CHP Bornova İlçe Örgütü, ÇEDES projesi kapsamında İzmir'deki bazı okullara imam, müezzin, vaiz ve kuran kursu hocası görevlendirilmesine karşı nöbet başlattı. Nöbetin ilk gününde açıklama yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP’li Meclis Üyesi Yağmur Yurdakul Özkan, “Bizim çocuklarımızı yok sayma hakkını size kim verdi? İnanç özgürlüğü bu işin neresindedir? Tarafsız olması gereken devlet nerede durmaktadır? Bu tek tipleştirme projenizi çocuklarımızın üzerinden çekin” dedi.
ÇEDES projesi kapsamında İzmir'deki bazı okullara imam, müezzin, vaiz ve kuran kursu hocası görevlendirilmesine karşı tepkiler artarak devam ediyor.
‘Laik eğitim’ anlayışına aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilen ÇEDES projesine karşı CHP Bornova İlçe Örgütü bugün nöbet başlattı. 10 gün sürecek ÇEDES nöbetinin ilk gününde nöbet öncesinde basın açıklaması düzenlendi.
Örgüt adına açıklamayı, İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP’li Meclis Üyesi Yağmur Yurdakul Özkan yaptı.
Özkan, Anayasa’nın ''eğitim ve eşit yurttaşlığa'' ilişkin maddelerini hatırlatırken projenin, Anayasa’ya aykırı olduğunun altını çizerken öğrencilerin aç ve hijyenden yoksun ortamlarda eğitim gördüğünü hatırlatarak ''öncelik'' eleştirisi yaptı.
Projeye ilişkin bilinmeyen ve açıklanmayan birçok nokta olduğuna dikkati çeken Özkan, şunları söyledi:
“Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 2 Aralık'ta okullara gönderdiği yazı ile ÇEDES projesi kapsamında okullara cami ve benzeri isimlerde din adamları görevlendirilmiştir. Lise, ortaokul, ilkokul ve anaokullarından oluşan toplam 99 tane okulda imamların derslere girmesi ve çocukların camilere götürülmesi yönünde bildirimlerde bulunulmuştur. Proje, din görevlilerinin öğrencilere değerler eğitimi vermesinden bahsetmektedir.
Hem MEB’e hem Diyanet’e hem de Gençlik ve Spor Bakanlığı’na sorumluluklar getirmiştir. Örneğin okullarda değerler eğitimi verilmek üzere ‘değerler kulübü’ kurulması ve katılımcı öğrencilerin temsilci öğretmenler tarafından belirlenmesi şartı getirilmiştir. Rehber öğretmenlerin görevi kimlere teslim edilmiş, Çocuklar kimlerin eline bırakılmıştır? Bu değerler kimler tarafından belirlenecek ve kapsamı ne olacak?
Projeye adını veren değer kavramı; insanların sosyal, ekonomik, kültürel yapılarına ve inançlarına göre değişecek oldukça soyut bir kavram iken bu kavramı belirlemede, ne eğitiminden geçtiği belli olmayan din görevlilerinin kriteri ne olacaktır?
Gördük ki bahsedilen değer kavramı çocuklar tramvaya uğratacak nitelikte olaylardan ibarettir. Ders saatinde sınıfta yaşanan, mezar başında ağıt yakma gibi bir okulda yeri olmayan görüntüler, ders saatinde okulun dışında bir mezarlıkta ve bir camide temizlik yapan çocuklar gündeme gelmiştir. Çocuğun sosyal, kültürel gelişimine katkı koyma görevi öğretmenlerden alınarak ne eğitimi aldığı belli olmayan din görevlilerine verilmiştir.
“Bu proje, eğitimi ve dini ideolojik bir istismar aracı haline getirmektedir”
Velilerin okula diye gönderdiği çocuklarının nereden çıkacağı, ne yaptığı ve başına ne geleceği belli değildir. Çünkü bu protokolde ÇEDES uygulama mekanları diye tarif edilen bu mekanların, hangi mekanlar olacağı yönünde bir ya da kısıt bulunmamaktadır. Başka bir sorun da protokolün 9. Maddesi, cemaat örgütlenmelerinde karşımıza çıkan ‘abi ve abla modelini’ anımsatmaktadır. Maddeye göre; gönüllü öğrenciler proje uygulama mekanlarında öğrencilere rol modellik yapabilecek denmiş ve yine bu mekanların nereler olduğu belirtilmemiştir.
Maalesef ki bu proje, eğitimi ve dini ideolojik bir istismar aracı haline getirmektedir. Milli Eğitim’in bir mevzuatı varken ve o mevzuat içerisinde her türlü eğitim süreci planlanmış, programlanmış ve yürüyorken rehberlikle ilgili okullarımızın servisleri varken, rehberlik öğretmenlerimiz varken, Din Kültürü, Ahlak Bilgisi dersi müfredat kapsamında alanında uzman öğretmenleri tarafından verilirken Milli Eğitim Bakanlığı bu projenin oluşumuna neden ihtiyaç duymaktadır?
Siyasi iktidarın, cumhuriyet rejimine bağlı, laik devlet olma ilkeleri ve evrensel eğitim öğretileri ile alıp veremediği nedir? Eğitim sistemini tarikatlara ve cemaatlere teslim etme merakı nereden gelmektedir? Okullarda din görevlilerinin yeri yoktur"
“ÇEDES protokolü, hukuki dayanaktan yoksun, Anayasa hükümlerine de aykırıdır”
Anayasa’nın maddelerini de hatırlatan Özkan, şunları kaydetti:
“Okullar farklı din, mezhep, inanç gruplarına ve farklı dünya görüşünden insanların evlatlarına eşit yaklaşılması gereken kurumlardır. Devlet, anayasa hükümleri ve imzacı olduğu uluslararası sözleşmeler çerçevesinde tüm yurttaşlarımıza tarafsız yaklaşma zorunluluğundadır. Anayasa madde 2: Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Madde 24: Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
Kimse ibadete, dini ayinlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz, suçlanamaz. Din ve ahlak eğitimi ve öğretimi devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Anayasa madde 42: Eğitim ve öğretim Atatürk ilkeleri inkılapları doğrultusunda çağdaş, bilim ve eğitim hesaplarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. ÇEDES protokolü, hukuki dayanaktan yoksun, Anayasa hükümlerine de aykırıdır.
Anayasa madde 10: Herkes; siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir demektedir. Bilimsel eğitim anlayışını yok etmeyi hedef alan bu proje, çocukların kimlikleri ve inançları nedeniyle ötekileştirilmesine ve ayrımcılığa uğramasına yol açmaktadır. Bizim çocuklarımızı yok sayma hakkını size kim verdi? İnanç özgürlüğü bu işin neresindedir? Tarafsız olması gereken devlet nerede durmaktadır? Bu tek tipleştirme projenizi çocuklarımızın üzerinden çekin"
“Ama bilin ki günü gelecek siz hesap vereceksiniz”
Öğretmenlerin atama beklediğini ve öğrencilerin sağlıksız koşullarda eğitim gördüğünü hatırlatan Özkan, önceliğin mevcut sorunların çözümüne verilmesi gerektiğinin altını çizerek şöyle konuştu:
“Bu protokolü derhal sonlandırın. Zira çocuğunun beslenmesine koyacak yiyecek bulamayan annelere, okuldan istenen tuvalet kağıdı, sabun ve benzeri temel ihtiyaçları nasıl karşılayacağım diye kara kara düşünen babalara, gereken desteği vermediğiniz özel eğitim öğrencilerine, tüm umudu o kapattığımız köy okulu olan öğrencilere, temizlik görevlisi sağlamayıp pislik içinde bıraktığınız öğrencilere, ısıtmadığınız okullarda donarak eğitim gören öğrencilere, yine getirdiğiniz o birtakım mevzuatlarla iki kuruşa çalıştırdığınız öğretmenlere, yıllardır atanamayan öğretmenlere, atanamadığı için av tüfeğiyle intihar eden, atanamadığı için inşaatlarda çalışırken ölen öğretmenlere ne diyeceksiniz? Ne hesap vereceksiniz? Ama bilin ki günü gelecek siz hesap vereceksiniz. Bu millete hesap vereceksiniz''
''Bu projeye karşı muhalefeti daha da yüksek boyutlara çıkarmamız gerekiyor''
CHP Bornova İlçe Başkanı Ertürk Çapın, ÇEDES’e karşı mücadeleyi büyüteceklerini belirterek, şunları söyledi:
''Biz bakanlık bu projeden vazgeçeceği güne kadar her gün saat 14.00-16.00 arasında CHP İzmir ilçe örgütlerinin iştirakiyle burada nöbet tutacağız. Kimse bu işin peşini bırakacağımız düşünmesin. Bugün burada bir basın açıklaması yaptık da bitti değil.
Biz buradayız. Bundan sonra velilerimizle de görüşeceğiz. Bu projeye karşı muhalefeti daha da yüksek boyutlara çıkarmamız gerekiyor. Ben inanıyorum. Bu saçma sapan ucube projeden vazgeçmek zorunda kalacaklar. Ama bizlerin mücadelesiyle vazgeçmek zorunda kalacaklar" (ANKA)