Gündem

Bir 28 Şubat, iki Tansu Çiller!

Mahkemede '28 Şubat darbedir' diyen Çiller'in Bakanlar Kurulu tutanaklarındaki sözleri...

10 Haziran 2015 20:40

Askerin, dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ı "irtica" eşliğinde "birinci öncelikle tehdit" ilan ederek REFAH-YOL koalisyonunu istifaya zorladığı 28 Şubat sürecinde başbakan olmaya çalışan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in Bakanlar Kurulu tutanaklarında ortaya çıkan sözleriyle mahkemede verdiği ifade ters düştü. Erbakan liderliğindeki REFAH-YOL hükümetinin istifa ettirilmesinden yaklaşık 17 yıl sonra açılan 28 Şubat davasında "Tam anlamıyla bir darbedir" diye ifade veren Çiller'in o günlerde toplanan Bakanlar Kurulu'nda askerin talep ettiği önlemler için “bir tehdit ve zorlama altında icraat yapıldığı algısından kaçınılması gerektiğini" söylediği ortaya çıktı. Tutanaklara göre Çiller, "Çok sert tedbirler alınması gerekiyorsa da bunu hükümet olarak biz almalıyız" diyor.

Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi ortaklığında 1996'da kurulan, Erbakan'ın başbakan, Çiller'in de başbakan yardımcısı olduğu REFAH-YOL koalisyonunda yapılan Bakanlar Kurulu toplantılarının tutanakları 28 Şubat davasının görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

Sabah'ın haberine göre, "devlet sırrı" kapsamında olduğu gerekçesiyle bugüne kadar kamuoyuna açıklanmayan 13 Mart 1997 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısının tutanaklarını inceleyen 28 Şubat davasına bakan mahkemenin üyesi Hâkim Turhan Kök, 4 sayfalık bir rapor hazırladı.

Raporda, dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın Bakanlar Kurulu toplantısında irticayı bir "hastalık" olarak nitelendirdiği, dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller’in ise MGK kararları uygulanırken, “bunun bir tehdit ve zorlama altında yapıldığı” algısından kaçınılması gerektiğini anlattığı belirtildi.

REFAH-YOL koalisyonu olarak kurulan 54. hükümeti düşürmekle suçlanan dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve ikinci başkanı Çevik Bir’in de aralarında bulunduğu 103 sanığın yargılanmasına Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.

 

Abdullah Gül yurt dışındaydı

 

Şubat ayında yapılan duruşmada mahkeme, 28 Şubat kararların alındığı MGK toplantısından hemen sonra gerçekleşen 13 Mart 1997 tarihli Bakanlar Kurulu tutanaklarının incelenmesi için görevlendirilen naip hâkim Turhan Kök hazırladığı raporu mahkemeye sundu. Kök'ün mahkemeye sunduğu rapora göre, dönemin Devlet Bakanı Abdullah Gül, yurt dışında bulunması nedeniyle Bakanlar Kurulu toplantısına katılmazken, Dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller ve dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan toplantıdaydı.

Raporlara göre Çiller, Bakanlar Kurulu'nda, "çalışmaların bir tehdit ve zorlama ile altında yapıldığı algısından kaçınılması gerektiğini" vurgulayarak, “Çok sert tedbirler alınması gerekiyorsa da bunu hükümet olarak biz almalıyız” dedi. Erbakan ise "İrtica ve kaba softalık, bir nevi hastalıktır. Bu topraklarda 200 yıllık mazisi bulunmaktadır. 1987’de Evren ve Özal’ın katıldığı MGK’da da 28 Şubat’a benzeyen kararlar alınmıştır” dedi.

 

Mahkemede 'darbe' demişti

 

Tansu Çiller, 28 Şubat Davası kapsamında, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ifade vermiş ve "28 Şubat döneminde iddia edilen darbe, tam anlamıyla bir darbedir. Bu bir kesit değil, süreçtir. Bu klasik anlamda bir darbe olmasa da özde bir darbedir. Çünkü milli iradeyle meclise yollanmış bir çoğunluk bir başka iradeye teslim edilen bir süreçte milli iradenin meclise yolladığı temsilcilerinin elinden alınmış, bir başka azınlığa milletin iradesi teslim edilmiştir" ifadelerini kullanmıştı.

 

Çiller'in başbakanlık planı Demirel'den döndü

 

Haziran 96'da Erbakan'ın başbakanlığında kurulan REFAH-YOL hükümeti, 28 Şubat 2997'de toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nda dokuz saat süren toplantıda alınan kararların ardından, Genelkurmay Başkanlığı'nda yargıya, bürokrasiye, gazetecilere verilen brifinglerin eşliğinde istifaya zorlandı. Baskıya dayanamayan Erbakan, başbakanlığı talep eden Tansu Çiller'in de isteğiyle Haziran 1997'de 54. hükümetin istifasını verdi. Ancak Erbakan'ın DYP ile yaptığı anlaşma doğrultusunda, aynı koalisyonu bu kez Çiller'in başbakanlığında kurmak üzere dile getirdiği "havada ikmal" formulü tutmadı. Söz konusu süreçte DYP'den peş peşe istifalar yaşanırken dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "güvenoyu alamayacağı" gerekçesiyle yeni hükümeti kurma görevini Çiller'e vermedi.
Yaşanan siyasi krizin ardından ANAP ve DSP ile DYP'den istifa edenlerin kurduğu Demokrat Parti ortaklığıyla, CHP'nin dışarıdan destek verdiği Mesut Yılmaz başbakanlığındaki ANASOL-D koalisyon hükümeti kuruldu. Ocak 99'a kadar görev yapan 55. hükümetten sonra Bülent Ecevit başbakanlığında azınlık hükümeti kuruldu.

Doğan Akın'ın yazısı: REFAHYOL bir çürümenin koalisyonu olarak 28 Şubat'a direnemezdi...