Gündem

ÇHD davasında yargılanan Selçuk Kozağaçlı: Firari savcı Adem Özcan’ın iddianamesini tekrar etmek objektif cemaatçiliktir, fikirlerinin burada olduğunun kanıtıdır

Avukatların yargılandığı ÇHD davasında karar duruşması yarın devam edecek

08 Kasım 2022 13:42

T24 Haber Merkezi

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, derneğin üyesi 21 avukatın yargılandığı davada, "Firari savcı Adem Özcan’ın iddianamesini tekrar etmek objektif cemaatçiliktir, fikirlerinin burada olduğunun kanıtıdır" dedi.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Çağdaş Hukukçular Derneği davasının Silivri'de pazartesi günü başlayan karar duruşması devam ediyor. Dosyada "FETÖ soruşturması kapsamında aranan firari savcı Adem Demir'in uydurma delilleri olduğunu, gizli tanıkların bir bölümünün aslında olmadığını, tanıkların yıllardır mahkemeye getirilmediğini, daha önce tahliyeye hükmeden hâkimlere kararlarını geri çekmeleri için tehdit ve hakaret edildiğini, onların yerine 'olmayan bir mahkeme' kurulduğunu, 10 yıldır süren davada 'delil karartma' olasılığı ve -kendisi defalarca teslim olduğu için- kaçma şüphesi bulunmamasına rağmen yıllardır bu gerekçelerle 'tutukluluğa devam' kararı verildiğini, dijital delillerin eşleşmediğini, adil yargılama hakkının ihlal edildiğini" belirten Kozağaçlı, mahkeme heyetine "Bu dava bitmemiştir, karar vermeyecekseniz tanıkları mahkemeye getirin yüzleşelim. Ama eğer karar verecekseniz bunları bilerek karar verin" dedi.

Avukatların yargılandığı Çağdaş Hukukçular Derneği davasında savunma yapan Selçuk Kozağaçlı, bazı fotoğraflarının iddianamede, "terör örgütü yöneticisi olduğunun delili" olarak öne sürüldüğünü belirtirken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kamuoyuna yansıyan bazı tartışmalı kişilerle fotoğraflarını anımsattı. Kozağaçlı, mahkeme heyetine, "Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, Süleyman Soylu mu daha düzgün bir adam ben mi daha düzgün bir adamım" dedi.

Soma davasının da aralarında bulunduğu çok sayıda davada yoksul insanların davalarını üstlendiğini anlatan, "26 senelik avukatım toplam kazancım, kiralardan sonra, 100 bin lira, 200 bin lira değildir" diye konuştu.

Selçuk Kozağaçlı, 'Karamazof Kardeşler' romanında Dimitri Karamazof'un babasını öldürmediğini, ancak babasının iyi bir insan olmadığını vurguladığını hatırlatırken, kendi durumunu,
"Silahlı siyaseti siyaset alanı dışında gören biri değilim. Hayatım boyunca silahlı siyaset yapanlara karşı olmadım. Anayasal düzenin silahla değiştirilmesini ister miyim, evet isterim, Dimitri Karamozof düşüncesiyle. Ama bana sorunuz, 'DHKPC yöneticisi misin' ise hayır, değilim! Gerçek soru budur" sözleriyle özetledi.

Kozağaçlı, esas hakkındaki mütalaanın firari savcı Adem Özcan’ın iddianamesinden alındığını belirtti ve şunları söyledi:

“İnterpol kırmızı bülteniyle arandığı için kendisi gelip sözünü huzurda tekrar edemeyecek durumda olan firari iddianame savcısının sözünü bize iletmeyi vazife edinmiş görünüyor. Eğer sadece on yedi hecede anlatmam gerekseydi, herhalde Kyoshi’nin şu haikusunu tercih ederdim: ‘Sıvıştı yılan ama bana attığı bakış otlarda kaldı.’ Adem Özcan’ın iddianamesini tekrar etmek objektif cemaatçiliktir, fikirlerinin burada olduğunun kanıtıdır.”

Kozağaçlı, "adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini" açıklayarak başlattığı ölüm orucunda hayatını kaybeden avukat Ebru Timtik'in "hukuksuzluğa şahit olmak anlamında 'şehit' olduğunu" belirtti ve davadaki asıl hükmü canını ortaya koyarak Timtik'in verdiğini savundu.

 

Yaklaşık 6,5 yıldır tutuklu yargılanan Kozağaçlı, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Silivri'deki salonunda dün başladığı esas hakkındaki savunmasını bugün bitirdi.

"Bu dosyadaki adaletsizliği yaratanlar, bu adalet tartısında kendileri de tartıldılar"

Tutuklu yargılanan Barkın Timtik'in esas hakkındaki savunmasına geçildi. Timtik, "Dün Selçuk abi çok detaylı anlattı, dosyadaki hukuksuzlukları, size bir düşünme fırsatı verdi. Dün gecenin nasıl geçti, çok merak ediyorum. Benim gecem iyi geçmedi. Ablama dair duygularımı ancak dostlarım arasında ifade edebilirim. Bu dosyadaki adaletsizliği yaratanlar, bu adalet tartısında kendileri de tartıldılar. Biz yaşadıklarımızı büyük bir trajedi olarak adlandırmıyoruz. Yaptıklarımızın sebeplerinin, sonuçlarının farkındayız. "Selçuk abi anlattı, biz yoksul şekilde büyüdük. Bunları anlatmayı sevmiyorum aslında, çünkü sömürüden nefret ettiğim gibi gözyaşının sömürüsünden de nefret ederim. Ancak anlatılanlar, biraz da benim hikâyem." dedi.

Timtik şunları kaydetti:

"Kimi arkadaşlarımız esnaf çocuğu, kimisi yoksul çocuğu, kimisi yüksek bürokrat. Ancak bizi bir araya getirenler bunlar değildi. Biz kendimize çizdiğimiz yollarda karşılaştık. İddianame diyor ki, "örgüt" bizi bir araya getirdi. Bu anlatılan bizim hikayemiz değil, gerçekle bağdaşmıyor." Yargıtay kararı bozdu, dosyayı tekrar ele almak zorunda kaldınız. Belki adil yargılanma hakkına riayet edeceksiniz, bunu talep ediyoruz hala. 200 yıl evvel kazanılmış hakların işe yarayabilmesi için hala mücadele ediyoruz, ölüyoruz.

"Bana ödetebileceğiniz en ağır bedeli zaten ödettiniz"

Sizden hiçbir zaman tahliye talep etmedim. Bana ödetebileceğiniz en ağır bedeli zaten ödettiniz. Tahliye kararı verecekseniz de, tutukluluğumuzun devamına karar verecekseniz de bu sizin kararınız olmayacak.

Bozma kararını görünce bazı arkadaşlar safça, "ablasını da kaybetmiştir" diye düşünüp, belki tahliye edebileceğinizi düşündüler beni. Zaman zaman benim de böyle düşündüğüm oldu. 'Tutukluluğun devamına' diye yazmaya devam ettiniz. Şimdi gelinen aşamada orijinali olmayan, dolayısıyla hiç olmayan dijitallerle karşı karşıyasınız. Bunu görmezden gelip Yargıtay kararını tekrarlayacak mısınız, göreceğiz. Ne mi yaptık? Suriye'deki savaş suçları için Başbakan, Savunma Bakanı hakkında suç duyurularında bulunduk. Suriye halkı bizim kardeşimiz. Başka ne yaptık, işçinin hakkı için mücadele ettik.

"Beni ben yapan şey, bu sosyalist ideolojidir"

Tazminat davalarını kazansanız ne olacak, vermemek için türlü yollar bulmuşlar. İşçiler ile patronların evlerinin, lokantalarının, meslek örgütlerinin önünde yaptıkları eylemlerde birlikte olduk. Yasadışı olan, emek sömürüsünün kendisiydi. İşçilere ahlaksız deyip sözleşmelerini feshettiler, OHAL deyip grev yasakladılar. Elbette bizim yaptığımız iş tehlikeliydi. Biz güzelin ve adilin peşindeydik. Hangi örgüt beni oraya gönderebilir? Ben bu koşullarda, yoksulluğun içinde doğdum ve büyüdüm. Bu benim gerçekliğimdi. Farklı yaşayabilirdik, ama bunu yapmadık. Bizimki örgüt değil haklılıktır. Bize bunları unutun diyorsunuz. İşinizi farklı yapın diyorsunuz. Biz bunları unutamayız. Beni ben yapan şey, bu sosyalist ideolojidir.

Ben Elazığ'da büyüdüm. Bize şöyle söylememiz ezberletilmişti; Kürt de değilim Türk de değilim Allah'ın bir kuluyum. Alevi de değilim Sunni de değilim Allah'ın bir kuluyum. Ne zaman diye sorarlarsa da "Kal-u Bela'dan beri" dememiz gerekiyordu. Kal-u Bela'nın ne olduğunu bilirdik çocukken. Dersimliyiz biz Hozat'lıyız. Dersimli olmanın ne demek olduğunu bilinçlendikten sonra öğrendim. İlk tahliyemizden sonra Soma katliamı oldu. Biz orada avukatlık yaparken elbette ölen insanlarını hakkını arıyorduk ama amacımız devletin bir parçası olduğu sistemi, rödovans sistemini teşhir etmekti. O gün sormaya çalıştığımız hesabın bedelini ödetmeye çalışıyor iktidar bize. Biz de size (mahkeme heyetine) diyoruz ki, aradan çekilin. Kamu emekçileri ile ilgili mesele. O dönem OHAL'i bir fırsat olarak görmüşlerdi. KHK'lara karşı direnen  müvekkilim Nuriye de şimdi 'örgüt üyeliği' iddiası ile tutuklu, onun avukatlığını yaptığım için ben de."

Barkın Timtik’ten sonra tutuklu avukat Oya Aslan savunma yaptı. Aslan,  mahkeme başkanı Ali İhsan Horasan’ı davanın eski hâkimi Akın Gürlek’e benzetti. Aslan, “İktidarın isteğinin altına imza atacaksınız. Hükmünüz AKP için bir değer taşıyabilir ama halk için bir değer taşımaz. Hükmünüz sizi tarihin kara sayfasına yazdıracak.“ dedi.

Oya Aslan’ın savunması rahatsızlandığı için tamamlanmadı. Aslan, yarınki duruşmada savunmasına devam edecek.

TIKLAYIN | İlhan Cihaner ÇHD davasında konuştu: 'Kumpas' davalarının tüm defoları bu davada söz konusu, savunma mesleği sanık sandalyesinde

TIKLAYIN |  Avukatların yargılandığı ÇHD davasında 8 yıl sonra ‘dijital deliller’in getirildiği açıklandı; İlhan Cihaner ‘Fethullahçı çetenin ürettiği deliller köküne kadar araştırılsın’ dedi

TIKLAYIN | ÇHD davasının tanığı: Suikast emrini Ebru Timtik değil, istihbarat görevlisi verdi

TIKLAYIN | ÇHD davasında tutukluğa devam kararı: "10 sene boyunca hiç tahliye talep etmedim, yapabilecek yargıç için talep gerekmez"

TIKLAYIN | Avukatların yargılandığı ÇHD davasında karar duruşması başladı: Dijitallere 19 ay sonra ekleme yapılmış

Yargılanan avukatlar

Mütalaasını 15 Kasım 2021’de hazırlayan ve 21 Kasım’daki duruşmaya sunan savcının cezalandırılmasını istediği avukatlar şöyle:

Selçuk Kozağaçlı, Taylan Tanay, Barkın Timtik, Oya Aslan, Günay Dağ, Betül Vangölü Kozağaçlı, Güçlü Sevimli, Gülvin Aydın, Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serhan Arıkanoğlu, Mümin Özgür Gider, Metin Narin, Sevgi (Özer) Sönmez, Alper Tunga Saral, Rahim Yılmaz, Selda (Kaya) Yılmaz, Naciye Demir, Özgür Yılmaz, Şükriye Erden.
Hakkında yakalama kararı infaz edilemeyen avukat Zeki Rüzgâr yönünden de davanın tefrik edilmesi (ayrılması) talep edildi.