Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre doktora başvuran her dört hastadan birinin yakınmalarının altında psikolojik sorunlar yatıyor. Peki, yakınmaların psikolojik mi fiziksel mi olduğunu nasıl anlaşılıyor?
Frankfurt Üniversitesi Hastanesi'nden psikoterapist Anglija Stirn "İşyerinde başarısızlık korkusu ya da bir aile ferdinin yıpratıcı bakımı veya aile içi huzursuzluklar böbreklerde bile hasar meydana getirebiliyor. Bu tür psikolojik kökenli hastalıklarda son yıllarda büyük artış var" diyor. Zayıf kıkırdak dokusuna tasa, kaygılı ruh hali, üzüntü eklenince omurlar arasındaki diskler bile çökebiliyor. Hassas, duyarlı cildi olanlarda, psikolojik bir sorun, engellenemez kaşıntı krizleriyle karşı karşıya bırakabiliyor kişiyi. Dr. Anglija Stirn "Her insanın zayıf bir noktası vardır" hatırlatmasını yapıyor. Bazen tedaviyle iyileştirilmiş hastalıklar, örneğin eski bir mide sorunu psikolojik bir travma sonucunda yeniden eziyet çektirebiliyor. Çoğunlukla ağrılar gerçek bile değildir.
Ağrılar uzun süreliyse arkasında psikosomatik bir neden olabilir
Örneğin stres altındaki birinin gerginliği kaslarına yansır. Stresin sürmesi durumunda kaslardaki gerginlik doruk noktaya ulaşır ve bir süre sonra ense ve sırt ağrılarına yol açar. Buna bağlı olarak böbrek üstü bezlerinden alamı hormonlarının salınımı artar ve bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu da ağrılara yatkınlığı arttırır. Beyin bu vücut ağrılarına karşı zamanla hassaslaşır ve küçük bir uyarıya karşı bile güçsüzleşir.
Belirtilerin izini sürün
Psikosomatik yakınmalar ile gerçek fiziksel hastalıkların ilişkisi hala birçok bilimsel araştırmanın konusu. Psikosomatik yakınmaları olanlar muayenehane, muayenehane dolaşıp sorunlarının çözümünü ararken çoğunlukla altında yatan psikolojik neden doktorlar tarafından belirlenemiyor. Yani her gün onlarca hasta gören ve hastasına sınırlı zaman ayırabilen doktorlar, aslında basit bir soruşturmayla belirlenebilecek ve çözümlenebilecek sorunun çoğu kez farkına varmıyorlar. Bu yüzden hastaların öncelikle kendi doktoru olması psikolojilerinin hangi durumlarda SOS verdiğini bilmesi gerekiyor. Örneğin inatçı, çözümsüz mide ya da sırt ağrıları olanların bir kan testinden geçmekten mi yarar sağlayacağını bilmesi gerekiyor. Belki de bu kişi kasları rahatlatıcı bir egzersiz programından, tıbbi tedaviden çok daha fazla yarar sağlayacaktır.
Vücudunuzun mu ruhunuzun mu yardıma ihtiyacı var?
Bir sağlık sorununda yakınmalarınızın psişik kökenli olup olmadığını anlamanız için basit ipuçları, sorunun çözümlenmesini de kolaylaştırır. İşte ipuçları:
• Çeşidi yakınmalar arasında bir bağlantı kurulamıyorsa psikolojik neden daha olasıdır. Örneğin cilt problemleri, uyku bozukluğu, mide ağrıları ile değişim gösteriyorsa, bunun hiçbir şekilde organik bir nedeni yoktur.
• Rahatsızlık özellikle bazı etkinlikler öncesi ortaya çıkıyor ya da ağırlaşıyorsa (sınav öncesi, çalışanlarda haftanın ilk günü vb.) altında psikolojik neden aranmalıdır.
• Psikosomatik sırt yakınmaları kendini sıklıkla bunaltıcı, devam eden baskıyla gösterir. Bu ağrılar bazı keskin hareketler ve pozisyonlarla bağlantılı değildir.
• Klasik ağrı terapilerine yanıt vermezler.
• Tipik psikosomatik mide-bağırsak yakınmalarında kabızlık, onu izleyen ishal, makatta kan, ateş ve halsizlik yoktur. Eğer bu belirtiler varsa organik bir rahatsızlık araştırılmalıdır.
• Duygusal kalp yakınmaları (psikolojik nedenli) kendini dar, havasız bir ortamda kalmış gibi bir duygu ve kalbin un neredeyse boğazda hissedilme ortaya çıkar. Organik kalp sorunları ise; sol omuzda, sol kolda ve ye kadar yayılan ağrı vardır. Bunun dışında soğuk soğuk terleme ve dolaşım bozuklukları da kalp rahatsızının işaretleridir.
• Bazı deri hastalıkları vardır ki onlarda stres, gerilim tetikleyici neden olabilir. Örneğin, neuroderma, sedef ve kontakt dermatitis bunlar arasındadır.
• Halsizlik ve kronik yorgunluk ruhun klasik SOS'leridir. Psikosomatik hastalıklar ve yeme alışkanlığının bozulması depresyonu takiben olabilir.
• Bazen rüyalardan da ruhun baskı altında olduğu işareti alınır. Deneyimler göstermiştir ki psikolojik olarak gergin olanlar ya daha az rüya görüyorlar ya iç görmüyorlar.
• Ağrılar uzun süreli, değişken ve nereden kaynaklandığı belirlenemiyorsa arkasında psikosomatik bir nedenin olduğu tahmin edilmelidir. Organik kökenli ağrılarda ani, giderek artan, vücudun belli noktalarını hedef alan ağrılar söz konusudur.
• Genel olarak; eğer belirtiler için bir hastalık nedeni bulmak zor ise psikolojik durumları ve sosyal faktörleri göz ide bulundurmak akıllıca olur.
Stres ve korku organizmayı da bozar
Sıklıkla insan açık olarak psikolojik ve organik neden arasında kesin bir çizgi çekemiyor. Çünkü elle tutulur hastalıkların çoğunda duygular büyük rol oynar. Stres ve korku ise organik hastalıkların nedenlerini güçlendirir. Bir dişli gibi iç yaşantımızı, vücutsal tepkilerimizi kavrar ve birbirine karıştırır" diyor psikosomatik tıp ve psikoterapi uzmanı Dr. Irmgard Pfaffinger. Bunun için Columbia'daki Ohio Eyaleti Medikal Merkezi'nde yapılan bir araştırma gerginlik ve stresin alerjiyi azdırdığını belirtiyor. Muayenede test edilen kişilerden bir bölümünün rahat bir şekilde dergi okuması, diğer bölümünün 10 dakika süren bir konferans vermesi isteniyor. Denekler bu eylemlerinin hemen ardından teste alınıyorlar. Konferans veren deneklerde alerjik belirtilerin iki kat fazla olduğu görülüyor. Dr. Pfaffinger, alerjik reaksiyonları olanları uyarıyor ve diyor ki: “çözüm pahalı bir tedavi değildir sıklıkla özel hayatın yüklerinden kurtulmaya çalışmak, stresi iyi yönetmek, sorunu ortadan kaldırmaya yeter.”
Ağrıyla nasıl baş edilir?
Birçok yöntemle psikosomatik sorunlar giderilebilir. Örneğin kendi kendine stres giderme ve kas dinlendirme vücuttaki ve ruhtaki gerilimleri giderir. Biyolojik geri bildirim hastanın iç dünyasıyla vücut fonksiyonları arasındaki bağlantıyı öğrenmesine yardım eder. Hafif güç harcayarak sürekli yapılan sporlar vücudun kendine güvenini yeniler ve ağrıyı kovma gücünü arttırır.
Grup terapisi iyi gelebilir
Grup terapisi de sorunun çözümünde yardımcı olur. Berlinli psikoterapi uzmanı Ralf Raffael Brentano, "Grup terapilerine katılan hastalar diğer hastaların rahatsızlıklarıyla nasıl savaştıklarını görürler; bu hastaları güçlendirir" diyor.