29 Ekim 2021 17:06
Bozburun Yat Kulübü ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı tarafından 22 Ekim'de gerçekleştirilen çalıştayın sonuçları paylaşıldı.
Çalıştaya, 21 kurum ve kuruluşu temsilen 35 uzman katıldı. Bozburun Yarımadası’nın doğal güzelliği, arkeolojik potansiyeli, her geçen yıl gelişen ve çeşitlenen turizmi, deniz kaynakları potansiyeli beraberinde bazı problemlere de yol açtığı belirtildi. Bunların başında gelen taşıma kapasitesi, kirlilik, denetim, bütünleşik yönetim planları geliştirilmesi gibi konuların ilgili paydaşlarla bir arada ele alınması ve çözüme kavuşturulması gerektiğinin altı çizildi.
Yelkenci ve turizmci Edhem Dirvana açılış konuşmasında, “Bozburun’da son yıllarda kabul edilemeyecek boyutlara gelen deniz kirliliğine karşı birlikte saglam adımlar atacağımıza inanıyorum. Artan turizmi karşılayacak alt yapı olmaması sonucunda insan yoğunluğuyla ortaya çıkan atık suların artık denize karışmasının kesinlikle önüne geçilmesi gerekiyor. Atığın üstüne bir de atıkları filtreleyen deniz çayırlarının demirleme sebebiyle neredeyse yok edilmesi yüzünden denizimiz zor nefes alır hale gelmiş durumda. Tamamen dip ölümü gerçekleşmeden harekete geçmemiz gerekiyor.tüm bu konuları değerli hocalarım birazdan bilimsel verilerle anlatacaklar. Ben size biraz denizin değerinden bahis ederek bu çalıştayı başlatmak istiyorum.” dedi.
Dirvana konuşmasını şöyle sürdürdü:
Hepimiz yanan ormanları gördüğümüzde kahrolduk, akciğerlerimiz yandı dedik. Ama unutmamalıyız ki soluduğumuz havanın %70’i denizler sayesinde temizleniyor, çok sevdiğimiz yemyeşil ormanlar da su olmadan yaşayamıyor.
Tüm ormanlar yansa bile suyumuz denizlerimiz olduğu surece daha gür daha güzel ormanlar üretebiliriz ama suyu kirletmeye devam edersek zaten deniz sıcakalıkları artacak ve küresel ısınma hızlanacak. Ne orman kalacak ne hayvan ne de insan. Uzun lafın kısası ölümüne bir kısır döngü içindeyiz bunu kırmak için bir an evvel harekete geçmemiz lazım. Tatlı su kaynaklarının giderek yetersizleştiği bu çağda denizlerden elde edilen tatlı su insanoğlunun yaşamını sürdürebilmesinin anahtarı adeta.
Şu anda Türkiye denizleri en çok kirleten ülkelerden biri ne yazık ki. Ve hepinizin farkında olduğu gibi denizlerini tahrip etmekten dolayı en fazla kaybedecek şeyi olan ülke de biziz. Çevre ve sürdürülebilirlik için, denizlere boşaltılan kentsel, zirai ve endüstriyel atıkların tamamen yasaklanması gerekiyor. Dünyanın en güzel denizlerinin bekçileriyiz. Bize verilen bu emaneti gözümüzden sakınmamız gerekli. Son yıllarda tüm dünyada yaşanan tabiat felaketleri gösteriyorki sürdürülebilirliğin anahtarı su.
Su ürünleri genellikle en son tercih olan fakültedir ama böyle deniz zengini bir ülkede konusuna hâkim bilim insanlarının geliştirebilecekleri ürünler bize sonsuz zenginliklerin kapısını açmayı bekliyor. Gelişen genetik bilim sayesinde denizlerde yetiştirilen bir takım yosun ve sünger türleri bize medikal/ ilaç, kozmetik gıda ve petro kimya gibi alanlarda hammadde sağlama potansiyeline sahipler. Ayrıca savunma sanayinde de biyolojik silah olarak dizayn edilebilen istilacı türde yosunların belli bir bölgedeki balıkların besinlerini yok etmesiyle o bölgenin balık sürülerini kaybetmesine sebep olabiliyor. İşin özü denizde herkese ve her şeye yetecek kadar kaynak var. 200 sene önce Jules Verne yazdığı romanında deniz ürünlerinden başka hiç bir hammaddeye ihtiyaç duymadan nasıl yaşanabileceğini anlatmış. Bizim gibi deniz zengini bir ülkede bu konuda en iyi fakültelerin en büyük fonların en iyi ve yetenekli beyinleri yetiştirip ülkemizin bu kaynağından faydalanması gerekmez mi!
Bir anda her şeyi yapmak zor olabilir ama imkânsız değil. Yeter ki isteyelim. İstemek için de değerini bilmek lazım. Değerini anladığımızda da zaten denizleri koruma refleksi doğal olarak gelişecektir.
Hisarönü Körfezi sadece Türkiye değil dünyanın en özel bölgelerinden bir tanesi. Yerel yönetimlerin merkezi yönetimle bu konuda iş birliğini arttırdığı ve ortak bir amaç için çalıştığı bir sürecin Bozburundan başlayabileceğine yürekten inanıyorum. Bozburundan başlaması benim için anlam taşıyor zira Bozburun'u hep Türkiye’nin bir mikro ölçekli versiyonu gibi düşünmüşümdür. Eşsiz güzellikteki ülkemiz gibi Bozburun da yer yüzündeki en güzel, en verimli ve korunaklı noktalardan bir tanesi. binlerce yıllık tarihileri boyunca nice farklı uygarlıklara yuva olmuşlar. İkisi de henüz potansiyelinin çok çok altında bir noktada. İkisi de en büyük doğal kaynağı olan denizlerinden yeterince yararlanmıyor ve bu kaynağı bir de kirletiyoruz.
Bize hayat veren suyu….. Su bazlı canlılarız. Dünya üzerindeki yaşayan en şanslı canlılarız en güzel memlekette yaşıyoruz. Dünyanın en güzel su ülkesi. Her tarafımız eşiz sularla çevrili. Öyle zengin deniz ve suyumuz varki başka hiç bir şeyimiz olmasa da sadece kıyılarımız ve onları değerlendirebilen denizcilerimiz olsa, bu ülke gene dünyanın en zengin ülkelerinden biri olurdu. Bi de üstüne sanayisi ziraatı ve hizmet sektörüyle, devasa endüstriyel potansiyeliyle koskoca anadolunun zenginliği eklendiğinde bu ülke hepimizin hayalindeki güçlü konuma ulaşabilir ve insanlığa da büyük katkılar sağlayabilir.
Bizler işte bu çok özel deniz ülkesinin bu çok özel süngerci köyünde Mavi Vatan’nın temiz kalması için artık dünyaya örnek olacak bir uygulamaya geçmemiz ve denizlerin daha fazla kirlenmemesi için elimizden gelen ne varsa yapmamız gerektiğine inanıyorum. Burada alacağımız kararlar ve çözüm planımız, ülkemizin diğer sahil bölgelerinde de örnek olabilir. Kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin desteği ile bunu başarabiliriz!
Maliye Bakanlığ'ından bir hocamızla yaptığım istişare sonucunda teoride bir kanun ile sahil beldelerinde deniz sayesinde ticaret yapabilen herkesin kurumlar vergisinin bir bölümü denizin temizlenmesi ve temiz tutulması için yapılacak faliyetlere aktarılabiliyor. Biliyorum çok ütopik ama mümkün. Dahası dünyanın ortak meselesi olan su kirliliği konusunda uluslararası fonlar mevcut.
Bugün buradan ayrılırken ümit ediyorum ki, kişisel veya siyasi ajandaları bir kenara bırakıp hayatlarımızı geri dönüşü olmayacak sekilde etkileyecek bu soruna çözüm üretmek şu an hepimizin mesuliyeti ve kaderi."
1- Bozburun Mahallesi’nde bir kanalizasyon ve arıtma sisteminin planlanması, ivedilikle gündeme alınması ve hayata geçirilmesi. (İmar planı oluşturulması - öncelikle kıyı şeridinin %50’sine varan yapılaşmış alanda özel plan değişiklikleri yapılması.)
Bozburun karasal pis su atıklarının gecikmeksizin, 2022 sezonundan itibaren azaltılması için alınabilecek öncelikli tedbirlerin belirlenmesi. Başta turizm tesisleri olmak üzere tüm işletmelerin kendi arıtma tesisini kurması. Bu amaçla belediye ile görüşülerek bir paket arıtma modeli geliştirilmesi, finans kaynakları üretilmesi, fizibilite çalışması yapılması
Pis su atıkları takip/denetim sistemi oluşturulması, yaptırım oluşturulması.
2- Bozburun’da yatçılığın ve deniz turizminin gelişme trendi devam etmektedir. Bu gelişimin kontrollü olması için yöre halkı, yerel yönetimler ve ilgili resmi kurumların katılımıyla çok yönlü bir planlama yapılması.
Bozburun bölgesinde teknelerin uğrak yaptığı yerlerin belirlenmesi. Buna göre demirleme yerlerinin, tekne taşıma kapasitesinin ortaya çıkarılması, balıkçılık avlanma sahaları da göz önünde bulundurularak doğa dostu (zemine çakılacak / vidalanacak demir ve halat şamandıra bağlantısı ile) tonozlama yapılması. Beton bloklar ve demir zincir kullanarak kurulmuş eski tonoz sistemlerinin doğa dostu sistemlere dönüştürülmesi.
Sıvı atık alım yerlerinin sayısının arttırılması, denetimin artırılması. Balıkçı barınağındaki mevcut atık alım sisteminin işler hale getirilmesi. i. Özellikle ticari yatlar tarafından kullanılmakta olan köy rıhtımlarında belediye tarafından atık alım sistemlerinin ivedilikle kurulması ve böylece alım yerlerinin sayısının arttırılması.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından iki teknenin belediyeye hibe edilerek, bunların öncelikle bölgede çalışacak mobil sıvı ve katı atık alım teknesi haline getirilmesi.
Bozburun’da uzun süreli konaklayan teknelerin giderek arttığı gözlenmektedir. Bu konakçı tekneler için bir denetim ve izleme sistemi oluşturulması. Teknelerin bölgede konaklama sürelerine sınırlama getirilmesi ve uzun süreli konaklamaların yarattığı problemlerinin giderilmesi. Çekek alanları önemli bir deniz kirlilik kaynağıdır.
Bozburun’daki koy içi çekek bölgelerinin açık deniz kıyısına (Tavşan Bükü’ndeki alana) taşınması. Bu çekek alanında oluşabilecek (zehirli boya, petrol türevi gibi) atıkların ise doğa dostu bertarafı için bir sistem oluşturulması. Söğüt-Gelme Koyu’ndaki yoğun ve Burgaz Koyu’ndaki küçük çekek yerlerinin atıklarının bertarafı için bir sistem kurulması.
Deniz İzciliği ve denizcilikle ilgili çocukların / gençlerin deniz koruma farkındalığının arttırılması amacıyla eğitim çalışmaları planlanması ve Deniz Ticaret Odası, STK’lar ve Belediyenin konuyu ele alması.
3. Ekosistem izleme ve restorasyon çalışmalarının başlatılması ve bu amaçla ilgili resmi kurumlar, üniversiteler, STK’lar ve yerel yönetimler arasında koordinasyon ve işbirliğinin geliştirilmesi.
Akdeniz’in hayatiyeti için kilit tür olarak kabul edilen ve yakın zamana kadar 40 metreye kadar dağılım gösterdiği bildirilen deniz çayırlarının birçok bölgede 30 metre derinliğe kadar çekildiği tespit edilmiştir. Deniz çayırı ekosistemlerinin korunması için ilgili kurumlar tarafından gerekli önlemlerin acilen alınması ve izleme programı oluşturulması.
Bu çerçevede öncelikle deniz çayırı haritalarının oluşturularak Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi. Özellikle yüksek tonajlı teknelerin bu bölgelerde demirlemesinin ivedilikle yasaklanması. Yıl boyu su kalitesi parametrelerinin izlenebilmesini sağlayacak bir izleme programı oluşturulması; turizm, balıkçılık, yatçılık gibi denize bağlı sektörlerin ekosistemle uyumlu geliştiğini gösteren sürdürülebilirlik indikatörlerinin belirlenmesi ve bu amaçla izleme çalışmalarının başlatılması. Denizel yaşam üstündeki olumsuz etkilerin giderilmesi için Bozburun Koyu içinde (Liman Başkanlığı tarafından) sürat sınırı / limiti konması, ilan edilmesi, denetlenmesi.
4. Bozburun bölgesinin arkeolojik öneminin araştırılması ve tarihi miras envanterinin oluşturulması, koruyucu önlemlerin alınması. Bölgeye ilişkin tüm arkeolojik çalışmaların derlenmesi. Bir bölge envanteri oluşturulması. Arkeolojik kalıntıların yoğun olduğu bölgelerde öncelikle bir yüzey araştırması başlatılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı ve üniversitelerle temas kurulması.Yeşilova Körfezi güney kıyılarının önemli bir sualtı arkeoloji alanı olduğu son yıllardaki araştırmalarla ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede Söğüt-Bozukkale arasında kalan bölgenin sualtı arkeolojik hazinesini koruyacak, saha çalışmalarını kolaylaştıracak demirleme ve seyir planlanma çalışmalarının yapılması.
5. Datça-Bozburun ÖÇK sınırları içinde sürdürülebilir balıkçılık için ekosistem yaklaşımını benimseyen bir yönetim planı hazırlanması
Bozburun Bölgesi 2020 yılında balıkçılığa yasak alan ilan edilmiştir. Ancak Gökova’daki gibi özel bir denetim alt yapısı kurulmamıştır. Botla sürekli denetim için ilgili kurumlar arası koordinasyon sağlanması (Tarım ve Orman Bakanlığı, Sahil Güvenlik, yerel yönetimler ve STK’lar). Artış eğilimi gösteren amatör balıkçılık baskısının planlanması ve bu amaçla sorumlu amatör balıkçılık ilkelerinin benimsenmesi, farkındalık ve izleme çalışmaları başlatılması ve gerekli önlemlerin alınması.
Balıkçılığa kapalı alanlar başta olmak üzere tekne/yat kaynaklı yasa dışı gece ışıklandırması kirliliğinin gündeme alınması, ışıklandırmanın özel izne tabi olması. Geleneksel balıkçılık başta olmak üzere denizel kültürel mirasın korunmasına özen gösterilmesi, bu kapsamda müze açılması, festival ve etkinlikler düzenlemesi, deniz gastronomisine önem veren işletmelerin teşviki büyük önem arz etmektedir.
6. Bozburun 1. Deniz Çalıştayı belirlenen hedefler doğrultusunda başarıyla tamamlanmıştır."
© Tüm hakları saklıdır.