Politika

Başbakan Yardımcısı Bozdağ: Zarrab, baskıyla iftiracı oldu

"Kim ki Cumhurbaşkanımıza, saldırırsa onlarla görüşmek için Kılıçdaroğlu gönüllü destekçi oluyor"

30 Kasım 2017 13:26

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'dan ABD'de tutuklu bulunan Reza Zarrab davası ile ilgili açıklama yaptı. "ABD’de Zarrab ile ilgili dava başlıyor. Zarrab baskıyla iftiracı haline geldi" diyen Bozdağ ABD'deki davanın FETÖ'cülerin sürdürdüğünü öne sürerek " New York’takini ABD ve oradaki FETÖ’cüler sürdürüyor. Türkiye ayağını da eş zamanlı olarak ana muhalef lideri sürdürüyor. Bunları ayrı düşünmemek lazım. İkisinin de hedefinde Türkiye var" dedi.

Bekir Bozdağ'ın açıklamaları şöyle:

-CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çamur siyaseti dediğimiz bir siyaset tarzını Türk siyasi hayatına maalesef istikrarlı bir şekilde yerleştirmeye çalışıyor. Daha önce de defalarca benzer iftiralarda bulundu. Pek çok şey atıyor, soru soruyor, 'Siz şöyle yaptınız mı, yapmadınız mı? Yoksa belgeleri açıklayacağım.' diyor. Açıkladığı bir belge yok.

-Her müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Çıkıp belgelerini dağıtması gerekmez mi? Gazetecilere vermesi gerekmez mi? Eline bomba patladı da ondan dağıtamadı. Elinde gösterdiği kağıt parçalarının kendilerini iftiracı konumuna getirdiğini fark ettiği için dağıtamadı. 

-Çuvalladı ve bomba elinde patladı. Sahtekarlığı, müftericiliği, yalancılığı, ahlaksızlığı deşifre olduğu için kağıt parçalarını medyaya dağıtmaktan çekiniyor.

- Tarihte çok iftiralar oldu. Meryem Hanımefendi'ye de iftira ettiler.

Zarrab baskıyla iftiracı hale geldi

-ABD’de Zarrab ile ilgili dava başlıyor. Zarrab baskıyla iftiracı haline geldi.

-Onunla eş zamanlı olarak anamuhalef lideri Türkiye’nin cumhurbaşkanını ve ailesini karalayan bir iftira kampanyası başlattı. New York’takini ABD ve oradaki FETÖ’cüler sürdürüyor. Türkiye ayağını da eş zamanlı olarak ana muhalef lideri sürdürüyor. Bunları ayrı düşünmemek lazım. İkisinin de hedefinde Türkiye var. Kılıçdaroğlu gibi kukla bir lider isteniyor. Bu iftira kampanyalarını beraber yürütüyorlar. Kim ki Sayın Cumhurbaşkanımıza, Türkiye’ye saldırırsa onlarla görüşmek için Sayın Kılıçdaroğlu gönüllü destekçi oluyor.

'Kılıçdaroğlu ulusal güvenlik sorunu haline geldi'

-Ben diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu'na, 'Siz Türkiye'den, Türkiye'nin hükümetinden, Türkiye'nin Cumhurbaşkanından ne istiyorsunuz da siz Türkiye'nin bütün düşmanlarıyla Türkiye'ye, Türk milletine, Türkiye'nin hükümeti ve Cumhurbaşkanına karşı ittifak ve işbirliği yapmaktan çekinmiyorsunuz.' Böyle bir şey olabilir mi? Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunu haline gelmiştir, milli bir sorunu haline gelmiştir. Yaptıkları yenilir yutulur şeyler değildir"

-İddia yurt dışına para aktarıldığı. Bu Man Adası para kaçıranlar için bir cennet. Cumhurbaşkanımız çok net söyledi. İspat edersen cumhurbaşkanlığından istifa ederim dedi. Çok net bir duruştur. Bazı kağıt parçaları gösterdi. Açıklama yapıldı o kağıt parçaları sahtedir ve açıklama da yalandır. Şimdi iftira etmediğini düşünen birinin yapması gereken o kağıt parçalarını gazetecilere, milletvekillerine vermesidir. İstanbul’da halka dağıtsın. Kapı kapı dağıtsın. Savcıya ver. Niye vermiyorsun? Efendim bu suç değilmiş. Sen nereden biliyorsun suç olmadığını, ver bakalım. Para kaçırma diyorsun. İnsanların namusunu şerefini lekeleyemezsin. 

-Niye veremiyor? Bu kağıt parçaları Kılıçdaroğlu’nun yalancılığını ispat eden evrak niteliğinde olduğu için veremiyor. Veremez de. Kendisi diyor ki para gönderdi. O elindeki kağıt parçalarında gönderilen bir kuruş para yoktur. Elindeki evraklar gösterse o sahtedir. Hemen ortaya çıkacak incelendiği zaman. Şimdi gelmişler Meclis araştırsın. Ya sen araştırmadın mı bunu? Belli ki kağıdın sağına soluna, geldisine gittisine bakmamışlar. Vermişler kağıdı kullanmışlar. Türkiye’de kullanışı en kolay malzeme Kılıçdaroğlu’dur.

İstihbarat örgütleri mi verdi?

Fısıltı gazeteleri dolaşıyor, 'şunlar verdi, bunlar verdi'. Ben de merak ediyorum, herhangi bir istihbarat örgütü mü verdi? Verdiyse sen veren ülkenin çıkarlarına mı çalışıyorsun? O istihbarat örgütlerinin angaje ajanı mısın? Nesin sen, kendi ülken aleyhine çalışıyorsun? Yok bir terör örgütü verdiyse o zaman sen bu örgütünün destekçisi misin? Bu terör örgütüyle arandaki ilişki nedir, onu açıkla. Türkiye düşmanları verdiyse senin bu Türkiye düşmanlarıyla olan muhabbetinin sebebi nedir, bunu açıklaması lazım."

Atatürk'ün partisini bu duruma düşürmeye hakkın yok

Kağıtları görmeyen bir çok insan, sosyal medyada, televizyonlarda kendilerine hukukçu diyenler de var aralarında, ‘kağıtları gösterdi’ diyor. Ya ne gösterdi. Neyi gördün. Cumhurbaşkanımıza kim saldırırsa saldırsın bazı çevreler kim olduğuna bakmadan peşine düşüyor. Orada da cumhurbaşkanımıza saldırdı diye, cumhurbaşkanımıza ve çevresine nefret içinde olan bazı çevreler buna sarılıyorlar. FETÖ’nün, istihbarat örgütlerinin, Türkiye düşmanlarının taşeronluğunu yaparak senin Atatürk’ün partisini bu durumlara düşürmeye hakkın yok. Bu açılan tazminat davalarında tazminattan kurtulmak için iftiracı olmadıklarını ispat etmek ve mahkeme huzurunda bunların doğruluğunu kanıtlamak zorunda. Ayrıca hakaretten yürüyecek ceza soruşturmaları ve kovuşturmaları olacaktır. Hukuk bunun karşılığını verecektir ama bunun bir karşılığını da halk sandıkta verecektir.

Kılıçdaroğlu’na bir kez daha söylüyorum. Kılavuzu karga olan kendisini pislikten kurtaramaz. Kendisini de kokutur, memleketi de pis kokutur. O pis kokuyu da Türkiye’de kokutmaya çalışıyor. Çünkü Türkiye pislikte gezen insanları temiz insanlardan ayırmayı bilen bir halka mensuptur ve onlara gereken dersi verecektir.

Bir muhalefet partisi kendi ülkesi sıkıntıya girsin diye uğraşır mı? Bütün bunlar için çalışan bir ana muhalafet partisi var.

Acaba Kılıçdaroğlu bu kağıt parçalarını partisinde kaç kişiye verdi? Grup başkanvekillerine verdi mi, merkez yürütme kuruluna verdi mi? Kılıçdaroğlu bu kağıt parçalarını partililerine de dağıtıp onlara da sizler de bir tetkik edin diyerek sağlama mı yaptı, yoksa onlara da kağıtları sallayıp geçti mi?

ABD'de yargı eliyle tiyatro ortaya konuluyor

(Zarrab’ın ilk sözleri) Şu anda ABD New York’ta yargı eliyle bir tiyatro ortaya konuluyor. O tiyatronun bir parçası da cumhurbaşkanımız ve değerli ailesine karşı Türkiye’de oynanıyor.  İkisini ayrı düşünmemek lazım. İkisinin hedefi de aynıdır. Bir dava düşünün yargılayan hakim FETÖ’nün organizasyonuna katılmış, 17-25 Aralık’ta FETÖ’nün görüşlerini savunmuş. Öte yandan tanık olarak bir tanesini dinliyor o da FETÖ’cü. Yargılayan FETÖ’nün organizasyonuna katılan hakim, raporunu hazırlayan FETÖ’cü, bilirkişiler FETÖ'nün finanse ettiği kurumlardan, tanıklar FETÖ’cü. Bu mahkemeden biz hangi adaleti bekliyoruz. Ben bir adalet beklemiyorum. Bu senaryoyu yazanlar senaryonun gereğini yerine getiriyorlar. Türkiye’de Kılıçdaroğlu’nun iftiralarını da bu senaryodan ayrı düşünmemek gerekir çünkü eş zamanlı olarak devreye giriyor.

Bakın 2019’a gidiyoruz. Bunlar daha başlangıç. Daha ne iftiralar ortaya atacaklar. Çünkü ahlaklı bir yarış yapamıyorlar. Bunlarla bir netice alamayacaklar. Gözde olan gözden çıkarılabilir, ama kalpte olan kalpten çıkarılamaz. Tayyip Erdoğan Türkiye’nin en büyük devlet adamlarından birisidir. Bütün dünya gelse Tayyip Erdoğan’ı yenemeyecekler ve halkın kalbinden sevgisini sökemeyeceklerdir.

PYD ve YPG'ye silah verilmesi

İlk defa bir ABD Başkanı PYD ve YPG’ye silah vermenin yanlış olduğunu ve bundan sonra silah vermeyeceğini açıklamıştır. Pentagon bundan sonra bir açıklama yaptı.  Bizim muhatabımız ABD Başkanı’dır. Sayın Trump bu açıklamayı yaptı, şimdi arazide silah verilip verilmeyeceğini takip edeceğiz. Onu da o zaman kamuoyuyla paylaşırız. Ayrıca bundan önce verilmiş silahların toplatılması da gerekmektedir. Biz bunları olumlu ve önemli gelişmeler olarak kabul ediyoruz.