Kültür-Sanat

“Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” 9 Ekim’de Meşher’de sergilenmeye başlıyor

“Sergi gözden kaçırılan ya da ihmal edilen sanatçı kadınların fark edilmesi ve görünür kılınması için önemli bir kilometre taşı olacak”

07 Ekim 2021 21:30

Çiğdem Simavi’nin desteği ve ÜNLÜ & Co sponsorluğunda düzenlenen Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı, 9 Ekim’de Meşher’de açılıyor. Deniz Artun’un küratörlüğünde gerçekleşen sergi, yaklaşık 1850–1950 arasında Türkiye’de yaşamış ve yaratmış sanatçı kadınların eserlerinden bir seçkiye yer veriyor.

Ben-Sen-Onlar, ismini Şükran Aziz’in sergideki bir eserinden alıyor. Sergi, çoğunluğu “ben”leşememiş ve dolayısıyla sanat tarihi tarafından kaydedilmemiş kadınları tek tek fark etmenin yanı sıra, kolektif bir “biz”in oluşabilme koşullarını da araştırıyor. Aynı zamanda Meşher bu sergi ile, Türkiye’den çağdaş sanatçı kadınları köklerini keşfetmeye davet ediyor.

Meşher’in üç katında gerçekleşen sergide, 117 sanatçıdan 232 eser yer alıyor. Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı, 27 Mart 2022 tarihine kadar İstiklal Caddesi’ndeki Meşher’de izlenebilir.

“Kadın emeğine, gücüne, dayanışmasına ve birleştiriciliğine her zaman inandım”

Ben-Sen-Onlar sergisine destek veren Çiğdem Simavi, yola çıkış amacını şöyle ifade ediyor:

“Her zaman kadın emeğine, gücüne, dayanışmasına ve birleştiriciliğine inanan bir kadın oldum. Türkiye’nin sanatçı kadınlarını tüm dünyaya anlatmak, tanıtmak ve çoğunu içine sıkıştıkları gölgelerden çekip çıkararak gün ışığına kavuşturmak en büyük hayalimdi. Ülkemin kültürü ve sanatına olan hayranlığımın temelindeki sessiz kahramanların her zaman kadınlar olduğu bilinciyle, bu hayalimin peşinden gittim.”

“Sergi gözden kaçırılan ya da ihmal edilen sanatçı kadınların fark edilmesi ve görünür kılınması için önemli bir kilometre taşı olacak”

Serginin sponsorluğunu üstlenen ÜNLÜ & Co’nun yönetim kurulu üyesi Şebnem Kalyoncuoğlu Ünlü de şunları söylüyor:

“ÜNLÜ & Co olarak her zaman kadının gücünü ön plana çıkaracak çalışmalar yürütüyoruz. Yirmi beşinci yılımızı kutladığımız bu özel yılda da Türkiye’den sanatçı kadınlarının yüzyıllık emeğini ortaya çıkaran böyle bir sergiye sponsor olmak bizler için gurur verici. Ben-Sen-Onlar sergisi, sanat tarihinin gözden kaçırdığı ya da ihmal ettiği sanatçı kadınların fark edilmesi ve görünür kılınması için önemli bir kilometre taşı olacak.”

Deniz Artun ve kavramsal yaklaşımı

Küratör Deniz Artun, Ben-Sen-Onlar sergisinin kapsamını belirlerken, Türkiye’de çağdaş sanatçı kadınların varlığının köksüz olduğunun altını çiziyor. Ancak Ben-Sen-Onlar sergisi bu tarihi yazmak iddiasında değil. Aksine yazılacak tarihin bir değil pek çok olduğunu hatırlıyor ve hatırlatıyor. Sergi, her bir kadının hatta her bir eserin alternatif tarihler kurabileceği “biz”e bir çağrı.

Ben-Sen-Onlar, Meşher binasının üç katına yayılıyor. Giriş katı “Ben”, aynada kendi mütevazı varlıkları ile karşılaşan şöhretsiz kadınlara odaklanıyor. Serginin farklı köşelerine yerleştirilen aynalar, tek bir kadının birkaç yüzünü yakalamaya çalışıyor. Kadınların, tarihten kendi kendilerini sildikleri, adlarının üzerini bile bile karaladıkları da oluyor. Dolayısıyla ayna, bazen de, eskiz aşamasında terk edilmiş eserleri ya da kariyerleri bir dev aynasına yansıtmaya ve onları “büyütmeye” yarıyor.

 Birinci kat “Sen”, yumuşak ve birleştirici olan öteki ile karşılaşmaları anlatıyor. Öncelikli “sen” olarak çocukları çağırıyor. Portrelerin ve otoportrelerin çoğu, anne olmanın ya da olmamanın deneyimi ve öznellik, aile olmanın tanımı ve şefkat, sanatçı olmanın gücü ve ölümsüzlük hakkında düşünmek üzere davet ediliyor. Ayrıca “sen”, anneliğin idealindeki kutsallık ile çıplaklığın ideasındaki tenselliği karşı karşıya yerleştiriyor.

İkinci kat “Onlar”, kadınlara başkalarının gözünden bakıyor. Çiçek, özellikle vazoda olduğunda, başkaları tarafından kadınlara yakıştırılan sıfatları taşıyor: duygusal, kırılgan, amatör ruhlu, sıradan, domestik ve dekoratif. Pek çok sanatçı kadın, kendisinden güvenli ve zarif olanı resmetmesi beklendiği için, ancak vazoda çiçekler boyayarak resim yapabiliyor. Sergiye, hiçbir öncelik gözetilmeden, neredeyse kendiliğinden saçılan çiçekler, şematik aile ağacının, çizgisel bir sanat tarihinin de alternatifini temsil ediyor.