CHP, yargıya AKP parti teşkilatları ve onlara yakın kişilerin yerleştirildiğini iddia etti. Ceza Muhakeme Usulü ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifine muhalefet şerhi koyan CHP, hakimlik sınavları için getirilen 70 puan şartının aranacak olması şartının getirilecek olmasına rağmen, yargıdaki sorunun çözülemeyeceği çünkü mülakat konusunda endişelerin devam ettiği bildirildi.
CHP’nin muhalefet şerhinde, “Hâkimlik sınavı için aranan 70 puan şartı, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra indirildi; şimdi ise, yeniden 70 olarak belirlenmiş bulunuyor. İndirme nedeni, AK Partililer tarafından, görevden alınan yaklaşık 4000 yargıçtan boşalan kadroları tamamlama gerekçesi öne çıkarılsa da, muhalefet partilerince, tam tersine, AK parti teşkilatında görev yapan veya partizan olan, ancak yüzde 70 barajını aşamamış olan avukatların hâkim ve savcılığa intisabını sağlamak olduğu öne sürülmüştür. Birbirine zıt düşen görüşlerin ötesinde olgu şudur: puan düşürülerek mesleğe intisabı sağlanan (devşirilen) yargıç ve savcı adaylarının niteliği ve liyakatı da düşmektedir. Bu olgu, genel olarak kabul görmektedir” denildi.
Mülakatta endişe
Muhalefet şerhinde, şunlar dile getirildi:
“Mülakat heyetinin tamamen Bakanlık üst yöneticilerinden kurulması gerek kamuoyunda ve gerekse adaylarda sınavın nesnelliğine yönelik endişe yaratmaktadır. Bununla birlikte, yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamadan oluşan Hakim ve Savcı adaylığı sınavının yazılı kısmının ortaya koyduğu nesnelliğin mülakat gibi sözlü bir sınavla zayıflamaması için mülakat heyetinin üyelerinin de bu nesnelliğe katkı sunacak çeşitli kaynaklardan sağlanması yararlı olacaktır. Bu çeşitliliğin ve Hakim ve Savcı adayı seçiminde ortaya konulacak nesnelliğin en önemli kaynağı da yargının kendisidir.Bu nedenle, mülakat heyetinde Bakanlık üst yöneticilerinin yanı sıra Yargıtay ve Danıştay üyeleri ile Hakimler ve Savcılar Kurulu üyesine ve üniversitelerden seçilecek öğretim üyelerine yer verilmesi şekil ve içerik bakımından objektif bir kurulun oluşturulmasına katkı sunacaktır. Diğer bir husus ise mülakat sınavının şekline ilişkindir. Danıştay kararlarına çokça yansıyan bu sınavlara yönelik yerleşik yargı içtihadı yazılı olarak yapılan bir sınavdan başarılı olan adaylara yapılacak sözlü sınavın ilk sınavın nesnelliğine uygun olarak sesli ve görüntülü kayıt altında yapılması ve sorulacak soruların önceden hazırlanarak bir havuzda biriktirilmesi ve bu havuzdan çekilerek adaya yöneltilen sorulara verilen cevabın kayda alınarak tespitinin yapılmasıdır. Bu husus sözlü sınavların yargısal denetiminin yapılmasına olanak verilmesi bakımından oldukça önemlidir. Danıştay ilgili dairelerinin ve Dava Daireleri Kurulunun bu konudaki görüşleri oldukça net ve istikrarlıdır. Bu nedenle, Hakim ve Savcı adaylığı sınavının bütününün nesnelliğini korumak ve sınav sonrası oluşacak uyuşmazlıkları gidermek adına sesli ve görüntülü kayıt alınmasına ilişkin komisyonda verdiğimiz önerge iktidar milletvekilleri tarafından reddedilmiştir.”
Muhalefet şerhinde, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrasında, 4000’e yaklaşan hâkim ve savcının “hepsinin FETÖ örgüt mensubu olmadığı”, “yargısız infaz” yöntemiyle, suçlu olmayanların da kıyımına neden olunduğu belirtildi. Şerhte, “Bu bakımdan, görevden alınanların hepsinin kayırılarak mesleğe intisap ettikleri söylenemeyeceği gibi, görevde kalanların tümünün nitelikli olduğu veya 17-25 Aralık öncesi, “hizmet hareketi” olarak adlandırılan Cemaatle ilişkilerinin bulunmadığı söylenemez. Bu nedenle, önceki dönem üzerindeki şaibeli durum tümüyle ortadan kalkmış değildir” denildi.
Şerhte, mülakat sınavlarının kamera kaydı altında yapılması gerektiği belirtilerek, “Kamera kaydı, sınavların saydamlığı ve objektifliği ile geçen yıllarda yapılan mülakatların şaibeli durumu dikkate alındığında, bundan böyle saydamlığın ve nesnelliğin sağlanması için önem taşımaktadır” İfadeleri kullanıldı.