Çevre

Bir yeryüzü dergisi doğdu: Magma

Kentlerimiz de, medyamız da betonlaşırken bir umut ışığı...

05 Ekim 2014 16:15

Türkiye’nin yeni keşif, coğrafya ve kültür dergisi Magma, raflardaki yerini aldı. Yüksek bir okur kitlesini hedefleyen ve kendisini “yeryüzü dergisi” olarak tanımlayan Magma, ilk sayısında kapak konusu olarak Amazonları işliyor.

Magma Dergisi büyük bir yayın grubuna ait değil. Derginin içeriğini hazırlayanların ortaklaşa katıldığı bir bütçeyle kurulmuş Evliya Çelebi şirketi tarafından yayımlanıyor. Magma’da genel yayın yönetmeni Özcan Yüksek’le birlikte, okurların Atlas’tan tanıdığı Kemal Tayfur, Necmi Karul, Oktay Uludağ, Güven Eken, Güneşin Aydemir, fotoğrafçılar, yazarlar ve biliminsanları yer alıyor. Kurucular ve destekçiler arasında Doğa Derneği, Buğday Derneği ve Gola Derneği gibi Türkiye’nin önde gelen doğa koruma örgütleri de bulunuyor. Derginin amacı, dünyayı ve içinde yer aldığı evreni fotoğraflarla, kendi çıktığı yolculuklarla anlatırken, gezegenimizi koruyucu bilgi ve kültürleri de anlamak ve çoğaltmak. Dünyanın tüm renklerini, keşif ve serüven duygusunu ve çabalarını, coğrafyaya, kültürlere, tarihe ve özellikle de arkeolojiye ilişkin yeni bilgi ve buluşları sayfalarına taşımak.

 

Magma Amazon’un bilinmeyen ülkesinde

 

İlk sayıda savaşçı kadınlar olarak bilinen Amazonların sırlarını araştıran dergi, okuyucularını onların bilinmeyen ülkesine götürüyor. Kafkasya ve Rusya bozkırlarında Amazon kadından kalan izleri ve emanetleri topluyor. Savaşçı kadınlara ait kurganlardan çıkarılan silahlar ve eşyalar, Özcan Yüksek’in fotoğraflarıyla ilk kez Magma’nın sayfalarında gün yüzüne çıkıyor. Amazonlar konusu iki ayrı araştırma yazısı ile ele alınıyor. Kemal Tayfur’un yazısı, Amazonların tarihteki yeri, kim oldukları, maceraları, nasıl yaşadıklarıyla ilgili Kuzey Kafkasya’daki arayışı anlatıyor, efsanelerin ardındaki gerçeği araştırıyor. Bugün yaşayan halklar, Karaçaylar, Osetler ve bozkır halkları arasında Amazon imgesini ve anılarını arıyor. Fransız arkeolog OliverCasabonne ise efsanenin kökenlerine iniyor ve efsanevi Amazonların, Anadolu’da beş bin yıl önce var olmuş anaerkil bir topluluğun yansımaları olduğunu yazıyor. Hint-Avrupa dilini konuşan  erkek egemen kavimlerin Anadolu’ya gelişiyle Anadolu’nun binlerce yıl geriye giden anasoylu doğasının nasıl yok edildiğini anlatıyor.

 

Cemal Kafadar ile söyleşi

 

Dergide yer alan önemli konulardan biri de Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Cemal Kafadar ile yapılan söyleşi. “Muhafazakârın Kör Kazması” başlığıyla verilen söyleşide, Serkan Ayazoğlu’nun sorularını yanıtlayan Cemal Kafadar, yıkımın imgesi Kör Kazma’dan incinen, hem hicveden hem de dokunaklı olabilen, yeni diye sunulana karşı şüpheci davranabilen ama Türkiye’nin “cedidci” damarını da iyi kavrayabilen bir muhafazakârlıktan; iktidar olma, hükmetme meselesini her şeyin önüne koyan, “fütühhatçı, gelişmeci” yeni tip muhafazakârlığa geçişin serüvenini anlatıyor. Yahya Kemal’den Necip Fazıl’a ya da Adnan Menderes’ten Tayyip Erdoğan’a muhafazakâr geleneğin yolculuğunu gözler önüne seriyor, Türkiye’nin 50-60 yılına damgasını vuran bir zihniyet dünyasının haritasını çıkarıyor. Konunun güncelliğinin de siyasiliğinin de dışına taşıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’la, Yahya Kemal’le başlıyor; söz ceberut devlete geldiğinde Kuyucu Murat Paşa’yı hatırlatıyor, her devletlide olması gereken merhameti arıyor, Berkin Elvan’ı anıyor, Gezi’de kendini ifade imkânı bulan vicdana vurgu yapıyor. Farklı yerden bakıyor, cümleleri özenle seçiyor, ezber bozuyor; saf tutmuyor, ufuk açıyor…

Türkiye’deki muhafazakârlığın kendini daha çok kadın-erkek, aile ilişkileri çerçevesinde ifade ettiğini; iktidar olma, güçlü olma meselesini her şeyin önüne koyduğunu söyleyen Cemal Kafadar, tarihi ve doğal mirasın korunması konusunda bu muhafazakarlığın ne denli yıkıcı bir karakter sergilediğini gösteriyor: “Menderes’ten bu yana Türkiye’de merkez sağda konuşlanan muhafazakar siyaset aynı zamanda en fütursuz gelişmeci, kalkınmacı siyaset ortaya koydu.”

Bir coğrafya keşif ve kültür dergisi olarak yayın hayatına başlayan Magma Dergisi ilk sayısında bunlar dışında birçok konuya yer veriyor. Özcan Yüksek ve Selcen Küçüküstel, Binbir Gece Masalları’nın esrarlı ülkesi Yemen’de büyülü bir yolculuğa çıkıyor. Timur Kara’nın havadan çekilmiş fotoğraflarıyla İğneada ve Istranca Dağları ve Türkiye’nin en büyük subasar ormanlarının ekolojik değerlerini öne çıkarılıyor. Türkiye’nin önde gelen doğa derneklerinden Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, Türkiye’nin yağmalanan doğasını araştırıyor, Buğday Derneği Başkanı Güneşin Aydemir doğal ve sağlıklı yaşamın gündelik sırlarını arıyor.

Bafa Gölü ve Latmos Dağı’nda insanlığın en eski anılarını taşıyan kaya resimlerinin ve gök kubbenin altındaki en güzel coğrafyalardan birinin öyküsünü Bedia Ceylan Güzelce kaleme alıyor, Kubilay Akdemir fotoğraflıyor. Derginin fotoğrafçılarından Zafer Kızılkaya Batı Papua’da RajaAmpat adalarının renkli sualtı dünyasına dalıyor, Mustafa Önder ise Bolivya’da Atacama Çölü’nde düşsel bir yolculuğa çıkıyor.

 

Magma Dergisi’ne abone olmak için; www.magmaabone.com

facebook-magma dergisi, Twitter: @MagmaDergisi