25 Şubat 2025 10:31
Güncelleme: 25 Şubat 2025 10:43
“Halikarnas Balıkçısı” olarak da bilinen Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın torunlarının açtığı davada, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi, “Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar” dizisinin yayınına 21 Şubat’ta durdurma kararı verdi. Avukat Hande Kuday, karara ilişkin olarak; "Dizi proje aşamasındayken senarist Hande Altaylı tarafından birçok aile ferdiyle birlikte görüntü verilerek ailenin onayının olduğu intibası oluşturulmuştu. Dava dosyasını görmemekle birlikte buradaki temel meselenin Şakir Paşa’nın geliniyle yaşadığı ilişkinin bir dedikodu mu, yoksa gerçeğin dramaturjisi mi olduğu meselesi olduğunu tahmin ediyorum" dedi.
Bianet'ten Tuğçe Yılmaz'ın haberine göre; yayını durdurulan diziye ilişkin mahkemenin aldığı tedbir kararının ölçüsüz olup olmadığını ve RTÜK’ün müdahalesinin süreçteki rolünü avukat Hande Kuday değerlendirdi.
Biyografik yapımların hukuki süreçlerinin kişilik hakları, mirasçılar ve sanat özgürlüğü dengesi çerçevesinde değerlendirildiğini söyleyen Kuday, şunları söyledi:
“Bu tür biyografik yapımların hukuki süreçleri, kişilik hakları, mirasçılar ve sanat özgürlüğü dengesi çerçevesinde değerlendirilir. Yargıtay kararlarında ve doktrinde, hayatı filme konu olan kişinin kamuya mâl olmuş biri olmasının sınırlarını “kişilik hakkı”nın unsurlarını ihlal etmemesi denge ve çerçevesinde çiziyor. Kişilik hakkı, kişinin şeref ve haysiyetinin, mahremiyetinin ve özel hayatının gizliliğinin korunması kapsamında değerlendiriliyor. Kişilik hakkı ölümle birlikte mirasçılara geçen bir hak değil; ancak kişilik hakları ölüm ile sona ermiş kişinin mirasçıları, esere konu edilen kişinin kötü gösterilmesinin, şeref ve haysiyetinin zedelenmesinin önüne geçmek için hukuki yollara başvurabiliyorlar.
Dizi proje aşamasındayken senarist Hande Altaylı tarafından birçok aile ferdiyle birlikte görüntü verilerek ailenin onayının olduğu intibası oluşturulmuştu. Dava dosyasını görmemekle birlikte buradaki temel meselenin Şakir Paşa’nın geliniyle yaşadığı ilişkinin bir dedikodu mu, yoksa gerçeğin dramaturjisi mi olduğu meselesi olduğunu tahmin ediyorum. Bir biyografiyi anlatırken yasal mirasçılardan izin alınması da kişilik haklarına saldırıyı doğrudan ortadan kaldıran bir husus değil zira. Ancak diziden çok önce de herkesçe konuşulan, bir tevatürden öte olduğu görüşünün ağırlıkta olduğu bu ilişkiye dair ilk ifşa da bu diziyle gerçekleşmedi.”
© Tüm hakları saklıdır.