Fethullah Gülen dershanelerin kapatılması tartışmasıyla ilgili olarak, "Asıl mesele bilemediğin anda bir balyoz gibi tepene inen musibetler karşısında dişini sıkıp sabretmek. Bu bir yönüyle çok önemli. Sabır çok önemli birşey. Kendilerini adamış insanlar, kendi hizmet serencameleri, sergüzeştleri içinde bazen böyle Ağrı Dağı gibi dağlar, hatta Kaf Dağı gibi dağlar önüne çıkabilir. Fakat Ferhat gibi.. Vur kazmayı Ferhat, çoğu gitti azı kaldı" dedi.
Zaman gazetesinde yayınlanan "Eğitime darbe planı" haberi ve yasa tasarısı hakkında 20 dakikalık bir açıklama yapan Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen, 'Mümin sarsılabilir ama devrilmez, meseleye öyle bakmak lazım' görüşünü dile getirdi.
Herkul.org sitesinden yapılan açıklamada, “her fırsatta 'kardeş' olduğunu söyleyen, aynı safta yer tutan ve hizmet erlerinin yüzüne gülen bazı kimseler tarafından bir kısım planların yapıldığı ve uygulamaya konulacağı yazılıp çiziliyor. Biz, müminlerin bu kadar kötülük yapabileceklerine ve garazlara bina ettikleri icraatla milletin geleceğine kastedebileceklerine inanmak istemiyoruz. İnanmak istemiyor ve hâlâ, 'Bu işte bir yanlışlık var!' diyoruz” dendi.
İşte Fethullah Gülen’in herkul.org'ta yayımlanan (15 Kasım 2013) açıklamalarından satır başları:
"Asıl mesele bilemediğin anda bir balyoz gibi tepene inen musibetler karşısında dişini sıkıp sabretmek. Bu bir yönüyle çok önemli. Sabır çok önemli birşey. Kendilerini adamış insanlar, kendi hizmet serencameleri, sergüzeştleri içinde bazen böyle Ağrı Dağı gibi dağlar, hatta Kaf Dağı gibi dağlar önüne çıkabilir. Fakat Ferhat gibi.. Vur kazmayı Ferhat, çoğu gitti azı kaldı."
"Siz ne kadar paniklerseniz, karşı tarafa o kadar kendi hesapları ile hareket etme imkânı verirsiniz. Ne kadar kendi planlarınıza bağlı kalırsanız… Ha bunu dediler ama bizim burada A planımız yanında bir de B planımız vardı, bir de C planımız vardı, bir de D planımız vardı. Sürekli o cereyanı devam ettirmek suretiyle karşı taraf önünüzü kesmek istediği yerde, siz başka bir taraftan onların ön kesme yerini aşmış olmanız lazım. Onun için de günümüzde rüzgâr böyle biraz muhalif esiyor."
'Firavun aleyhinizde ise isabetli bir yoldasınız'
"Dünyevi bir beklentiniz yok, hatta 'yaptığınız hizmet karşılığında cennetten bir köşk alın' dedikleri zaman tiksinti duyma içinizde varsa şayet, doğru yolda yürüyorsunuz. Bir meselenizin isabetli olduğuna delalet eden böyle birşey var. Eğer böyle düşünüyorsanız doğru bir yolda yürüyorsunuz, yürümeye devam edin. Bir de negatif bir yandan sizi teyid eden, yürüdüğünüz yolda sizi teyid eden birşey var. Siz doğru yolda yürüdüğünüz halde bir kısım herşeyi kendi benliğine, dünyevi çıkarlara bağlamış, dünyadan değişik şeyler kotarmaya bağlamış insanlar sizin aleyhinizdeyse şayet, hangi zihniyette hangi düşüncede olursa olsun isabetli bir yolda yürüyorsunuz demektir. Firavun aleyhinizde ise, isabetli bir yolda yürüyorsunuz demektir. Karun aleyhinizde ise, isabetli bir yolda yürüyorsunuz demektir. Valla cennetin kapılarını bile bunlar kapamak isteyebilirler. 'Bunlar girmesin de biz girelim. En azından önce biz girelim. Bunların da zaten girmeye hakkı yok' diyenler çıkabilir."
'Elimde olsa hapisteki darbe tutuklularını salarım'
"60 ihtilalinden bu yana onu da gördük, tokadını yedik. 70 darbesini gördük, tekmesini yedik. 80 darbesini gördük, onun da çiftesini yedik. Hepsinden birşey yedik. Fakat tekme atan, tokat atan, çifte atanın şimdi hesapları görülüyor. Biz yapmadık onu. Kader hüküm verdi ve kaderin o mevzuda figürü olarak kullandığı insanlar, onları öyle yaptılar. Bana dokunan bir yanı vardı. Yaşlı başlı adamlar böyle orada hesap verince ciğerim yanıyor benim. Elimde bir imkân olsa ben onların hepsine 'serbestsiniz' derim. Ne var ki birileri onları planlıyor, yapıyor, 'Topuklarını birbirlerine vurdu. Karşımızda dimdik durdu bu adamlar. Bunlara bunu dedirttik' diyorlar bir taraftan, kapalı kapılar ardından diyorlar, fakat bir taraftan da camia onu sanki bir kısım elamanlarına yaptırtıyormuş gibi onlara fısıldıyor. Bir taşla iki kuşu vurma gibi bir nifak hareketi içinde bulunuyorlar. Bana yakışmayan şeyler ama müsaadenizle bu kadarını da söyleyeyim."