TCK, CMK ve CİK olmak üzere tüm ceza kanunları için çalışan akademisyenler komisyonunda Prof. Dr. İzzet Özgenç, sulh ceza hakimliğinin kapattığı 17 Aralık dosyasının yeniden açılabileceğini belirtti. Türkiye-İran petrol ticaretiyle ilgili ortaya çıkan kirli çıkar ilişkisinin adlî vaka özelliğini kaybetmediğini ifade etti. Zaman gazetesinden İzzettin Çiçek’e konuşan Özgenç, 2000’li yıllarda banka yöneticilerinin kesinleşmiş kararlara rağmen yeniden yargılanıp mahkûm edilmesini örnek gösterdi.
Ceza hukukçusu Prof. İzzet Özgenç, 17 Aralık 2013’teki rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturmayı Twitter’dan “Türkiye’nin İran’dan satın aldığı petrolün karşılığı olan paranın İran’ın istifadesine sunulması sürecinde izlenen yolla ilgilidir” diye değerlendirmişti.
Özgenç, dün yeniden aynı konuya dönerek 17 Aralık 2014’te, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının sulh ceza hakimliği tarafından kapatılmasına ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu. Ceza kanunlarının mimarı İzzet Özgenç’e göre 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturmanın kapatılması mümkün değil, dosya adli vaka özelliğini kaybetmediği için yeniden açılacak. Özgenç, bu dosyayla ilgili şunları söyledi:
“Nükleer enerji alanında yürüttüğü faaliyetler dolayısıyla İran’a Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile uygulanan yaptırımlar çerçevesinde, Türkiye İran’dan temin ettiği petrol karşılığında ödenmesi gereken parayı bir milli bankada İran adına açılan bir hesapta tutacaktır. Ancak Türkiye, ABD ve müttefiklerine karşı taahhütlerine rağmen bu petrol parasını İran’ın istifadesine sunma yönünde bir yol izlemiştir. Türkiye sadece taahhütlerine aykırı bir yol izlemekle iktifa etmemiş; bu yolun izlenmesi sürecinde bir kirli çıkar ilişkisi ortaya çıkmıştır. Bu kirli çıkar ilişkisi, cumhuriyet savcılarının verdiği ve sulh hakimlerinin ‘tahkim’ ettiği ‘takipsizlik kararları’yla, adli vak’a olma özelliğini kaybetmemiştir.”
Prof. Özgenç, 17 Aralık dosyasının yeniden açılmasına ilişkin, yakın tarihte yaşanan benzer bir süreci örnek gösterdi. Hortumlanan bankalarla ilgili ‘takipsizlik’ kararının, belli bir süre sonra mahkeme tarafından nasıl kaldırıldığını “Banka yolsuzlukları dolayısıyla 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında güveni kötüye kullanma suçu bağlamında cumhuriyet savcıları tarafından verilmiş olan takipsizlik kararları veya mahkemeler tarafından verilmiş olan kararlar, kesinleşmiş olmalarına rağmen, sonraki süreçte kaldırılmış ve banka hakim ortak ve yöneticileri aynı fiiller sebebiyle bankacılık zimmeti suçundan mahkum edilebilmişlerdir” diye anlattı.