin DSİ Genel Müdür Yardımcısı şimdi ne iş yapıyor biliyor musunuz, şaşırmayacaksınız biliyorum. O Genel Müdür Yardımcısı şu anda o baraj firmasının CEO'sudur” açıklamasını yaptı.

TBMM Genel Kurulu’ndaki ek bütçe görüşmeleri sırasında söz alan CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp, “AK Parti Grup Başkanvekili, geçen hafta bu kürsüden '276 barajı 1000’e yaklaştırdık, hizmet ve eserlerimizle konuştuk' demişti. Ben de size bugün bir baraj yatırımızı anlatacağım" diyerek Kars'ın Sarıkamış ilçesine bağlı Karakurt köyünde yapılan Karakurt HES'in yapım sürecini anlattı. Alp, "Öyle bir yatırım ki; ekonomik kaynaklarımızın uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesi var, hukuk tanımazlık var, liyakatsizlik var, doğa ve çevre talanı var, kamu zararı var, adam kayırma var, iltimas var, görevi suistimal var ama bir tek halkın yararına bir iş yok" diye konuştu.

"ÇED raporu için mahkeme ihdas edildi”

CHP'li Alp, HES projesi için ÇED sürecini şöyle anlattı:

"Çek Cumhuriyeti'nden bir firma Sarıkamış’ın dünyaca ünlü Kayak pistinin hemen yanında Aras Nehri'nin kolları üzerinde Sarıkamış’ın Karakurt köyünde bir HES yapmak üzere ülkemize gelir. Gelir ama artık burayı nasıl bir ülke kabul etmişse, burayı nasıl muz cumhuriyeti zannetmişse, arkasında kimler varsa adeta bir hışımla, bir özgüvenle gelir. Adeta bir talan mantığı ile gelir. Süreç şöyle işler, önce baraj yatırımları için gerekli ÇED olumlu rapor alınır ama idare mahkemesi raporu iptal eder ama 'sen yap mahkeme kararı arkadan gelir' mantığı devrede olduğu için inşaat devam eder. İkinci kez rapor alınır ama bu raporu da mahkeme iptal eder. Firma üçüncü kez ÇED süreci başlatır, artık neye ve kime güveniyorsa üçüncü raporu Kanal İstanbul Projesi'nin ÇED süreçlerini yapan firmaya yaptırır. Bu arada Erzurum İdare Mahkemesi'nden raporları geçiremeyince, dava ve rapor süreçleriyle eş zamanlı olarak ne tesadüftür ki Kars’ta apar topar bir idare mahkemesi ihdas edilir ve üçüncü raporun davası bu mahkemeye devredilir. Biz bu davayı da yakından takip ediyoruz."

"Üç kat daha pahalı"

Alp, üretim lisanslarının da mahkeme tarafından iptal edildiğine dikkat çekerek, yeniden verilen lisansa karşı açılan davanın devam ettiğini söyledi. Alp, "Kars İl Genel Meclisi de baraj için düzenlenen imar planı, baraj bölgesinde kültür varlıkları göz ardı edilerek düzenlendiği gerekçesi ile idare mahkemesinde iptali talebi ile davalıktır. Yani hem imar planı hem lisansı hem de ÇED raporu nizalıdır. Üstelik yenilenebilir enerji destekleme mekanizması nedeniyle ürettiği enerjiyi de devlete yaklaşık üç kat pahalı satmaktadır" dedi.

“Mülkiyet ve ulaşım sorunları sürüyor, insanlar sokağa atıldı”

Karakurt HES'in yapımı sürecinde bölgede yaşayan vatandaşların mülkiyet ve ulaşım sorunlarının da çözülmediğini söyleyen Alp, "Anlayacağınız kıyaklar bitmiyor, hukuksuzluklar hiç bitmiyor. Üstelik YEKDEM'den yararlanabilmek için hukuk dinlemeyen firma, baraj altında kalan evler tahliye edilmeden, daha mülkiyet sorunları çözülmeden su tutmaya başlayarak insanları sokağa atmıştır. Baraj nedeniyle ilçe ile irtibattı kesilecek 20 köyün ulaşımı için baraj üzerinde yapılması gereken viyadük süreç içinde iptal edilerek, firma büyük bir ekonomik maliyetten kurtarılmıştır. Kamu otoritesi elbette tüm bu süreçlerde devrededir" diye konuştu.

CHP'li Alp sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu neviden yatırımlar nedeniyle yerinden yurdundan olan yöre halkı için mevzuatımıza göre TOKİ marifeti ile okulu, suyu, yolu, elektriği ve altyapısı olan yaşanabilir alanlar yapılması gerekirken dönemin valisinin bu yönde bir talebi olmadığından ‘tarım köy’ uygulaması da yapılmaz ve Karakurt köyü halkı yolu suyu elektriği olmayan bir dağ başında yaşamaya mahkûm edilir. Liyakatsiz kamu otoritesi elbette tüm bu zamanlarda da devrededir.

Firmaya yapılan kıyaklar bitmek bitmemiş, baraj nedeniyle su altında kalan Kars–Erzurum karayolu için 300 milyon civarında kamu kaynağı harcanırken, yol için firmadan sadece 50 milyon para alınmıştır. Üstelik firma tüm süreçlerde ve bugün de adeta Sarıkamış’tan ve Sarıkamışlılardan intikam alırcasına Sarıkamışlıları işyerinde çalıştırmamış ve bölgeye istihdam yaratmamıştır.

Bu projede kaçak taş ocağı işletmekten tutun da iş cinayetlerine kadar aklınıza gelen tüm hukuk cinayetleri işlenmiş, inşaat sırasında yemekten zehirlenen işçiler hayatını kaybetmiştir."

"Dönemin DSİ Genel Müdür Yardımcısı baraj firmasının CEO’su oldu”

"Tüm olaylar olurken kamu otoritesi ne yapmaktadır" diye sözlerini sürdüren CHP'li İnan Akgün Alp, "O daha da trajiktir; dönemin DSİ Genel Müdür Yardımcısı şimdi ne iş yapıyor biliyor musunuz, şaşırmayacaksınız biliyorum. O genel müdür yardımcısı şu anda o baraj firmasının CEO'sudur" dedi.

CHP'li Alp, "Sonuç nedir; sonuç derelerimiz, sularımız, ormanlarımız talan edilmiştir, insanımız yerinden yurdundan olmuştur, turizm alanlarımız telafisi imkânsız zararlar görmüştür, adalet ayaklar altına alınmıştı. Alın size yerli ve milli anlayış ve AK Parti'nin Türkiye yüzyılı vizyonu" diye konuştu.

"Sahte temel atılan hastane ve atık su tesisi projeleri var”

CHP Kars Milletvekili Alp, “Kars'ta yaşanan bu hukuksuzluğun tek örnek olmadığını” söyleyerek, diğer projelere de dikkat çekti. Alp sözlerini şöyle tamamladı:

"Yıllardır yapımı yılan hikâyesine dönen atık su arıtma tesisi için seçime birkaç gün kala sahte bir temel attınız, bir araba kum döktünüz, birkaç boru bırakıp gittiniz. Yine seçime 11 gün kala 500 yataklı hastane için daha inşaat ruhsatı alınmadan sahte temel atma töreni düzenlediniz. Yine katı atık depolama tesisinin yer tespitine itirazlar varken süreç devam ettiriliyor. Bütün bu işleri üstlenen firmalarında yatırımcı kuruluşların temsilcilerinin de buradan uyarıyorum; gözüm üstlerinde olacak."