Magazin

'Böcek' davasını kazanan eski Türkiye güzeli, eski eşine bir dava daha açtı

"Ziynet eşyalarımı da geri alacağım"

23 Nisan 2017 16:53

2007 Miss Turkey güzeli Sinem Sülün, eski eşi Mustafa Yüksel ve ailesinin, evindeki üçlü prize dinleme cihazı taktığı gerekçesiyle açtığı davayı kazandı. Aile, 3’er yıl 9’ar ay hapis cezasına çarptırıldı. Sülün bu kez de, ziynet eşyalarına el koyduklarını söylediği aileye yeni bir dava açtı.

Yatak odasında bulduğu dinleme düzeneğinin ardından evliliğini bitiren 2007 Miss Turkey güzeli Sinem Sülün, "Mahremime saldırdılar" dediği eski eşi ve ailesiyle girdiği hukuk savaşını kazandı. Sülün'ün eski kayınpederi Sami Yüksel, eski kayınvalidesi Hikmet Birsen Yüksel ve eski eşi Mustafa Yüksel, 3'er yıl 9'ar ay hapis cezasına çarptırıldı. Sabah gazetesinden Dilek Yaman'ın haberine göre, Sülün ise, mahkemenin üst sınırdan ceza vermesi gerektiğini söyledi. Hukuk mücadelesini sürdürmeye kararlı olan Sülün, evli olduğu dönemde ziynet eşyalarını alan eski eşi ve ailesine bir dava daha açtı.

Sülün, üç yıldır devam eden hukuk mücadelesinde yaşadıklarını anlattı:

"Tekstilci Mustafa Yüksel ile Mayıs 2013'te evlendim ve geçtiğimiz aylarda boşandım. Boşanma aşamasına gelmeden kısa bir süre önce, evliliğim süresince eski eşimle farklı zamanlarda yaptığım sohbetler, kayınvalidem ve kayınpederim tarafından dile getiriliyordu. Şüphelendim ve savcılığa başvurdum. Evimde yapılan araştırmalar sonucu; üçlü uzatma prizine, ortam dinlemesi amacıyla tasarlandığı belirtilen bir düzenek yerleştirildiği ve bu şekilde konuşmaların kayda alındığı tespit edildi. Dinleme düzeneği içerisinde bulunan SIM kartın ise, kayınpederim Sami Yüksel'e ait olduğu ortaya çıktı. Yapılan yargılama sonucu Sami Yüksel, Hikmet Birsen Yüksel ve Mustafa Yüksel hakkında dinleme suçunu profesyonelce işledikleri için 3'er yıl 9'ar ay hapis cezası verildi.

"Yargıyı etkilemeye çalışacaklar"

"Kararın ardından eski eşim ve ailesi, istinaf mahkemesine başvurduğu için hapis cezası kesinleşmedi. Ancak gelinen bu aşamada, yargılama sürecinin aleyhime döndürülmesinden tedirginim. Sanıkların İstanbul'un tanınmış tekstilci ve nüfuzlu ailelerinden biri olduklarını düşünürsek, ailece hapse girmemek için bu süreçte her türlü yola başvurmaktan, yargıyı etkilemekten çekinmeyeceklerini ve hapis cezasını düşürmek için her türlü imkanı kullanacaklarını düşünüyorum. Bu davanın başlangıcında elimdeki güçlü delillerime rağmen savcılığın 'Kovuşturmaya gerek yoktur' kararına, avukatım aracılığıyla itirazımız sonucu dava açılmış ve dava bu aşamaya kadar gelmiştir. Beni yüzlerce kez dinlediler. Ben üst sınırdan cezalandırılmalarını isterken, durumun tam tersine dönmesinden çekiniyorum.

"Soruşturma aşamasında, dosyada üçlü priz ve içine yerleştirilmiş dinleme düzeneği bulunması ve hatta dinleme düzeneğine takılı SİM kartın, kayınpederim Sami Yüksel'in adına kayıtlı olduğu tespit edilmesine rağmen, dosyanın savcısı tarafından soruşturma kapatılmıştı. Avukatlarım derhal bu karara itiraz etti ve Sulh Ceza Hakimliği tarafından, 'Dosyada bunca delil varken kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi açıkça hukuka aykırıdır' denilerek, karar kaldırıldı ve dava açıldı.

"Yanlarına kâr kalmasın"

Yargılama aşamasında TIB'ten gelen telefon arama kayıtları ve baz istasyonu kayıtları da; sanıkların, yatak odama yerleştirdiği dinleme düzeneği ile ortam dinlemesi yaptıklarını ortaya çıkardı. Bu süreçte sanıklar, dışarıdan iki defa özel rapor aldırıp dosyaya sundu. Hakim de TİB ve Ulusal Kriminal Büro'dan rapor istedi. Gelen rapor da sanıkların aleyhine oldu ve hakim kararını verdi. Ancak soruşturma aşamasında yaşadığım zorluklar, delillerin görmezden gelinmesi, talep etmemize rağmen delillerimizin toplanmaması; beni tedirgin etmişti. Şimdi aynı tedirginliği yaşıyorum. Sanıkların güçlerini ve nüfuzlarını kullanarak hak ettikleri cezayı çekmemeleri ihtimalinden ve bana yaşattıklarının yanlarına kâr kalmasından endişeleniyorum ama Türk adaletine ve mahkemelerine güveniyorum.

"Ziynet eşyalarımı da geri alacağım"

Evlilik dönemimde, eski eşim ve ailesi ziynet eşyalarımı istedi. Ziynet eşyalarını kasaya koyduklarını söyleyip bana vermediler. Boşanma aşamasına gelmeme rağmen eşyalarımı bana iade etmediler. Boşanma davasından sonra ise, eski eşim nafakamı bile ödemedi. Mahkemede işsiz olduğunu ileri sürdü. Bu kadar varlıklı bir ailenin çocuğu nasıl işsiz olur! Eşimin bu ifadesine çok şaşırdım, hatta üzüldüm. O ifade sonrası nasıl bir kumpasın içine düştüğümü anladım. Ben de avukatım aracılığıyla yeni bir dava açtım. Eşime icra takibi başlatmıştım zaten; ziynet eşyalarımı da alacağım. Hukuk savaşımın arkasındayım ve pes etmeyeceğim.