CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanarak yürürlüğe giren Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği’nin anayasaya aykırı olduğunu ve geri çekilmesi gerektiğini söyledi. Bülbül, “Yönetmelik, açık bir biçimde tüm yetkilerin Cumhurbaşkanına kayıtsız ve şartsız biçimde devrini sağlamakta, Cumhurbaşkanına sınırları belirsiz olağanüstü yetkiler tanımaktadır” dedi.
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü’nü yürürlükten kaldırıp, ‘Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği’ yayımlamasına ilişkin yazılı basın açıklaması yaptı. Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’nun yürürlüğe girişi üzerinden 41 yıl geçtiğini ve anayasanın bu süreçte 20 kez değiştirildiğini hatırlatan Bülbül, “Temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran bu düzenlemenin anayasaya aykırılık sebebiyle geri çekilmesi bir zorunluluktur. Tek adamın imzası ile ülkenin tüm imkanlarının seferber edilmesine imkan veren bu düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanı, canı istediği şekilde devlet imkanlarını seferber edebilecek”
“Tek kişinin ülkenin tüm imkanlarını seferber etme yetkisini alması kabul edilemez“ diyen Bülbül açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Anayasal hak ve özgürlükleri tanımayan ve meri Anayasayı rafa kaldıran AKP iktidarı, yargı reformu paketleri adı altında güvenlik ve özgürlük ikileminde korku iklimini genişletmek ve muhalif sesleri susturmak amacıyla hukuk devleti, demokrasi, özgürlük dışı Anayasal hak ve özgürlüklerin kullanımına engel olucu bir kısım yasal düzenlemeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirmeye devam etmektedir.
"Anayasanın 15. maddesine aykırı"
Yapılan düzenlemeyle, daha evvel Bakanlar Kurulu kararıyla alınan seferberlik ve savaş hali ilanı kararı, tek başına Cumhurbaşkanı tarafından alınabilecek. Bu durum açıkça, Anayasanın 2. maddesinde yer alan ‘Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir’ hükmüne ve Anayasanın 15. maddesinde yer alan “…durumun gerektirdiği ölçüde” ibarelerine aykırıdır.
"Sınırlama açısından olağanüstü yetkilere sahip olacaktır"
Demokratik değerleri ve Anayasal düzenlemeleri yok sayan bu gelişmenin arkasında duran sebepleri görmemiz gerekmektedir. Temel hak ve özgürlükleri her fırsatta yok sayan siyasi iktidar, kendi varlığı bakımından tehdit gördüğü tüm barışçıl eylemleri, hiçbir sınırlama ve denetime tabi olmaksızın canının istediği şekilde 'seferberlik', 'kalkışma', 'ayaklanma' ve 'savaş hali' gibi isimlerle nitelendirebilecek ve devletin tüm imkanlarını bu uğurda seferber edebilecektir. Aynı zamanda tek kişi, ülkenin tüm imkanlarını seferber etme yetkisini alırken temel hak ve özgürlükleri kısıtlayabilecek ve yurttaşların mülkiyet haklarına müdahale ve sınırlama açısından olağanüstü yetkilere sahip olacaktır.”
"Bu düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değil"
Yönetmeliğe dayanak gösterilen Seferberlik ve Savaş Hali Kanununun yürürlüğe girişi üzerinden 41 yıl geçmiş ve Anayasa bu süreçte 20 kez değiştirilmiştir. Temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran bu düzenlemenin anayasaya aykırılık sebebiyle geri çekilmesi bir zorunluluktur. Söz konusu düzenlemenin yalnızca bir uyarlamadan ibaret olduğunun kabulü mümkün değildir. Yönetmelik, açık bir biçimde tüm yetkilerin Cumhurbaşkanına kayıtsız ve şartsız biçimde devrini sağlamakta, Cumhurbaşkanına sınırları belirsiz olağanüstü yetkiler tanımaktadır. Temel hak ve özgürlüklerin ölçüsüz ve muğlak bir biçimde sınırlandırılmasına yol açan, tek adamın imzası ile ülkenin tüm imkanlarının seferber edilmesine imkan veren bu düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir.”