Kurumların yasalara uygun olmayan faaliyetlerinin en azından bir kısmının ortaya çıkarılmasında ifşaatçılar (whistleblower) sıklıkla büyük rol oynuyor. Ancak sisteme karşı durma kararı ifşaatçıların hayatını bir anda değiştiriyor. Tıpkı İsviçreli eski banka çalışanı Rudolf Elmer’in başına gelenler gibi. Elmer, 2008’de Wikileaks yoluyla bazı bilgileri kamuoyuna açıklamış, 2011’de de Julian Assange ile basının karşısına çıkmıştı.
İsviçre’de bir ifşaatçı: Şu ana kadar takip edilmiş, tutuklanmış ve mahkûm edilmiş. Rudolf Elmer, mali otoriteler için adeta bir düşman.
'Karanlık işlerin bir parçasıydım'
Eski banka müdürü Elmer, İsviçre bankalarının vergi kaçakçılığı ve para aklama vakalarında aktif rol oynadığını ifşa etti.
Banka bilgilerinin gizliliğini göz ardı ederek Julius Bär Bankası’nın Cayman Adaları’ndaki müşteri bilgilerini kamuoyuna açıkladı:
"Ben de karanlık işlerin bir parçasıydım. İlk başta bu karanlık tarafı yalnızca İsviçre‘yle özdeşleştirdim. Ancak yıllar geçtikçe bu kuruluşun gerçekten en karanlık tarafında çalıştığımı anladım."
Rudolf Elmer tüm resme dikkatlice baktığında bankanın Cayman Adaları’ndaki şubesinde görev yaparken nasıl bir sürecin parçası olduğunun farkına varmış. Vergi kaçakçılığı ve yasadışı müşterilerle ticari ilişkilerin varlığına dair ipuçlarını keşfetmiş. Şeflerini derhal durumdan haberdar etmiş, ancak üstlerinden duruma müdahale eden olmamış.
"Cayman Adaları’nda Zürih’te ön satışı yapılan alım ve satışlara onay vermek zorunda kalmam yanlıştı. Bunun yanı sıra etik olmayan bir başka konu da bazı müşterilerimizin yasadışı işlere bulaşmış olmalarıydı, örneğin para aklama ve cinayetten yargılanmış olan eski Meksikalı polis memuru Arturo Acosta Chapparo. Bir diğer ünlü müşteri de Bin Laden İnşaat şirketi idi.‘‘
Rudolf Elmer tüm bunları sorgulamaya başlayınca işinden olmuş. Julius Bär Bankası ona baskı yapmaya başlamış. Ancak Elmer de geri adım atmamış ve o da bankanın üzerine gitmiş. 2008’de de elindeki bilgileri yetkili otoritelere ve Wikileaks’e sızdırmış.
"Bilgiler savcılığın elinde olmasına rağmen hiçbir şey yapmadılar. Wikileaks’in bilgileri sızdırmasından sonra dava dünya çapında tanındı."
Assange ile basının karşısına çıktı
2011'de Wikileaks'in kurucusu Julian Assange ile basının karşısına çıkmışlar. Banka ise onu parayla susturmaya çalışmış.
"Banka 2006’da bana yarım milyon İsviçre Frankı'nın yanı sıra şahsıma karşı başlatılan tüm hukuki süreci durdurmayı teklif etti. Aslında parayı alabilirdim, gerçekten ihtiyacımız da vardı. Ancak bunu yapmamaya karar verdim. Durumu eşimle ve ailemle enine boyuna düşündük. Eğer parayı alıp sussaydım bu sistemde olup bitenleri hasıraltı etmeye devam etmek zorunda kalacaktım."
Elmer, para değil, olayların açıklığa kavuşmasını istiyor. Aldığı bu karar hayatını kökten değiştirmiş. Vergi cennetindeki tatlı hayat rüyası da böylece sona ermiş.
"Ailem de bu süreçte benim yüzümden acı çekti. Bankanın tuttuğu dedektifler bize psikolojik terör uyguladı. Burada iki yıllık uzun bir süreden bahsediyoruz. Kızım artık yaşamak istemiyordu, çünkü dedektiflerin ona zarar vermesinden korkuyordu. Daha altı yaşında kendini bir tabutun içinde gösteren resimler çiziyordu."
Her şeye rağmen Elmer, ailesiyle memleketi Zürih’e dönmüş ve kaçmak yerine adaletin karşısına çıkmış. Bu onun için aylar süren bir adli süreç anlamına geliyor.
Altın yumurtlayan tavuğunu korumak
İfşacı olarak uzun bir süre yalnız bırakıldığını hissetmiş. Ama artık davasını anlatacak gücü kendinde buluyor.
"İsviçre, altın yumurtlayan tavuğunu korumak istiyor, her ülke gibi. İsviçre için bu banka sırları. Koruma mekanizması ise adalet sistemi. Çünkü adalet, sistemi korumakla yükümlü.‘‘
Bu ağır bir suçlama. Ancak Rudolf Elmer için hikâyesinin sonu anlamına geliyor. Çünkü İsviçre ifşa ettiği bilgilerin hiçbirini soruşturmamış.
"Benim amacım bu olayı şeffaflığa kavuşturmak ve tüm bu sürecin nasıl işlediğini göstermek. Bundan daha fazlası elimden gelmez. Bu sistemi değiştiremem bunu biliyorum. Yalnızca içeriden biri olarak sürecin nasıl işlediğini göstermek istiyorum ve bu yolda ilerlemeye de devam edeceğim."