Gündem

CHP Genel Başkan Yardımcısı Kuşoğlu, sine-i millet senaryosunu değerlendirdi: 135 milletvekili istifalarını yazdığında iş bitmiş olmuyor ki…

07 Eylül 2021 10:29

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Millet İttifakı’nın sine-i millete dönmesi yönündeki çağrılarıyla “tam bir algı kampanyası” yapıldığını söyledi. “Bu ve gerçekten iyi niyetli olanları da etkiliyor” diyen Kuşoğlu, olası senaryoyu değerlendirerek, CHP’nin “Meclis'ten kaçmakla, milletin verdiği iradeye sahip olmamakla suçlanabileceğini” ifade etti.

Kuşoğlu, “Seçim bundan sonra ister zamanında ister önce yapılsın, Millet İttifakı tarafından kazanılacaktır. Sokağa gerek olmaksızın demokratik usullerle bu ülkeyi Ortadoğulu yapmak isteyen zihniyetten kurtulacağız!” dedi.

 Sözcü’den Rahmi Turan’a konuşan Kuşoğlu, şunları kaydetti:

“Sosyal medyada bir kampanya var. Muhalefet sine-i millete dönsün, diye…  Tam bir algı kampanyası bu ve gerçekten iyi niyetli olanları da etkiliyor. Örneğin, CHP sine-i millet kararı alırsa ne olacak? CHP'nin 135 milletvekili istifalarını yazdığında iş bitmiş olmuyor ki… TBMM Genel Kurulu'nun bu istifaları kabul etmesi veya onaylaması gerekiyor. Peki, sorun çıkmadan onaylansa bile Erdoğan ve AKP hemen erken seçim kararı mı alacaklar? Böyle bir zorunluluk yok! Normal olan ‘ara seçim' kararı alınması ve ara seçime gidilmesi… Erken seçime gitmeyip, prosüdür gereği ara seçime gidildiğinde kim ne diyecek? Medyanın yüzde 80'inden fazlası iktidar tarafından kontrol edildiği için CHP niçin sine-i millete gittiğini dahi anlatamayacak. Meclis'ten kaçmakla, milletin verdiği iradeye sahip olmamakla suçlanacak!

TBMM'nin sağladığı iletişim ve sosyal olanaklar kesileceği için, parti bir araya gelmekte ve sesini duyurmakta zorlanacak. Bir süre sonra Hazine desteği de kesileceği için partinin mücadele gücü sıfırlanacak. CHP'ye sine-i millet tavsiyesinde bulunanlar CHP yönetimini suçlamaya başlayacaklar.

Seçim bundan sonra ister zamanında ister önce yapılsın, Millet İttifakı tarafından kazanılacaktır. Sokağa gerek olmaksızın demokratik usullerle bu ülkeyi Ortadoğulu yapmak isteyen zihniyetten kurtulacağız!”

Yazının tamamını okumak için tıklayın.

TIKLAYIN - Eski bakan Fikri Sağlar'dan Millet İttifakı'na 'sine-i millete dönün' çağrısı: Aksi halde Türkiye bütün mal varlığıyla yanar

TIKLAYIN - Kılıçdaroğlu’ndan erken seçim için sine-i -millete dönme çağrılarına yanıt

Sine-i millet nedir?

Sine-i millet, Meclis zeminini terk etmek, halkın arasına katılıp, halk hareketi başlatmak ve siyasi iktidarı ya da egemenlere başkaldırı anlamını taşıyor. Kavram, siyasi arenada muhalefetin iktidarı yıpratma aracı olarak yorumlanıyor.

Türkiye her seçim öncesi döneminde sine-i millet tartışması yaşadı. Ancak bugüne kadar sine-i millet yalnızca siyasi bir koz olarak kaldı ve hiçbir parti bunu gerçekleştirmedi.

“Sine-i millete dönme” kavramı Türk siyasetine ilk kez Atatürk ile girdi. Harbiye Nazırlığı’nı kabul etmeyen Mustafa Kemal "Biz de sine-i millete döneriz" deyip ordudan istifa etti ve kurtuluş mücadelesini başlattı. Siyasi partilerin bu terimi kullanması ise Demokrat Parti döneminde oldu. 1946 seçimlerini “şaibeli” bulan parti, CHP’yi sine-i millete dönmekle tehdit ettiyse de tartışmaların ardından bu tehdit sözde kaldı sadece.

Demokrat Parti’nin “sine-i millet”i siyasi platforma taşımasının ardından kavram hemen hemen her cumhurbaşkanlığı seçiminde gündeme geldi. 1966’da Cevdet Sunay’ın ve 1973’te Fahri Korutürk’ün cumhurbaşkanlığı seçilmesinden önce AP ve CHP dayatmaya karşı sine-i millete dönebileceklerini açıkladılarsa da uygulayan olmadı.

1989 yılında Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı seçiminin öncesinde de sine-i millet tartışmaları gelip gündemin başına oturdu. DYP lideri Demirel ve SHP lideri İnönü, “Özal’ın cumhurbaşkanlığını engelleyebilmek” için bilindik bir yönteme sine-i millete dönme tahdidine başvurdular. Ancak Özal Çankaya’ya çıktı. Demirel tehdidini unuttu. İnönü ise sine-i millet için "Başvurmayı düşündüğümüz yöntemlerden biriydi, yanlış anladınız" açıklaması yaptı.

Bir sonraki sine-i millet tartışması 28 Şubat muhtırasında ortaya çıktı. İstifa etmek zorunda kalan dönemin başbakanı Erbakan, “sine-i millet” dediyse de devamını getiremedi.

Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet ortağı Tansu Çiller’e hükümet kurma görevini vermeyince DYP de sine-i millet kozunu kullanmaya başladı. Kamuoyu günlerce bu kararı tartıştı. Karar sadece tartışıldı ve hiçbir sonuç alınamadı.

Bugüne kadar Meclis’te tek bir milletvekili sine-i millete döndü. O da Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı seçiminde gerçekleşti. Sine-i millet diyen DYP Hatay milletvekili Murat Sökmenoğlu sözünde durdu ve istifa etti.