Boğaziçi Üniversitesi’nin Güney Kampüsü'ndeki Albert Long Hall'da düzenlenen törende, Rektör Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, ünlü fotoğrafçı Ara Güler'e cübbe ve fahri doktora belgesi takdim etti. Törene ünlü yazar Orhan Pamuk da katıldı.
CNN Türk’te yer alan habere göre, teknik ve sanatsal niteliği yüksek başarılı fotoğraf çalışmaları, Türkiye'nin tarihi ve gündelik yaşamını dünyaya tanıtması sebebiyle fahri doktora unvanı verilen Güler, cübbeyi giydikten sonra "Doktor oldum" dedi.
Böyle bir yere gelip konuşma yapacağını hiç düşünmediğini ifade eden Güler, "Şimdi de ne düşündüğüm belli değil. Aslında bunlar hoş, güzel şeylerdir. Hoşuma da gidiyor. Gerçi bu üçüncü doktoram ama bunlar bende birtakım dürtülere neden oluyor. Sizin için daha iyi bakacağım dünyaya, bundan sonra daha başka şeyler de ilave edeceğim" diye konuştu.
Güler, kendisine bu unvanın verilmesinden dolayı herkese teşekkür etti.
‘Ara Güler kuşakları da birbirine bağlar’
Barbarosoğlu da Ara Güler'in kendini "fotoğraf sanatçısı" olarak tanımlamaktan özellikle kaçınmasına, dünya vatandaşı olduğunu söylemesine rağmen "İstanbul" denildiğinde akla ilk onun isminin geldiğini söyledi.
Güler'in tarihi, konuşulan dillerden biriyle değil, imgenin evrensel diliyle anlattığını belirten Barbarosoğlu, "Bu nedenle Ara Güler, kültürler arasında köprü olduğu kadar kuşakları da birbirine bağlar" ifadesini kullandı.
Barbarosoğlu, Güler'in daha uzun yıllar boyunca dünyayı başkaları adına görmeyi sürdürmesini diledi.
‘Ara Güler'in arşivi benim için büyük bir ummandır’
Yazar Orhan Pamuk ise 8 yaşındayken Ara Güler'in kim olduğunu bildiğini, o zamanlar onun yeteneğiyle Türkiye'de herkesin en merak ettiği fotoğrafçı olduğunu anlattı.
Pamuk, 1970'lerde "dünya çapında fotoğrafçımız" diye Güler ile gurur duyulduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"1980'lerde benim ilk kitaplarım çıkmıştı. 'Acaba Ara Güler'in bir gün fotoğrafımı çekmesi için ne kadar meşhur olmam lazım' diye düşünürdüm. O gün de geldi, 1994'te ilk defa benim fotoğrafımı çekti, o gün tanıştık. 'Demek ki artık yazar oldum' dedim. Tanışma şerefine erdim.
2000'den sonra da arşivinde çalışmaya başladım. Onunla tanışmak şerefse, arşivinde çalışmak benim için çok özel bir mutluluktur. Kitaplarım için defalarca arşivinde saatlerce çalıştım. Ara Güler'in arşivi benim için büyük bir ummandır, İstanbul'un görsel hazinesidir.
Bugün Ara Güler'i onurlandırıyoruz. Bu, çok yerinde bir karar ama önümüzdeki asıl vazife, Ara Güler'in büyük arşivini değerlendirmek, bunu önce korumak, sonra dijitale geçirmek, kategorize etmek, bir vakfa bağlamak, ömrünün uzun olmasını ve ayakta kalmasını sağlamaktır.
O, böyle bir kentin görsel hafızasını sağlamış, hem o fotoğrafları çekmiş hem de kendi kendisinin arşivciliğini yaparak 50'den fazla yıl titizlikle onları korumuş ve saklamış."
Ara Güler'de 800 bin fotoğrafın bulunduğunu, bunların 50 binine baktığını, 1950'lerde İstanbul'un fark edilmeyen ruhunun en iyi biçimde Güler'in fotoğraflarında yakalandığını aktaran Pamuk, "Ara Güler'in arşivinde İstanbul fotoğrafları arasında çalışırken unuttuğum, bana güzel gelen, derin şeyi, tıpkı bir annenin yüzünü arar gibi ararım" dedi.
Pamuk, Ara Güler'in arşivinin sanat yanını değil, belgeci ve gazeteci yanını ortaya çıkarmaktan hoşlandığını da sözlerine ekledi.