Ergenekon soruşturması kapsamında ifade vermediği için 12 Nisan 2010’da hakkında yakalama kararı çıkartılan Ergenekon davasının firari sanığı İSTEK Vakfı Başkanı Bedrettin Dalan, avukatı Celal Ülgen aracılığı ile İstanbul 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını, ifadesi alınmaksızın derhal beraat kararı verilmesi ve Türkiye’ye gelmesi durumunda bu suçtan tutuklanmayacağı konusunda yasal güvence verilmesini talep etti.
Ayşegül Usta’nın Hürriyet’te yer alan haberine göre, Avukat Ülgen mahkemeye sunduğu dilekçede Ergenekon soruşturmasında görev alan bazı polislerin gözaltına alındığı hatırlatarak, “Yargı içine sızmış, yargıyı etkileyen ve hukuk dışı yollara sapan bir çete ayıklanmak üzeredir. Bu çetenin müvekkilimizle ilgili soruşturmada objektif olduğu düşünülemez. Yasadışı dinlemelerin, üretilmiş delillerin, sahte ihbarların, şüphelilerin ev ve iş yerlerine önceden konulmuş dijitallerin, hoyratça el konulduktan sonra emniyette eklemeler yapılmış CD’lerin sorumluları elbette hesap verecektir, vermelidir” denildi.
‘Hukuk sistemi bir çetenin etki alanına girmiş’
Ülgen tarafından mahkemeye sunulan dilekçede şunlara yer verildi: “Ülkemiz hukuk sistemi müvekkilimizin yurt dışına çıktığı günlerden başlayarak bugüne değin bir oligarşik gücün, bir çetenin etki alanına girmiş ve yaratılan korku imparatorluğu ile yargıçlar, mahkemeler bağımsız karar veremez duruma getirilmiştir. Gerek yargı üzerindeki etki gerek özel yetkili mahkemeler eliyle yargının üzerindeki etki ve gerekse bu çetenin hem delil üretmesi ve hem de ürettiği delilleri yerleştirdiği yerleri ihbar ederek bulunmasını sağladığı kısır döngü, süreç içinde fark edilmiş ve yüzlerce kişinin 5 yıldan beri mağdur edildiği, hak ve özgürlüklerin ihlal ediliği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi kararlarıyla birbir ortaya çıkarılmıştır.
‘Gelmeyişinin sebebi hukuktan kaçmak değildir’
Geldiğimiz noktada çift müebbet hapis cezasının verildiği Ergenekon davasında bugün tutuklu kalmamıştır. 18 yıl hapis cezası verilen Balyoz davasından da tutuklu kalmadığı gibi (Balyoz) açık ve ağır savunma hakkı ihlalleri nedeniyle yeniden görülmeye başlandığı gerçeği önümüzde durmaktadır. Müvekkilim Bedrettin Dalan’ın bugün Türkiye’ye gelmeyiş nedeni asla hukuktan kaçmak değildir. O Türkiye’nin içine düşürüldüğü hukuk bataklığından çekinmektedir. Ergenekon adı verilen davanın tamamen kurgulanmış ve projelendirilmiş bir dava olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Bu yüzden ifadesinin alınması beklenmeksizin CMK 193/2 maddesi gereğince beraat ettirilmelidir.
‘Soruşturmayı yürüten polisler gözaltına alındı’
Dün görsel basında, bugün ise gazetelerde yer alan haberler bu davanın soruşturmasını yürüten emniyet müdürü ve polislerin gözaltına alındığı ve haklarında soruşturma yapıldığı hususu yer almıştır. Yargı içine sızmış, yargıyı etkileyen ve hukuk dışı yollara sapan bir çete ayıklanmak üzeredir. Bu çetenin müvekkilimizle ilgili soruşturmada objektif olduğu düşünülemez. 7 yıllık bir süreç, tamamen hukuk dışına çıkılmış ve yüzlerce özgürlüğü çalınmış mağdur yaratan bir süreçtir. Yasadışı dinlemelerin, üretilmiş delillerin, sahte ihbarların, şüphelilerin ev ve iş yerlerine önceden konulmuş dijitallerin, hoyratça el konulduktan sonra emniyette eklemeler yapılmış CD’lerin sorumluları elbette hesap verecektir, vermelidir”
Ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor
Soruşturma kapsamında ifade vermediği için hakkında 12 Nisan 2010’da yakalama kararı çıkatılan Bedrettin Dalan'ın, ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor. Dalan hakkında ayrıca, ''silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek'' suçundan da 15 ile 22,5 yıl arasında hapis cezası talep ediliyor. Ergenekon ana davasına ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti Dalan’ın da arasında bulunduğu firari sanıkların dosyasını ayırmıştı.