29 Mart 2021 19:43
T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınında vaka ve ölüm sayılarının artmasıyla birlikte risk haritasının güncellendiğini, Türkiye genelinde ek tedbirlerin alındığını duyurdu. Yeni risk haritasına göre nüfusun yüzde 80'inin yaşadığı 58 şehir 'çok yüksek riskli' kategorisine girerken; Erdoğan, cumartesi sokağa çıkma yasağının Türkiye genelinde geri geldiğini, Ramazan ayında restoran ve kafelerin sadece paket servisle hizmet verebileceğini ve toplu iftar-sahurların kısıtlandığını duyurdu.
Kabine toplantısının ardından konuşan Erdoğan, Covid-19 salgınında vaka ve ölüm sayılarının artmasının ardından risk haritasının değiştiğini açıkladı. Türkiye'de yalnızca bir il 'düşük riskli' olurken, nüfusun yüzde 80'inin yaşadığı 85 il 'çok yüksek riskli' kategorisine girdi.
Erdoğan, Türkiye genelinde 21.00-05.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağının haftanın 7 günü uygulanacağını belirtirken, 'çok yüksek riskli' kategorideki illerde sadece pazar günü uygulanan sokağa çıkma yasağının cumartesi de uygulanacağını açıkladı.
Lokanta ve kafelerin renk ayrımı olmadan yüzde 50 kapasiteyle tüm Türkiye'de çalışmaya devam edeceğini söyleyen Erdoğan, Ramazan ayına özel ek tedbirlerin alındığını da belirtti. 13 Nisan'da başlayan Ramazan ayı boyunca Türkiye'de şu uygulamalar devreye girecek:
Erdoğan, lokanta ve kafe işletmecilerine ek destekler verileceğini belirtirken, çalışanların ise sigorta prim yükünün karşılanacağını, ek olarak 1500 TL de maddi destek sağlanacağını duyurdu. Erdoğan, Ramazan Bayramı sonrasında normale dönüş için çağrı yaparken "Vatandaşlarımıza bayramla birlikte her alanda özgürlüğümüzü yaşayacağımız bir Türkiye fotoğrafına kavuşabilmek için bu süreci dikkatle ve hassasiyetle değerlendirebilmeye davet ediyorum" dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Milletimizin akılcılıktan uzak dalgalanmalara karşı giderek daha bilinçli bir tavır ortaya koyduğunu müşahade ediyoruz. Hukuktan ekonomiye kadar uzanan ve milletimiz tarafından memnuniyetle karşılanan reform planlarımızın takvimlerine uygun şekilde yürümesini sağlayacağız. Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar olarak reformlara sahip çıkacağız.
"Hiç şüphesiz en önemli reform başlığımız milletimize verdiğimiz yeni ve sivil anayasa sözümüzdür. Türkiye'ye merkezinde milletin, yani insanın olduğu yeni bir anayasa kazandırmayı amaçlıyoruz. Anayasalar yaşayan metinler olduğu için elbette gerektiğinde değiştirilebilir ama Türkiye'deki anayasa değişikliği gayretleri asıl metnin ruhuna zerk edilmiş olan darbeci ve vesayetçi maya sebebiyle beklenen neticelere bir türlü varamamıştır. Ülkemizin yönetim sistemini değiştirmek için en köklü değişimi gerçekleştirmiş olmamıza rağmen bu arızayı gideremedik. Yeni anayasayı tekrar gündeme getirmemizin sebebi de budur.
"Sistemin özünü oluştura hızlı karar alma ve etkin şekilde uygulama mekanizmaları ülkemizin bu dönemde pozitif yönde ayrışmasını sağlamıştır. Sistemi üçüncü yılına gelen tecrübeler ışığında geliştirmemiz gerektiğinin farkındayız. Yeni anayasa, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tahkimi için de bir fırsat olacaktır. Biz bu anlayışla siyasi partiler başta olmak üzere tüm kesimlerin yeni anayasanın hazırlanmasına katkıda bulunmasını bekliyoruz. Ülkemizin 2053 vizyonunun omurgasını oluşturacağını düşündüğümüz yeni anayasa için her türlü görüşe ve teklife açığız. İnşallah gelecek nesillerin bizi hayırla yad etmesini sağlayacak yeni bir anayasayı ülkemize kazandıracağımıza inanıyorum.
"Baharın ilk ayını geride bırakıp nisanın güzelliklerine merhaba demeye hazırlandığımız şu günlerde geleceğe umutla bakmak için pek çok sebebe sahibiz. Dünyanın en güzel coğrafyasındaki bin yıllık varlığımızı sürekli güçlendiriyoruz. Cumhuriyetin kuruluşuyla coğrafyamıza yeniden vurduğumuz egemenlik mührümüzü derinleştirerek koruyoruz. Bölgemizde 90'lardan beri yaşanan siyasi ve insani krizler, devletimizin gücünün ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.
"Vatanlarına sahip çıkamayanların onurlarına ve geleceklerine sahip çıkamadıkları gerçeğini üzüntüyle takip ediyoruz. Türkiye çok partili siyasi hayata geçişle bir üst aşamaya çıkarttığı demokrasi mücadelesini Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle daha da pekiştirmiştir. Kalkınma mücadelemiz de geçtiğimiz 19 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerle ihtiyacımız olan seviyeye ulaşmıştır. Koronavirüs salgının hayal ettiğimiz yeni başlangıç konusunda önümüze tarihi bir fırsat çıkarmıştır.
"Salgının olumsuz etkilerini en alt seviyede tutmaya gayret ettik. En önemli araçlardan biri olan aşılama çalışmalarında oldukça ileri bir seviyedeyiz. Önemli bir diğer başarımızın üretim, istihdam ve ihracat tarafını sıkı tutmak olduğuna inanıyoruz. Fabrikalarda çarklar hiç durmadı. Üretilen ürünlerin iç ve dış pazarlara ulaşmasında aksaklığa meydan verilmedi. Üretim yapan fabrikaların çoğu bu yılın siparişlerini çoktan doldurdular. Küresel lojistik ağındaki tıkanıklıklar Türkiye'nin geniş bir havzaya kolayca mal ulaştırma amacını öne çıkartıyor. Karayollarımıza, demiryollarımıza, havayollarımıza, limanlarımıza yaptığımız yatırımın önemi bu dönemde daha iyi anlaşıldı. Şehir hastaneleri için demediklerini bırakmayanlar bugün neden daha çok hastane yapmadığımızı sorguluyorlar. Dünyada ve ülkemizde yaşanan her gelişme Türkiye'ye 19 yılda kazandırdığımız tüm yatırımların anlamını çok daha iyi gösterecektir.
"Buradan tüm yatırımcılara bir kez daha sesleniyorum: Gelin Türkiye'ye yatırım yapın. Dün ülkemize yatırımlar yapanlar, bugün büyüyen pazarları ve artan kazançlarıyla bunun meyvelerini topluyorlar. Bugün yatırım yapanlar da çok kısa sürede aynı kazançları elde edeceklerdir. Türkiye, bölgesinin üretim ve ticaret merkezi olmanın ötesine geçerek küresel bir merkez haline geliyor. Vatandaşlarımıza evlerinde tuttukları milli servetimiz olan altınları ve dövizleri finans kuruluşları vasıtasıyla ekonomimize kazandırmaları çağrımı yineliyorum. Ben özellikle bunları merkezin tümüyle ağına yüklemelerini ve buradan win-win esasına göre hem ülkeye, hem kendilerine kazanmanın yolunu gösteriyorum. Türkiye'nin yatırımcılar için cazip bir ülke haline geldiği sözümüz afaki bir temenni değildir.
"Geçtiğimiz yıl ülkemizde 103 bin şirket açılırken, kapanan şirket sayısı 16 bini dahi bulmadı. Ülkemizde son 10 yılda kurulan 75 bin 700 adet uluslararası sermayeli şirketin 11 binden fazlası geçtiğimiz yıl faaliyete başladı. Türkiye iş yapma kolaylığı endeksinde eskiden 84. sırada iken artık 190 ülke arasında 33. sıraya çıkmış bulunuyor. Nereden nereye. Bu tablo yatırımcıların ülkemize olan inançlarının inşa ettiğimiz güçlü altyapı ve güven sayesinde giderek arttığına işaret ediyor.
"Siyasetten medyaya kadar her alanda kendi ikballerini ülkenin felaketinde arayanlar hep olmuştur, olacaktır. Milletimiz bir tarafta istiklal harbini verirken, bir kesim manda savunuculuğu yapıyor. Kalkınmamızın gerdanlığı olan her yatırıma karşı birileri istemeyiz diye ortaya döküldü. Ülkemiz terörle mücadele ederken onların diliyle konuşanlar hiç eksik olmadı. 15 Temmuz gecesi milletimiz direnirken, darbe şak şakçılığı yapanları da unutmadık. Biz bunların hiçbirine itibar etmedik, su üstünde yürüseniz bile yüzme bilmiyor diyerek bu durumu tersine çevirmeye çalışanları mahkumu adem ederek bu günlere geldik.
"Türkiye sağlam altyapısı, üretim kapasitesi, yetişmiş insan gücü, şoklara dayanıklı ve dinamik ekonomisi ve ihracatçı profiliyle hedeflerine kararlılıkla ilerlemektedir. Ekonomimizi yatırım, istihdam ve üretim temellerinde yükseltiyoruz. Asırlık senaryoların ürünü prangaları kırıp atıyoruz. Hayatımızı adadığımız bu mücadeleyi başarıya ulaştırarak ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlıyız. Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük ve güçlü Türkiye ufkunu aydınlatmış şekilde gireceğimize inanıyorum.
"Gezi olaylarından 15 Temmuz darbe girişimine kadar yaşadığımız her hadisenin gerisindeki en önemli hesap milletimizi kendi içinde parçalayıp gücünü kırmak, mümkün olursa birbirine düşürmektir. Milletimiz bu oyunu gördüğü için gözü gibi sakındığı evlatlarına emanet edeceği istikbali etrafında sıkı sıkıya kilitlenmiştir. Yaşadıklarımız bize bundan sonra çok daha dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor. Kendi içlerinde asla uygulamadıkları kriterleri bize dayatanların amacı ülkemizi daha çağdaş ve müreffeh bir yola yöneltmek değil, vakit ve enerji kaybettirmek olduğunu biliyoruz. Bu riyakarlıklara eyvallah etmedik, etmeyeceğiz. Türkiye'nin egemenlik haklarına saygı göstermeyen, hakkaniyete, adalete, hukuka, vicdana, ahlaka uygun olmayan hiçbir dayatmanın bizim nezdimizde kıymeti yoktur, olmayacaktır. Suriye'den Libya'da, Kıbrıs'tan Karabağ'a, Doğu Akdeniz'den Ege'ye kadar mücadelelerimizi bu anlayışla başarıya ulaştırdık. Haklı olduğumuza zaman içinde tüm dünya şahitlik etmiştir. Bize yüksek perdeden siyaset ve demokrasi dersi vermeye kalkanlar bu vakur ve kararlı duru karşısında eşit ve adil şartlarda ilişki tesis etmenin yolunu aramaya kalkmışlardır. Pek çok alanda hayırlı gelişmeleri beraberce yaşayacak ve göreceğiz.
"Milli iradenin temsilcisi olan TBMM ile, Cumhurbaşkanlığımızla, bağımsız ve tarafsız yargımızla, üretim gücümüzün lokomotifi iş dünyamızla, STK'larımızla, velhasıl milletimizin her kesimiyle bu kutlu mücadeleyi zafere ulaştırana kadar durmayacağız, duraksamayacağız.
"Son 8 yıldır neredeyse kesintisiz bir şekilde maruz kaldığımız saldırıları nasıl bertaraf ettiğimizi, kendi oyun planımızla hangi başarıları kazandığımızı anlatırken yaşanan sıkıntıları da gözardı etmiyoruz. Devletimizin tüm imkanlarını sıkıntıya düşen kesimleri desteklemek, üretimi ve istihdamı teşvik etmek için sonuna kadar zorluyoruz. Şartların elverdiği her durumda normalleşme adımlarını atarak milletimize nefes aldırmaya, esnafımıza yol açmaya çalışıyoruz. Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkeye göre tedbirleri en akıldı ve makul seviyede uygulayan ülkeler arasındayız. Buna rağmen vaka, hasta ve ölüm sayıları arttığında sorumluluklarımız gereği tedbirleri güncellemek zorunda kalabiliyoruz. Ülkemizi bir an önce bu cendereden kurtarabilmenin yolu kurallara hassasiyetle riayet etmekten geçiyor. Salgının tedbirleri hususunda herkesin polisi kendi vicdanı ve aklı olmak mecburiyetindedir. Vaka, hasta ve ölüm sayılarını yakın insani ve ticari ilişkiler içinde bulunduğumuz ülkelerden daha hızlı şekilde düşüremezsek, küresel normalleşme sürecinin dışında kalırız. Vatandaşlarımızı bir defa daha TAMAM diye ifade ettiğimiz, temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet etmeye davet ediyorum.
"Aşılamada ileri yaşlardan başlayarak 15 milyon rakamına ulaşmamızın etkilerini sahada görmeye başladık. İleri yaş gruplarının vaka, hasta ve yoğun bakım rakamları içindeki oranları belirgin şekilde azaldı. Vaka sayıları artsa da, yatan hasta ve yoğun bakım hastası oranları aynı düzeyde yükselmiyor. Buna rağmen vaka ve hasta, bunun yanında vefat sayılarının artması bizi mevcut uygulamaları gözden geçirmeye mevcut bırakmaktadır.
"İllerimizi belli kriterlere göre düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak belirleyerek renklere ayırmıştık. Çok yüksek riskli illerimizin sayısı nüfusumuzun yüzde 80'ini teşkil eden 58 şehre ulaşmıştır. Elimizde veriler ve yaptığımız değerlendirmeler bütün bunlar ışığında şu hususları milletimizle bugün paylaşma kararı aldık.
"Türkiye'nin tamamında sokağa çıkma sınırlaması akşam 21.00 ve sabah 05.00 olarak haftanın her günü devam edecektir. Kırmızı kategorideki illerde sadece pazar günü uygulanan hafta sonu sokağa çıkma sınırlaması artık cumartesi ve pazar günü olarak sürecektir. Lokanta ve kafe gibi işletmeler renk ayrımı olmaksızın tüm Türkiye'de yüzde 50 kapasite ve kurallara uygun şekilde çalışabilecektir. Kapanma saati sonrası ve sokağa çıkma sınırlamasındaki paket servis hizmeti mevcut haliyle devam edeceketir.
"Ramazan ayı boyunca ülke genelinde hafta sonları sokağa çıkma sınırlaması uygulayacağız. Sadece ramazan ayı boyunca Türkiye genelinde lokanta ve kafe gibi işletmeler hizmetlerini paket servisle sınırlandırılacaktır. Ramazan ayı boyunca ülke genelinde toplu iftar ve sahur gibi etkinlikler gerçekleştirilemeyecektir. Lokanta ve kafe gibi işletmecilere mevcut desteklere ilave olarak bazı katkılar sağlayacağız. Nisan ve mayıs aylarında normalleşme ve ücretsiz izin kapsamında sigorta priminden yararlanamayan lokanta ve kafe çalışanlarımızın prim yükünü üstelenecek, kişi başı 1500 TL nakdi yardım yapacağız. Vatandaşlarımıza bayramla birlikte her alanda özgürlüğümüzü yaşayacağımız bir Türkiye fotoğrafına kavuşabilmek için bu süreci dikkatle ve hassasiyetle değerlendirebilmeye davet ediyorum."
© Tüm hakları saklıdır.