Politika

Başbakan Yardımcısı Türkeş'ten Lüksemburg'a: Ufacık bir ülkesin sen, ordun bile yok!

Tuğrul Türkeş: Sınırdan geçen adam, "Ben 1.5 yıl sonra patlarım" demiyor maalesef

25 Şubat 2016 14:13

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi'nde düzenlenen, AKP Keçiören İlçe Başkanlığı İlçe Danışma Meclisi toplantısında konuşma yaptı. Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn'un, "Rusya'nın Türkiye'ye yönelik açık bir saldırısı olmadıkça NATO bu duruma müdahale etmeyecek" şeklindeki açıklamalarına tepki gösteren Türkeş, "Avrupa'nın ortasında ufacık bir toprak ülkesin sen, ordun bile yok, anlamazsın o işlerden. 60 yıldır NATO, Türk Silahlı Kuvvetleri ile bizim Mehmetçiğin gücüyle övündü" dedi.

Habertürk'te yer alan habere göre Türkeş, Türkiye'nin jeopolitik konumu nedeniyle birçok güzelliğin yanı sıra bir çok derdi de bulunduğuna dikkati çekerek, ülkenin jeopolitik konumu farklı olsaydı bu kadar sıkıntının yaşanmayacağını vurguladı. Türkiye'de yaşanan sıkıntıların başında terör olaylarının geldiğine işaret eden Türkeş, saldırıda hayatını kaybedenleri rahmetle, minnetle andıklarını belirterek, yaralılara geçmiş olsun dileğinde bulundu.


Ankara'daki saldırının korkunç bir şey olduğunu vurgulayan Türkeş, "Bunun önlemi alınmaz mıydı? Muhalefet bize şimdi saldırıyor. Hükümete karşı, bize karşı acımasız saldırılar geliyor. Dünya'da her çeşit silah var ama dünyadaki en tehlikeli silah herhangi bir konuya, doğru veya yanlış, doğru demiyorum ama inanıp kendi canını ortaya koyan insandır, bundan daha tehlikeli silah yok" diye konuştu.

Türkeş, bir insanın canlı bomba olmayı kabul ettiğinde, dünyanın her yerinde bu konuda yapılabilecek her şeyin kısıtlı kaldığına işaret ederek, "Keşke bunların hepsini önleyebilsek, keşke bunların hepsiyle ilgili tedbir alabilsek" ifadesini kullandı.

Ankara'daki terör saldırısını gerçekleştiren kişinin 2014 yılında Suriye'den geldiğini, herhangi bir sabıkası olmadığını, diğer mültecilerde olduğu gibi parmak izinin ve diğer bilgilerinin alındığını aktaran Türkeş, şöyle konuştu:

"Herhangi bir sabıkası bulunan bir genç Türkiye'ye geldiğinde diğer milyonlarca gelen gibi bunu da almak zorundasınız. Bunun tedbiri alınamaz mıydı? Adam demiyor ki '1,5 yıl sonra ben patlarım, ben kendim patlarken sizin de canlarınıza mal olurum' demiyor maalesef. Herhangi bir sabıkası yok, bu 1,5 yıl içinde de herhangi bir suça karışmamış. Ondan sonrada maalesef bu elim olaya sebep veriyor. Bunda istihbaratın, güvenlik güçlerinin ihmali var mıdır? Çok yönlü bunlar araştırılıyor, araştırılacak. Bulunduğu takdirde eksiği, yanlışı olan daha önceki olaylarda olduğu gibi kimsenin de gözünün yaşına bakmayız, gereğini yaparız."
 

"Lüksemburg diye bir devlet var, ordusu yok"


Türkeş, Türkiye'nin 60 yıldır NATO ülkesi olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

"Yani bizim hava sahamız, bizim topraklarımız aynı zamanda bir NATO ülkesinin hava sahasıdır ve topraklarıdır. Burada gelen geçsin, isteyen isteği gibi uçsun demek mümkün değildir. Niye? Birincisi kendi vatandaşlarımızın güvenliği için, ikinci olarak da uluslararası anlaşmalar gereği. Lüksemburg'un geçen gün bir yetkilisi bir açıklama yapmış, diyor ki 'Türkiye'nin Rusya'yla yaşadığı NATO kapsamına girmez.' Avrupa'nın ortasında ufacık toprak parçasısın, ordun bile yok, sen anlamazsın o işlerden. 60 yıldır NATO, Türk Silahlı Kuvvetleri ile bizim Mehmetçiğin gücüyle övündü. ABD'den sonra Türkiye, NATO'nun ikinci büyük ordusudur. 60 yıl soğuk savaş döneminde benim gücüme, benim Mehmetçiğime, benim insanımın kol gücüne, benim savunma harcamama dayanacaksın, sonra da bir gün ben darda kaldığımda da oradan bir tanesini konuşturacaksın 'aman ha Rusya'ya biz bulaşmak istemiyoruz, biz bu işin dışındayız' öyle bir sistem maalesef dünyada yok, onu da buradan duyurmak isterim. Önce en cılızından bir ses ortaya çıkartıyorlar ondan sonra da oradan bu sesi yükseltecekler."


Başkanlık sistemi açıklaması

Başkanlık sistemi konusuna da değinen Türkeş, şu görüşlere yer verdi:

"Farklı bir sisteme geçelim, başkanlık sistemine tartışmaları var. Bu kişiye göre değildir yani bu bir kişiye yetki verilmesiyle ilgili bir tartışma değildir. Türkiye'de yönetimsel farklı bir alternatifin değerlendirilmesidir. Bunun konuşulması gerekir, bunu konuşmaktan gocunmamalıyız. Muhalefet saldırıyor diye, Sayın Cumhurbaşkanı için bu yapılıyor diye, bunu açık tartışmaktan çekinmemeliyiz. Kişilerin ne kadar yaşayacağı, ne bir nefes önce ne bir nefes sonra, Hak Tealanın takdiridir. O bakımdan kişiye göre bir yasa yoktur, dünyada. Buradaki bu tartışmalarda öyle değildir, eğer nasibinde varsa bir kişinin, olacaksa o zaten olur. Ülke yönetimi açısından bu nedir? Buna bakmamız lazım.

Başkanlık sistemi olsaydı Türkiye 7 Haziran sıkıntısını yaşar mıydı diye baktığınız da 'hayır' sadece yasamadaki meclis aritmetiğinde bir farklılık olurdu ama zaten bir başkan ve onun görevlendirdiği, daha öncede meclisten güven oyu almış olan bir kabine iş başında olduğu için bir hükümet zaafı, bir hükümet boşluğu görülmezdi."

Türkeş, bir soru üzerine, Rusya'nın Türkiye'nin Karadeniz'den komşusu olduğunu belirterek, Rusya ile Türkiye arasında ticari, ekonomik, sosyal işbirliğinin olduğunu, yöneticilerin bu sorumluluğu taşıması gerektiğini kaydetti.