10 Ağustos'ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, "2007’de de CHP, yanında bazı yüksek mahkemeler, dönemin cumhurbaşkanı, hukukçular, akademisyenler ve TSK’dan bazı darbe heveslileri bizim karşımızda yer aldı" dedi.
Erdoğan, "27 Nisan bildirisi ile milli iradeyi Meclis’i aleni bir şekilde tehdit ettiler. 2007’de CHP ve CHP zihniyeti tarafından çıkarılan, hiçbir engeli dinlemedik. 27 Nisan bildirisini geldiği yere geri gönderdik. Bu münasebetsizliğe gereken en sert cevabı verdik, asla geri adım atmadık" diye konuştu.
Köşk adaylığıyla ilgili tarafsızlık eleştirilerine de yanıt veren Başbakan Erdoğan, "Eğer bu kardeşiniz seçilirse tarafsız cumhurbaşkanı olmayacağım. İki taraf var bir devlet, bir millet. Ben milletin tarafında olacağım" dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin, "Bu CHP, bir imam hatip mezununun Cumhurbaşkanı olmasının hayal olduğunu ve bunun da gelip geçici bir hayal olduğunu söyledi" ifadesini kullandı.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Türkiye’nin 10 Ağustos sürecine gelirken hangi sıkıntıları aştığını hatırlatmakta fayda var. 1 Temmuz’da tarihten bazı hadiseleri hatırlatmış, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sıkıntılı geçtiğini ifade etmiştim.
1993 yılında yeni Cumhurbaşkanı seçilmeden önce Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin mitingi yapmıştık. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi 2007’de ortaya çıkmış bir konu değil.
Siyaset yaptığımız süre boyunca bu seçimin ve bu makamın millete çıkarttığı faturayı gördük.
1989’da merhum Özal, Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı olmak istiyor, dönemin Cumhurbaşkanı, darbeden emekli general Kenan Evren karşı çıkıyor, SHP karşı çıkıyor yani dönemin CHP’si.
SHP’nin Genel Sekreteri Özal’a sivil diktatör diyor, cumhurbaşkanı olursa, onu oradan indiririz diyor.
Özal cumhurbaşkanı seçiliyor, farklı bir vizyon ortaya koyuyor.
'İmam hatip mezununun Cumhurbaşkanı olmasının hayal olduğunu söylediler'
2007’de merhum Özal’a kurulan o şer cephesi bir kez daha kuruldu. Daha 2006’da CHP’liler Meclis’i ve milli iradeyi tehdit etmeye başladı.
Bir imam hatip mezununun Cumhurbaşkanı olmasının hayal olduğunu ve bunun da gelip geçici bir hayal olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanını göreve davet etti.
Dönemin CHP Genel Başkanı Sayın Baykal çıktı, AYM 367 ile ilgili iptal kararı vermezse çatışma olur diyerek, aleni bir şekilde tehdit etti.
1989’da merhum Özal’a sivil diktatör diyen CHP, 2007’de de aynı tehditleri bizim için savurdu.
CHP tarihi boyunca milli irade karşısında hiçbir zaman yalnız hareket etmemiştir. CHP tarihi boyunca ya darbecileri arkasına almış ya da kendisi darbecilerin arkasından gitmiştir.
'27 Nisan bildirisini geldiği yere gönderdik'
2007’de de CHP, yanında bazı yüksek mahkemeler, dönemin cumhurbaşkanı, hukukçular, akademisyenler ve TSK’dan bazı darbe heveslileri bizim karşımızda yer aldı.
27 Nisan bildirisi ile milli iradeyi Meclis’i aleni bir şekilde tehdit ettiler. 2007’de CHP ve CHP zihniyeti tarafından çıkarılan, hiçbir engeli dinlemedik.
27 Nisan bildirisini geldiği yere geri gönderdik. Bu münasebetsizliğe gereken en sert cevabı verdik, asla geri adım atmadık.
Meclis’in hür iradesiyle Cumhurbaşkanı’nı seçmesini engelleyenlere hodri meydan dedik.
Milletimizden yüzde 47 oy aldık. Siyasi tarihimizde olduğumuz gibi tuzaklara boyun eğmedik, tehditlerin hiçbirine eyvallah etmedik.
Meclis’te Egemenlik milletindir yazıyordu, hala böyle değil mi?
Millet artık alıyor, vermiyor. Bu ülkede seçkinler, siyasi güçleri elinde bulunduranlar her zaman istediler, milleti adam yerine koymadılar. Halka hiçbir zaman itibar etmediler. Biz milletin içinden geliyoruz.
AK Partiyi millet kurdu, kumaşını millet dokudu. Millet nasıl hükümetin tayin edebiliyorsa, onu da çok kolaylıkla seçer. CHP şu an da tan olduğu gibi millete itibar etmiyor, iyi bir seçim yapabileceğine inanmıyor.
'Vazo, saksı seçmek istiyorlar'
CHP şimdi de bir şey tutturdu, adeta cumhurbaşkanı değil bir vazo, saksı seçmenin gayreti içindeler.
Bir cumhurbaşkanı tarafsız olabilir mi? Hangi cumhurbaşkanı tarafsız olmuştur ki? Düşünüyoruz… Tarafsız mı bunlar? Sayın Demirel, Sezer taraf değil miydi? Hepsinin bir siyaseti vardı.
Siyasetleri devletle örtüşüyordu, milletle örtüşmüyordu.
Eğer bu kardeşiniz seçilirse tarafsız cumhurbaşkanı olmayacağım. İki taraf var bir devlet, bir millet. Ben milletin tarafında olacağım.
Artık milletinden sürekli isteyen bir devlet yok. CHP ve MHP her reformda milleti korkutmuşlardır. Korkularının ne kadar yersiz olduğu da her defasında ortaya çıkmıştır.
Şimdi de propaganda yapıyorlar. Her vatandaşımın güvenmesini istiyorum. Seçilmiş bir cumhurbaşkanı ve seçilmiş bir başbakan Türkiye’yi geri götürmez tam tersine şaha kaldırır.
Seçildiğimiz takdirde herkesle uyum içinde Türkiye’yi geleceğe taşıyacağız.
Devletin vitrinine vazo, saksı seçmiyoruz cumhurbaşkanı seçiyoruz. Gerektiğinde cumhurbaşkanı Aydın, Ağrı’nın suyuyla da köprüsüyle de ilgilenecek, paralel yapısıyla da ilgilenecek. Milletin hizmetkarı olmaya devam edeceğiz.
MHP, CHP’nin vagonu
10 Ağustos’taki seçimlerde Ak Partililer kadar CHP’liler, MHP’liler ve diğer partilerden de oy alacağımıza inanıyoruz. Diğer partiler çıkardıkları adaylarla seçmenlerini hayal kırıklığına uğrattılar.
MHP bu genel başkan yönteminde tarihinin en kötü zamanlarını yaşadı ve yaşıyor. MHP kendi iradesiyle hareket etmiyor.
MHP, CHP’nin vagonu. Kendisine dayatılan seçeneğine itaat ediyor. CHP’de, MHP’de Cumhurbaşkanı için aday olacak imse yok muydu? Bahçeli o kadar sıfat saydıktan sonra neden çıkıp kendisi olmadı ya. O sıfatlara en layık.
İzzetli bir mağlubiyet zelili bir galibiyetten iyidir bunu böyle bilin. Devlet Bahçeli aday olsaydı belki kazanamayacaklardı ama izzetiyle kaybedeceklerdi.
Ne o hakaretler, ne o küfürler MHP’nin yaşadığı zilleti kapamaya yetmez. Siz Erdoğan’a küfür edebilirsiniz ama Erdoğan’ın aldığı terbniye size aynı dile cevap vermeye müsade etmez.
Bizim adaylığımızda anayasaya uygundur hiç kimse komik arayışlar içerisine girmesin. Milletimizin takdir eder de cumhurbaşkanı seçilirsek paralel yapıyla mücadele aralıksız devam edecektir. Özellikle yargı içindeki paralellerin hukuksuzluk içinde yüzdüğünü görüyoruz.
Ne yazık ki içimizde de bu yapıya gerektiği tepkiyi koymayanlar var. Cesaretle bu işin üzerine gitmediklerini görüyoruz. Devekuşu kafasını kuma gömer, kimseyi göremez, kendisinin de görünmediği zanneder ama millet her şeyi görüyor.
Bu ihanet şebekesine göz yumanlar, sessiz kalanlar bilsinler ki biz de milletimiz de bunları not ettik ediyoruz. Eğer cumhurbaşkanı seçilirsek mücadelemiz asla kesintiye uğramaz.
Seçilirsem bizzat şahsım, yerime gelecek arkadaşım bizzat bu konuyla mücadele edecektir. Çözüm süreci, ekonomik politikalarımız aynı eksende devam edecektir.
Ak partinin geleceğiyle ilgili tartışmalara mahal yok. Üretilen dedikoduların başarıya ulaşma imkanı yoktur. Partimizin ilkeleri, kırmızı çizgileri ve politikaları ve kuralları vardır.
Hiçbir fani bu köklü davanın istikakametini değiştiremez.