15 Aralık 2021 07:00
Küresel iklim değişikliğinin etkilerinin en aza indirilmesi, kuraklıkla mücadele ve su kaynaklarının verimli kullanılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan meclis araştırması komisyonu, aylar süren çalışmanın ardından raporunu yayımladı.
CHP, komisyon raporuna şerh düştü. 125 sayfadan oluşan şerhte, komisyonun katılımcılık mekanizmasının eksik bırakıldığını ifade edildi. “Komisyon uzmanlarının hepsinin Bakanlık personeli olmasının, raporun tamamında iktidar partisinin iklim krizi ve kuraklıkla ilgili görüşlerinin ağırlıklı olmasına neden olduğu” eleştirisi getiren CHP, tespit ve önerilerini 33 maddede sıraladı.
Şerhte kömürden çıkışın ilk hedef olması, su kaynakları için mevzuatın düzenlenmesi, çöp ithalatının yasaklanması, ormanların işletme olarak görülmesinden vazgeçilmesi ve iklim politikalarının belirlendiği bir yasanın acil olarak çıkarılması önerildi.
Öte yandan iklim krizi ile mücadelede eğitimin önemine değinen CHP,bu görüşlerinin raporda bulunmamasına tepki gösterdi. Şerhte, “Okul öncesi öğretimden başlayarak üniversite eğitimi de dahil olmak üzere çocukların ve gençlerin iklim krizi konusunda bilinçlendirilmesi için, Millî Eğitim Bakanlığı’nın müfredatı düzenlemesi gerekmektedir” denildi.
Komisyonun CHP’li üyesi, TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü Avukat Murat Bakan, “İklim acil durumu, tahmin ettiğimizden çok daha hızlı bir şekilde ülkemizde yıkıcı etkilerini gösterecektir. Bu yaz yaşadığımız yangınları, selleri iklim yıkımının birer fragmanı olarak düşünebiliriz. Kuraklık, aşırı ve ani yağışlar sadece kentlerimizi vurarak maddi manevi kayba sebep olmayacak; aynı zamanda toprağa ve dolayısıyla üretime etki ederek gıda krizine sebep olacak, su kaynaklarımızdaki tükeniş ise temiz su krizini doğuracaktır” diye uyardı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyuna “Çılgın Proje” olarak duyurduğu Kanal İstanbul’a atıf yapan CHP’li Bakan, “Büyük ancak gerçekten uzak hedefler belirleyip, çılgın projeler üretmeyi öncelemek yerine; Paris Anlaşması çerçevesinde dünyanın gittiği yeri de göz önünde bulundurup, gerçek hedefler belirleyerek iklim dostu projeler üretmeyi hayata geçirmek zorundayız” dedi.
Tüm bakanlıkların iklim krizi hassasiyetiyle koordineli çalışması gerektiğini ifade eden Murat Bakan, iktidarın çarpıklıklarını şöyle sıraladı:
“Bir yandan iklim kriziyle mücadele edilirken, diğer yandan dünyanın çöp sömürgesi haline getirilmesi kabul edilmez. Bir yandan ‘2053 net sıfır emisyon’ derken diğer yandan karbon yutak alanlarımız olan ormanlarımız maden uğruna katledilemez. Bir yandan kuraklıktan dem vurup diğer yandan vahşi tarımsal sulamada ısrar edilemez. Ve en önemlisi ‘yeşil kalkınma devrimi’ hedefinden bahsederken, kömürden elektrik üretmeye devam edilemez.”
CHP’nin 125 sayfalık muhalefet şerhinde, komisyon çalışmaları kapsamında görüş alınacak uzman kişi ve kurumların belirlenmesi sürecinde uzlaşı sağlanamadığı belirtildi.
İklim krizini tetikleyen ve iklim krizinden en öncelikli etkilenmesi beklenen sektörlerin, sivil toplum temsilcilerinin dinlenmemesinin, ülkenin farklı kesimlerinin ihtiyaç, görüş ve önerilerinin rapora yansımamasına neden olduğu ifade edildi.
CHP, komisyon çalışmalarında eksik bırakılan diğer hususların da; İklim krizi kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi paylaşımında bulunulmaması; İSKİ, ASKİ ve İZSU’nun komisyona katkı bulunma talebinin karşılık bulmaması olarak gösterdi. Öte yandan sürece katkıda bulunabilecek kurum ve oluşumların komisyona davet edilmediğine dikkat çekildi. Türkiye’de iklim aktivisti olarak gönüllü çalışan çocukların ve gençlerin fikirlerini dinleme taleplerinin de karşılanmadığını belirten CHP, komisyonun katılımcılık mekanizmasının eksik çalıştırıldığına işaret etti.
"Komisyon çalışmalarına ve rapor yazımına katkıda bulunmak üzere görevlendirilen 37 uzmanın 29’unun Tarım ve Orman Bakanlığı, 1’inin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 1’inin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, 2’sinin -Cumhuriyet Halk Partisi grubunun ısrarıyla- Millî Eğitim Bakanlığı uzmanlarından oluşması, raporda Tarım ve Orman Bakanlığı görüş ve önerilerinin ağırlıklı olması sonucunu yaratmıştır" diyen CHP, şerh koyduğu rapor için, “komisyon uzmanlarının hepsinin Bakanlık personeli olmasının, raporun tamamında iktidar partisinin iklim krizi ve kuraklıkla ilgili görüşlerinin ağırlıklı olmasını sağlamıştır” eleştirisi getirdi.
CHP, komisyon toplantılarında merkezi yönetimin uygulamaları konusundaki eleştiri ve iklim krizinin azaltım ve uyum aşamasındaki önerilerinin Komisyon Raporu’nda yer verilmediğini, “sadece muhalif olmayan birkaç görüşümüze atıfta bulunulduğunu” dikkati çekti.
Paris Anlaşması ve AB’nin 2019 Aralık ayında açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde kömürden çıkışın zorunluluk olduğunu belirten CHP, “Türkiye, artık iklim kriziyle mücadele ve uyum konusunda samimi olduğunu göstermek zorundadır” dedi.
Ekonomisi kömüre dayalı yerlerde adil dönüşümü sağlanması gerektiğinin üstünde duran CHP, Zonguldak örneği üzerinden yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
- Zonguldak’ın alternatif ekonomileri geliştirecek şekilde yeniden tasarlanması;
- İşçiler için adil geçiş fonu oluşturulması;
- İklim dostu girişimci ve üreticiye hibe, kredi, vergi indirimi, işletme bilgisi & kapasite artırımı vb. Teşvikler verilmesi;
- Enerji dönüşümünün öncelenmesi;
- Yenilenebilir enerji alanında istihdam olanaklarının yaratılması ve mesleki eğitimlerin verilmesi;
- Özellikle kömürle bağlantılı sektörlerde çalışanlar için bu eğitimlerin öncelenmesi ve ücretsiz gerçekleştirilmesi;
- Kömür nedeniyle atıl ve kirli duruma gelen arazilerin rehabilitasyonu, şehre yeniden kazandırılması, gibi tedbirlerin acilen hayata geçirilmesi gerekmektedir.
İklim yasası mevzuatının Avrupa Birliği’nin (AB) iklim kriziyle mücadelede aldığı standartları içermesi gerekliliğini vurgulayan CHP, “Türkiye’nin hâlihazırda 2010’dayaklaşık 400 milyon ton olan sera gazı emisyonunu 2030 yılında 95 milyon tona çıkarma potansiyeli taşıyan ulusal niyet beyanını ve iklim politikalarını güncellenmesi gerekmektedir” dedi.
Sera gazının en büyük kaynağı olan kömürlü termik santralleri kapatmaya davet eden CHP, hedeflerin gerçekleşmesi için 2050 yılına kadar karbon emisyonlarının büyük ölçüde düşürülmesi ve yüzyılın ikinci yarısında net emisyonların sıfırlanması gerekliliğini hatırlattı; “Emisyon azaltımı için enerji üretim tercihleri acilen değiştirilmeli, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları öne çıkarılmalıdır” çağrısını yaptı.
Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefini 2050’ye güncellemesi gerektiğini söyleyen CHP, önerilerini şöyle sıraladı:
*Güneşe dayalı yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi, elektrikli araba üretimi, enerji verimli akıllı bina yapımı gibi başlıklardaki vizyonunu ortaya koymalıdır.
*Fosil yakıt kullanımı etkili vergilendirilmeli veya kömüre verilen teşvikler acilen durdurulmalıdır.
Su stresli ülkeler sınıfında yer alan Türkiye’nin su fakiri olma yolunda ilerlediği ifade edilen raporda, Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü’nün (WRI) hazırladığı “su riski” atlasında Türkiye’nin 32. Sırada, “yüksek derecede su sıkıntısı çeken ülkeler” arasında yer aldığı gerçeğine işaret etti.
WRI’ın hazırladığı 2021 raporunda Türkiye’de su stresi seviyesinin 2040’da yüzde 80’lere kadar ulaşacağı beklentisi olduğunu hatırlatan CHP, “. Su kaynaklarımızla ilgili acilen tedbir alınmazsa, kaynaklarımız yakın gelecekte tükenecek ve tasarruf yapacak suyumuz dahi olmayacaktır” diye uyardı.
Seyfe Gölü, Ereğli Sazlıkları, Meke Gölü, Burdur Gölü ve Eber Gölü’nün kaybedilmek üzere olduğunu söyleyen CHP, “Bu toprakların, bu göllerle, bu ormanlarla, bu dağlarla, derelerle, nehirlerle beraber vatan olduğu unutulmamalıdır. Bu nehirleri, gölleri, sulak alanları korumak vatanı korumaktır” diye seslendi.
Hem iklim krizi hem de Türkiye’nin su stresi çekiyor olmasının CHP için ulusal güvenlik sorunu olduğu belirtilirken; raporda kapsamlı bir su yasası çıkarılması önerisi getirildi.
“Gıda güvenliğinin önemi her geçen gün artarken ülkemiz, iklim krizi gerçeğiyle yüzleşip gerekli tedbirler için radikal kararlar almak zorundadır” diyen CHP, “İklim acil durumundan dolayı yakın gelecekte bizi bekleyen gıda krizine karşı hazırlıklı olmak için gıda üretimi, gıda güvenliği ve gıda tedariki konularında hatalı uygulamalardan vazgeçip, hızla ulusal gıda politikamızı belirlemeliyiz” dedi.
Öte yandan CHP şerhinde Türkiye’nin Avrupa’dan en çok plastik çöp alan olmasına da dikkat çekildi. . “Türkiye, deyim yerindeyse Avrupa’nın çöp sömürgesi haline gelmiştir” diyen CHP, yeterli denetim ve dönüştürme altyapısı olmamasına rağmen, kontrolsüz şekilde atık ithal edildiğini ifade etti; atıkları geri dönüştüren şirketlere yatırım teşviki verilmesi, ithalat yapan firmalara vergi muafiyeti getirilmesinin süreci içinden çıkılmaz bir hale sürüklediği kaydetti.
Geri dönüşüm tesislerinde sıklıkla yangın çıktığına işaret eden CHP, 2018 yılında 10; 2019 yılında 39; 2020 yılında 65; 2021 yılının ise ilk 6 ayında 69 yangın çıktığına dikkati çekti.
İklim krizi ile mücadelede eğitimin önemine değinen CHP, “Bu görüşümüzü defalarca Komisyon’da dile getirmemize karşın, raporda bulunmaması, en önemli eksiklerden biridir” diyerek tepki gösterdi; “Okul öncesi öğretimden başlayarak üniversite eğitimi de dahil olmak üzere çocukların ve gençlerin iklim krizi konusunda bilinçlendirilmesi için, Millî Eğitim Bakanlığı’nın müfredatı düzenlemesi gerekmektedir” dedi.
“Paris İklim Anlaşması ve gelişmeleri takip edilen Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında, yeşil dönüşüme maruz kalacak olan ve ülkenin ekonomik kaderini belirleyen işletmelerin nasıl dönüştürüleceği, bu dönüşümün bedeli ve kaynağı da gündem konusu olamadığını ifade eden CHP, “İzlemesi gereken yol haritasının ekonomiye bedeli, komisyona katılan devlet ve sektör yöneticilerine tarafımızdan sorulmuşsa da hiçbir sözlü veya yazılı net bir cevap alınamamıştır” dedi.
Yeşil ekonomiye geçiş sürecinde firmaların, dönüşüm sürecindeki kayıp ve zararlarını telafi edebilmek için kaynak ihtiyacı duyduğu ve duyacağını ifade eden CHP, şunları aktardı:
“Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumu ya da yeşil dönüşümü ciddi maliyetler ve çözülmesi gereken soruları beraberinde getirecektir. Bu çerçevede enerji verimliliğinden yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye alınmasına, akıllı tarımdan atıkların toplanmasına yönelik yapıların oluşturulması, hepsi, önemli altyapı ve yatırım harcamaları gerektirmektedir. İklim krizinin ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın sosyal ve ekonomik boyutu hiç tartışılmamıştır.”
Karbon tüketiminde ormanların önemine de değinen CHP; Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin 2019 yılındaki, “Üreteceğimiz ürünlerle orman ürünleri alanındaki ithalatı 1 milyar dolar azaltarak cari açığı kapatacağız” ifadesini hatırlatarak şu eleştiriyi getirdi:
“Ormana karbon yutak alanı, yaşam kaynağı, flora ve faunaya ev sahipliği yapan bir alan olarak değil kereste, tomruk, odun, yonga kaynağı olarak bakan bir anlayış Tarım ve Orman Bakanlığı’nı yönetmektedir.”
CHP, en önemli iki yutak alanı olan denizel ekosistemler ile ormanlar konusunda yetki ve sorumluluk sahibi olan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin komisyona gelmediğini ve sunum yapmadığını söyledi.
“AKP iktidarı döneminde ormanlarımız turizme, madenciliğe, enerji şirketlerine açılmış, dolayısıyla, ormanlarımızdaki insan faaliyetleri artmıştır. Bu artışta, orman yangınlarının sayısının artmasının en önemli nedenlerindendir” diyen CHP, bu yaz art arda yaşanan orman yangınlarındaki söndürme uçağı yetersizliğini hatırlatarak, bir an önce sayının artırılması çağrısında bulundu.
3213 sayılı Maden Yasası’nın büyük ölçüde değişikliğe uğradığı ve ormanlarda her türlü maden arama olanağı getirildiğini ifade eden CHP, Kazdağları ve Artvin’de gerçekleştirilen maden arama çalışmalarına da değindi. CHP iktidara yönelik şu eleştirileri sıraladı:
“6831 sayılı Orman Kanunu 2002-2020 döneminde tam 27 defa değiştirilmiştir. Ormanlar, bu sayede, maden işletmelerine, turizm tesislerine, sanayiye ve yapılaşmaya bu dönemde açılmıştır ve bu bir tercihtir.
Taşeronlaşma, geçici işçilik, esnek çalışma, güvencesiz çalışma koşulları oluşturmak, liyakati bir tarafa koymak da iktidarın bir tercihidir.
Türk Hava Kurumu’nun hangarlarında yangın söndürme uçakları dururken yurt dışından kiralama yapmakta iktidarın tercihidir.”
“İklim kriziyle mücadelede ‘sürdürülebilir yaşam’ kavramı kilit öneme sahiptir” diyen CHP, “Her şeyden önce, kentin geleceğini geri dönülmez biçimde yok edecek “ekolojik yıkım, talan ve çılgın projeleri” durdurmak gereklidir” dedi.
CHP'nin tespit ve önerileri şöyle:
|
© Tüm hakları saklıdır.