Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, TBMM Genel Kurulu’nda görüşmelerine başlanan 2025 yılı bütçesini protesto etti. Konfederasyon, "'Vatandaşımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz' söylemleriyle hazırlanan bu bütçe, makul bir ekonomik rota değil bir pişkinlik belgesidir. Ülkemizin yeni yıl için hazırlanan bütçesi, olsa olsa emekçiye ve yoksul halka vurulan son darbedir. İçinde halkın, halkın sorunlarının, yaşamın gerçeklerinin, ekonominin gerçek halinin olmadığı bu bütçeyi, bu pişkinlik belgesini tanımıyoruz" açıklamasını yaptı.
Birleşik Kamu İş Konfederayonu, TBMM Genel Kurulu’nda görüşmelerine başlanan 2025 yılı bütçesini TBMM Çankaya Kapısı’nda yaptığı açıklamayla protesto etti. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Hazırlanan bütçede halkın durumu tamamen görmezden gelinmiştir"
“Yıllardır sürdürülen yanlış ekonomi politikaları nedeniyle derin bir ekonomik kriz yaşayan ülkemizde 2024 yılı, halkın büyük çoğunluğu için kâbus gibi geçmiştir. Hükümetin 2025 yılı için hazırladığı bütçe yaraya merhem olmak yerine ne yazık ki önümüzdeki yılda da yoksulun daha yoksul zenginin daha zengin olacağı bir bütçe olmuştur. Çalışan nüfusun yüzde 40’ının asgari ücret aldığı, yüzde 70’inin aldığı ücretin de asgari ücretin biraz üstü olduğu işsizliğin kol gezdiği, en temel ihtiyaçların bile lüks olduğu, kamuda çalışanların ay sonunu getiremediği ülkemizde, 2025 yıl için hazırlanan bütçede halkın durumu tamamen görmezden gelinmiştir.
"Yap-işlet-devret projeleri için yine halkın serveti yandaşlara akıtılacaktır"
2025 yılı bütçesine genel hatlarıyla bakacak olursak: 2025 bütçesinde vergi gelirlerindeki yıllık artış yüzde 46'dan fazladır. Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretlerin yüzde 17,5’lik enflasyon hedefine göre yapılacağı yeni bütçede, hükümet kendi söylediğine bile inanmadığını rakamlarla ortaya koymaktadır.2023 yılında 674 milyar TL olan faiz harcamaları gelecek yıl 2 trilyon TL’yi bulacaktır. Faiz ödemeleri için daha fazla vergi toplanacaktır. Maliyetler yükselecektir. Yatırım harcaması bulunmayan bütçede, enflasyonla mücadele adına elle tutulur hiçbir madde yoktur. Bütçeye göre 'cebimizden 5 kuruş çıkmayacak' söylemiyle yandaşlara yaptırılan yap-işlet-devret projeleri için yine halkın serveti yandaşlara akıtılacaktır.
2025’te otoyol, köprü geçişleri ve şehir hastaneleri için bütçeden 202,3 milyar TL harcanacaktır. Bu rakam 2025 yılı tahmini dolar kuruyla ortalama 5 milyar dolardır. Hayat pahalılığından şikâyet eden yurttaşa 'Dolarla mı maaş alıyorsunuz?' diye çıkışan zihniyet, yandaşlarına bu sene de dolarla servet akıtacaktır. Babasından kalan mirasları satıp savuran hayırsız bir evlat gibi, yıllardır özelleştirme adı altında devlet kaynaklarını sermayeye peşkeş çeken hükümet, 2025’te bu satışlar için de vites arttırmaktadır. Özelleştirmeler sonrasında özel sektörün elektrikteki payı yüzde 80'e yükselmişken, şimdi de Türkiye Elektrik İşletmeleri A.Ş.’ın planlanan satışıyla son darbe indirilecektir. Bu üretmeden satan zihniyet nedeniyle yurttaş daha da fahiş faturalar ödemek durumunda kalacaktır.
"AKP bu yıl da halkın mirasını satıp günü kurtaracak"
2025 bütçesi çerçevesinde satılmayı bekleyen limanlar ise şunlardır: Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı, Çanakkale Gökçeada Kuzu Limanı, Tekirdağ Çeşmeli Liman Sahası. Yani AKP bu yıl da halkın mirasını satıp günü kurtaracak, o mirasın sahibi olan halka da ancak öldürmeyecek kadar bir gelir dağıtacaktır. Sermayenin teşvik ve vergi aflarıyla piyasa denetimsizliğiyle daha da büyüyeceği 2025’te çalışan nüfus için hiçbir iyileştirme öngörülmediği için yoksul ile zengin arasındaki uçurum daha da derinleşecektir.
"Bir ülke halkının geliri, refahı büyümeden büyüyemez"
Küresel Servet Raporu’na göre Türkiye’de 2008-2023 yılları arasında kişisel servet yüzde bin 708 artmıştır. Bu rapora göre ülkemiz, gelir eşitsizliğinde dünya birincisidir. Aynı rapora göre gelecek 5 yılda dolar milyoneri sayısının yüzde 43 artması beklenmektedir. Sadece 2023 yılında servet büyümesi yüzde 158’dir. Yani hükümetin '17 çeyrek boyunca ekonomimiz aralıksız olarak büyümüştür' söylemi sadece kendi ve yandaşları için geçerlidir. Bir ülke halkının geliri, refahı büyümeden büyüyemez. Yeni bütçe de bu kaçınılmaz gerçek bile yine görmezden gelinmiştir.
"Emekçiye ve yoksul halka vurulan son darbedir"
Birleşik Kamu-İş olarak altını çiziyoruz, bütçede; enflasyonla mücadele, döviz kurlarındaki fırtınalar için önlemler, anayasal bir hak olan barınmanın dahi lüks olmasına karşı bir program, iyileştirici sosyal yardımlar, özel sektöre yeni bir denetim sistemi, kamuda terazisi bozulan işçi-memur gelir dengesine dair bir düzenleme yoktur. 'Vatandaşımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz' söylemleriyle hazırlanan bu bütçe, makul bir ekonomik rota değil bir pişkinlik belgesidir. Emeğiyle çalışanın geçinemediği, çalışamayanın iş bulamadığı, ne istihdamda ne eğitimde olan genç sayısında dünyada ikinci olan, 18-25 yaş aralığındaki her iki gençten birinin yurt dışında yaşamanın hayalini kurduğu,
insanımızın başını sokacak bir çatı ve önüne koyacak bir kap yemek için Avrupa’nın en uzun mesai saatleriyle çalıştığı ülkemizin yeni yıl için hazırlanan bütçesi, olsa olsa emekçiye ve yoksul halka vurulan son darbedir.
2025 yılı için hazırlanan bu bütçede emek düşmanı ve ekonomi cahili hükümet kadar bir yalan makinesi gibi çalışan TÜİK’in, toplu görüşmeler sırasında emekçinin alın terini peşkeş çeken sarı sendikaların, bu ülkenin insanını sadece ucuz iş gücü olarak gören gözünü kar hırsı bürümüş sermayenin de payı büyüktür.
"Haklarımızı istiyoruz ve söke söke alacağız"
Biz ise tarihsel sorumluluğumuzu sırtlanarak tam karşılarında duracağız. Bizim için son damla niteliği taşıyan, bu emekçi düşmanı bütçeye karşı mücadele edeceğiz. İçinde halkın, halkın sorunlarının, yaşamın gerçeklerinin, ekonominin gerçek halinin olmadığı bu bütçeyi, bu pişkinlik belgesini tanımıyoruz. Haklarımızı istiyoruz ve söke söke alacağız." (ANKA)