Spor yazarı Mehmet Demirkol, Napoli teknik direktörü Sarri'nin Barcelona gibi bir takım yarattığını belirterek, "Bu ekipten 2 puan bile çok iyiyken 4 puan çıkarmak olağanüstü. Tebrikler. Hem Sarri’ye kurduğu bu oyun için hem de Beşiktaş’a... Bu bezdirici rakipten 4 puan çıkarabildiği için." ifadelerini kullandı.
İşte spor yazarlarının Beşiktaş Napoli maçına ilişkin yorumları...
Rıdvan Dilmen: Napoli'den 4 puan büyük başarı
Şampiyonlar Ligi gerçekten zor bir lig...
Sert takımlar var. İyi futbol oynuyorlar.
Hakikaten de bu seviyede çok iyi futbolcular da var. 6 maçlık ligde şu Napoli'den 4 puan alabilmek çok önemli... Tabii ki hiç yenilmemek de. Bu Napoli takımı, bu grubu geçerse ve karşısına olağanüstü bir takım çıkmazsa yarı finali görür. Tarzları var, deplasmanda da olsa riskli de olsa dar alanda oynamaya çalışıyorlar. Bu dar alan da rakip yarı alan oluyor. Top rakipteyken kendi yarı alanında beklemiyorlar. Fabri aut atışı yapacak ya da Rhodolfo topu oyuna sokacak; stoperleri Koulibaly ve Maksimovic çizgiye kadar çıkıyorlar. Bunun riski savunma arkasına atılan toplardır, Beşiktaş her iki maçta da Aboubakar'ı bu pozisyonlarda kullandı ama Napoli yine de, "Ben böyle bir takımım, ben böyle oynarım" diyor.
Şenol Güneş, orta sahayı kalabalık tutarak doğru yaptı. Rakip 1 puana yetinmeden oynarken pozisyon da bulurken bu direnci bir tek golle kırabilirsin. Öyle de oldu. O anda defansif orta sahaları çıkarıp, hücumcuları girince Hamsik'le hemen golü buldular. Aslında Beşiktaş, son 7-8 dakika oyuna ortak oldu.
Clattenburg'u gördükten sonra fark ettim ki hakikaten hakemlikte çok gerideyiz. Mental olarak da görüş olarak da çok gerideyiz. Euro 2016 finalini de boşu boşuna bir hakeme vermezler zaten.
Erman Toroğlu: Şapka çıkartıyorum!..
Beşiktaş bu kadar futbolcu sakatlığına rağmen, bu kadar eksi faktörlere rağmen çıkıyor sahaya çatır çatır mücadele ediyor. Yahu arkadaş adamın zaten futbolcuları sakatlanmış, eksik çıkmış sahaya. Bir de üstüne Tosic maç içinde sakatlanıyor. Böyle olduğu halde Beşiktaş, Napoli gibi bir takımla kafa kafaya mücadele ediyor.
Yalnız şunu unutmayın; Beşiktaş'ın kalecisi iyi bir kaleci. Defans oyuncularına da güven veriyor. Rakip hücumcuları da rahatsız ediyor. Biraz da futbol ukalası olmasa 'on numara' diyeceğim.
Bakınız! Mark Clattenburg, dünyanın 1 numaralı hakemi. Dünkü maçı alalım oynatalım, bir de buna benzer pozisyonların olduğu bir Süper Lig maçını oynatalım. Kaç düdük daha fazla çalınırdı? Niye dün gece kimse taklalar attıktan sonra zınk diye kalkıp itiraz edemedi. Çünkü itiraz ederlerse sarıyı gözlerinin üzerine yiyecekler. Adam da orkestra şefi gibi maç yönetti.
Acaba neden? İşte Avrupa ile bizim aramızdaki fark bu. Bizim eyyamcı hakemlerimiz Türkiye'de maçları 'eyyam eyyam' idare ettikleri için Avrupa'da bizim takımlarımız zorlanıyorlar.
Ahmet Çakar: İyi sonuç
Beşiktaşlılara maç öncesi, "Maça çıkmayın bir puana razı mısınız?" deselerdi herhalde herkes kabul ederdi. Çünkü maç nerede oynanırsa oynansın Napoli gibi bir takımdan bir puan almak başarıdır. Öyle de oldu. Maça baktığımızda hakkı da aslında beraberlikti. Ama bitime 10 dakikadan biraz fazla kalmışken, öne geçtikten sonra maçın berabere bitmesi bizleri çok üzdü. Aslında Napoli atak gücü çok yüksek bir takım. Sürekli araya ya da rakip defansın arkasına çabuk oynama özellikleri var. Özellikle ikinci yarı çok net gol pozisyonları olmasa da neredeyse her akınlarında tehlike yarattılar.
Şimdi Beşiktaş'ın 6 puanı var. İçeride Benfica'yı yenerlerse gruptan çıkarlar. Beraberlik asla kötü bir sonuç değil. Bence Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde yoluna çok başarılı bir şekilde devam ediyor.
Bizim hakemler, sanırım dün akşamki İngilizi ağızlarının suyu akarak izlemişlerdir. Adamın her kararı doğru. Boşu boşuna dünyanın en iyi hakemi olmamış. Penaltı veriyor "gık" yok. Düdük çalıyor "çıt" yok.
Oyuncularla seviyeli bir samimiyet içinde ve maç bittiğinde de her iki takım oyuncuları ona olan saygılarını kucaklayarak gösteriyorlar.
Mehmet Demirkol: Tebrikler
Beşiktaş’ın ilk yarı ve ikinci yarının başlarında bu baskıyı kıramayışının temel nedeni, Tolga ve Gökhan’ın kalabalıklar arasında hapsolmalarının yanısıra pas hızının baskıyı kıracak seviyeye çıkamayışında. Öte yandan Beşiktaş’ın baskı çabasını yüksek pas hızı, hep fazla pas istasyonu ve oyun genişliğiyle geçersiz kıldılar. Caner’in yokluğunun da uzun paslarla baskıyı kırma avantajından yararlanamamak gibi bir sonucu oldu.
İlk yarıda Atiba’nın kaçırdığı net pozisyon aradığımız bir dönen toptu. Napoli’nin bu savunma zaafından daha fazla pozisyon çıkaramayışımız kötü. Ancak baskıyı kırıp rakip alana geçemezken bunu yapmak kolay değil.
Sarri bir küçük Barcelona inşa etmiş. Oyuncu kalitesi tabii ki o seviyede değil ancak uyguladıkları alan oyunu az rastlanır bir yapı.
Bu ekipten 2 puan bile çok iyiyken 4 puan çıkarmak olağanüstü.
Tebrikler. Hem Sarri’ye kurduğu bu oyun için hem de Beşiktaş’a... Bu bezdirici rakipten 4 puan çıkarabildiği için.
Kenan Başaran: Bu beraberlik gruptan çıkaracak
Tosic'in sakatlığı dışında oyunun bir an bile durmadığı çok yüksek tempolu bir ilk 45 izledik. Tempoyu ayarlayan savunmasını ta orta sahaya kadar taşıyan Napoli’ydi. Forvetleriyle Beşiktaş savunmasına basıp göz açtırmayan İtalyanlar, kah defans arkasına toplar attı, kah oyunu kanatlara taşıdı.
Tosic, sakatlanıp çıkana kadar Beşiktaş, sürekli yumruk aldı karnına. Çıkmakta zorlanan Beşiktaş, soluklanmak için hep geri döndü ve Fabri, topla en çok buluşan isimlerden biri oldu. Neyse ki Napoli çok baskın olmasına rağmen fazla net gol pozisyonu üretemedi.
Buna karşın Atiba ile Beşiktaş, yüzde 100’lük golü kaçırdı. Atsa, deja vu; yani Napoli’deki maçın ilk devresi gibi olacaktı.
Tosic-Cenk Tosun değişikliği sonrasında, Napoli’nin de biraz yorulmasıyla, oyun dengelenir gibi oldu.
Sakatlık dönüşü fizik olarak toparlanmış gözükmeyen İnler, o adrese teslim uzun toplarından bir ikisini atabilse, bu kadar öne çıkan Napoli’ye ceza kesilebilirdi.