Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye yarışındaki 3 saat 16 dakikalık filmi ‘Kış Uykusu’nun bugün 16.00’da yapılacak gösteriminin ardından onuruna Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenecek davet de maden faciası nedeniyle iptal edildi.
Davete katılması planlanan Kültür Bakanı Ömer Çelik’in de Cannes ziyareti iptal edildi. Ancak ‘Kış Uykusu’nun başrol oyuncuları Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Melisa Sözen Cannes’da olacak.
Esin Küçüktepepınar’ın Radikal’de “Cannes'da Soma iptali” başlığıyla yayımlanan haberi şöyle:
Bu yıl güneşli günlerle başlasa da Cannes Film Festivali’nde hep bir fırtına ve koşuşturma havası vardır. 5000’e yakın gazeteci, sinema endüstrisinden yönetmenler, yapımcılar ve Hollywood yıldızları... Dondurma ve gazozlarıyla kırmızı halıdaki ünlüleri bir anlığına olsa görmek için bekleşen kalabalıklar da gözle görülür ama elle tutulmaz bir neşeli karmaşanın parçasıdır. Biz sinema yazarları kendimizi zaten bu kalabalıktan sıyırıp işe, yani sinema salonlarına koştursak da bu yıl Soma’dan gelen korkunç ve acı haberle dünyamız anında değişti. Memleketten gelenlerle bir arada trajedinin şokunu yaşıyoruz sürekli. Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye yarışındaki 3 saat 16 dakikalık filmi ‘Kış Uykusu’nun bugün 16.00’da yapılacak gösteriminin ardından onuruna düzenlenecek davet de Soma felaketi nedeniyle iptal edildi. İkinci resepsiyon yapılacak ama kutlama olmayacak. Bakanlık temsilcileri filmimizi Cannes’da yalnız bırakmayacak ama Kültür Bakanı Ömer Çelik’in Cannes ziyareti iptal edildi. Bu arada yabancı eleştirmenlerin de bizim gibi beklentiyi hayli yüksek tuttukları ‘Kış Uykusu’nun başrol oyuncuları Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Melisa Sözen de burada olacaklar.
Bu yıl Nicole Kidman’ın Grace Kelly’yi canlandırdığı yarışma dışı ‘Grace of Monako’nun şık kadrosuyla açılan festival artık Altın Palmiye yarışı ve sinema sanatını baş tacı etmek için hazır. Dünyanın çeşitli köşesinden trajik ve komik insanlık hallerine odaklanan 18 filmlik ana yarışmanın ilk filmi olarak Malili yönetmen Abdurrahman Sissako’nun yönettiği ‘Timbuktu’yu izledik. Cannes’a aşina olan yönetmen, sömürge yıkımı sonrası Afrika’nın şimdilerde köktendinci İslami terörün yıkıcılığı altında ezilmesini anlatıyor. Can alıcı konusuna rağmen şiddeti açıkça göstermeden meselesini anlatan film, muhtelif kadın portreleriyle gayet cesur.
İzlediğimiz ikinci yarışma filmi ise Altın Palmiyeli İngiliz üstat Mike Leigh’nin ‘Mr. Turner’ı. Dün sabah erken saatlerde 2.5 saatlik film boyunca sıkılanlar olduğu kadar soyuta yakın tablolarının renk ve dinamiğiyle nice sinemacıya ilham olmuş İngiliz ressam J.M.W. Turner’ın (1775-1851) hayatından bir kesiti gayet ilginç bulanlar da oldu. İngiliz işçi veya orta sınıfının gündelik yaşamlarından benzersiz filmler çıkaran yönetmen, bu kez 15 yıl önceki ‘Topsy Turvy’ gibi dönem filmi yapmış. Basın toplantısında büyük ilgiyle karşılanan Mike Liegh’nin yanındaki görüntü yönetmeni Dick Pope’a hakkını verdiği üzere tablo misali görüntüleriyle öne çıkan film, ressamın dramatik çözülme anlarını incelikle verişiyle takdire şayan. “Günümüz veya dönem filmi, sonuçta benim için her filmin macerası ve yaratım süreci aynıdır” diyen Leigh, mühim olanın insanın kendisi ve çevresiyle olan yaşadığı ikilemleri bulup çıkarmak olduğunu söyledi. Leigh’in favori oyuncusu şahane aktör Timothy Spall’un insan ilişkilerinde başarısız, çağdaşı ressamlarla çatışmaktan kaçınmayan, sevgisini ifade etmekten aciz ama sanatıyla özgün Turner tiplemesi de yerinde. Bu rol için iki yıl resim dersi alan Spall yine de “Hakkında çok araştırdım, okudum, tablolarını ezberledim ama neticede benim gibi şişman bir adam olması işimi kolaylaştırdı” diyerek kara mizah yapmaktan geri durmadı.