Medya

Basın örgütlerinden "Oğuz Güven'i serbest bırakın" çağrısı: Tutuklama Basın Kanunu'na aykırı

"İktidar, tutuklama, gözaltı, sansür, işten atma ve attırma gibi tüm baskı araçlarını kullanıyor"

17 Mayıs 2017 10:29

Aralarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Basın Konseyi, Eğitim-İş ve Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin (ÇGD) de bulunduğu basın meslek örgütleri, "İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti" başlığı nedeniyle "Terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla tutuklanmasına tepki gösterdikleri cumhuriyet.com.tr’nin Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’in serbest bırakılması için çağrı yaptı. TGC, mahkemenin tutuklama gerekçesinin Basın Kanunu’na aykırı olduğunu vurguladığı açıklamasında, "Hiç kimse böylesi tweet nedeniyle özgürlüğünden mahrum bırakılamaz. Yineliyoruz ‘gazetecilik suç değildir!" dendi. 

Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, mahkemenin tutuklama kararının hukuksal gerekçeden yoksun olduğu belirtilerek “Başlık davasıyla Güven’in tutuklanması da gösteriyor ki Türkiye’de gazetecilere yönelik zulüm, tehdit ve baskı her gün biraz daha artacak. Buna rağmen kamuoyunun haber alma kanallarını tıkama gayretlerine karşı çıkacağız. Tehditlerle, ihbarlarla gözdağı vererek gerçek gazetecileri yıldıramayacaklar” dendi.

Mahkemenin tutuklama gerekçesinin Basın Kanunu’na aykırı olduğu vurgulanan açıklamada, "Hiç kimse böylesi tweet nedeniyle özgürlüğünden mahrum bırakılamaz. Yineliyoruz ‘gazetecilik suç değildir!’ Gazeteci halk adına siyasetçileri ve iktidarı denetler. Gazeteci halkın avukatıdır. Tüm yaşamı boyunca sadece gazetecilik yapmış olan değerli meslektaşımız Oğuz Güven’in ve parmaklıkların arkasındaki bütün gazetecilerin en kısa sürede serbest bırakılmasını istiyoruz. Türkiye’nin cezaevlerinde en çok gazeteci bulunduran ülke ayıbından en kısa sürede kurtulmasını bekliyoruz" ifadesi kullanıldı.

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Yönetim Kurulu da açıklamasında Güven’in tutuklanmasının, ülkede hukuk ve adaletin yok edildiğinin son kanıtlarından olduğu vurgulandı. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Tutuklama, gözaltı, sansür, işten atma ve attırma gibi tüm baskı araçlarını kullanan iktidarın gazetecilere vermek istediği mesaj açıktır, fakat bilinmelidir ki devletin hukuktan uzaklaşması, gazetecilik için ne kadar tehdit olsa da gazeteciler mesleklerini ve hukuku savunmayı sürdürecek. ÇGD olarak ülkede adaletin, hukukun yeniden tesisi için ve mesleğimizin özgür koşullarda yapılabilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Güven ve mesleklerini yaptıkları için cezaevinde tutulan tüm gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır.”

Basın Konseyi ise açıklamasında “Oğuz Güven’in, bir tweet’in başlığındaki 5 harfli kelime nedeniyle terör örgütü propagandası yapmakla suçlanıp tutuklanması, demokrasilerde asla kabul göremez. Yaşadığımız bu garabeti yurt içinde ve dışında anlatmakta güçlük çekiyoruz. Bu durumu izah etmek için yeni kelimeler üretmek lazım. Oğuz Güven ve terör örgütü propagandası iddialarını bir arada düşünmek bile mümkün değil. Çok kısa sürede düzeltilmiş bir tweet’teki tek bir kelimeden ‘terör örgütü propagandası’ onun da ötesinde ‘gelecekte yaşanacaklara dair tehdit’ unsuru çıkarmak, ancak kimseye nasip olmayacak zenginlikte bir hayal gücü veya amaçlı bir tutum olarak açıklanabilir” denildi.

Eğitim-İş Merkez Yönetim Kurulu açıklamasında basına yönelik baskıların arttığına dikkat çekilerek şunlar ifade edildi:

"Hayatın en hızlı aktığı ve rekabet ortamının had safhada olduğu internet ortamında, sadece bir başlık hatası yüzünden Türkiye’nin son özgür medya kalelerini zapt etmek, buradaki kalemleri kırmaya çalışmak kabul edilemez. ‘Ne istediler de vermedik’ diyen bir iktidar, şimdilerde ‘kandırıldık’ deyip paçayı sıyırırken, hiç ‘kandırılmamış’ ve kimse kandırılmasın diye inadına gerçeği haykıran yazarların hapishanelere koyulması, ülkemiz demokrasisine vurulan bir hançerdir. Cumhuriyet gazetesinin ve inadına gerçekleri haykıran gazetecilerin yanında olduğumuzu, basit ya da absürt suçlamalarla hapsedilmelerine suskun kalmayacağımızı ilan ediyoruz. Bu tutuklama kararlarının aynı zamanda bizlerin haber alma özgürlüklerinin de hapsedilmesi olduğunu biliyor ve ‘Gerçek, hapsedilemez!’ diyoruz." 

İlgili Haberler