Başbakan Ahmet Davutoğlu, 4 Eylül günü başlayan ve 9 gün süren sokağa çıkma yasağında, Diyarbakır Barosu'nun açıklamalarına göre 20 kişinin hayatını kaybettiği Cizre'yle ilgili olarak, "Cizre'de sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin nedeni, herkes evindeyken, terörsitlere ve silah depoladıkları evlere müdahale edebilme çabasıydı. Vatandaşın güvenliği için yapıldı. Birisi ben burada bir kanton ila ediyorum diyorsa, bunun olmayacağını göstermek gerekiyor" dedi.
"23 Temmuz'dan bu yana sivil kayıp vermedik. Bu yüzden güvenlik güçlerimizi tebrik ediyorum" diyen Başbakan Davutoğlu, "Biz 90'lara dönmedik. Tek bir sivil vatandaşımıza yönelik bir hukuk dışı olayda biz bunun hesabını sorarız. 90'lara dönen devlet değil, Terör örgütü PKK'dır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Cizre ve PKK'ya yönelik operasyonlarla ilgili açıklamaları şöyle:
"90'lardan bugünlerin farkı şehirlerde terör hadiseleri çıkarmak ve Suriye'dekine benzer yapılar oluşturmaya çalışan bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. Bu konseptte mücadele etmek tabii çok daha zor. 23 Temmuz'dan bu yana sivil kayıp vermedik. Bu yüzden güvenlik güçlerimizi tebrik ediyorum. Bu tür operasyonlarda genelde sivil kayıplar olur ama olmadı. Cizre'de sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin nedeni, herkes evindeyken, terörsitlere ve silah depoladıkları evlere müdahale edebilme çabasıydı. Vatandaşın güvenliği için yapıldı. Birisi ben burada bir kanton ila ediyorum diyorsa, bunun olmayacağını göstermek gerekiyor. Benzer şekilde Muş Varto'daki olayları en başından itibaren gece-gündüz takip ettim. Hendek kazıp ambulansların mahallelere girmesini engellediler. Neden hendek kazarsın? Amacın ne? Ambulanslar giremedi. O savunma mevzileri sadece ve sadece asker-polis tarafından yapılır. Başka kimsenin yapmaya gücü olmayacak. Devletin kamu düzenine alternatif ne varsa hepsi bertaraf edilecek. Dağlık alan ile şehir yapılanmaları arasındaki irtibat koparılacak. O zaman hiç katılmasam da özerklik mi istiyorsun, gel sivil hayatta, Meclis'te her şeyi tartışalım. Ama oldu bittiye getirerek fiili duruma izin vermeyiz. Türkiye'yi zaafa uğratmak isteyen bazı odaklar bunlara işaret verdi, şimdi vaktidir diye. Biz onları da biliyoruz. Onlara da gereken dersi verdik, vereceğiz.
Cizre: Filistin'deki fotoğraflar paylaşıldı, bunlar yalan ve hikaye
Şimdi girilemeyen bölgeler üretmek için teröristler bir taktiğe yöneldi. Cizre'nin hangi sokağında nerede, ne olduğunu tespit ediyoruz. Sivil kayıp verilmemesi için olağanüstü titizlik gösterildi. Filistin'deki fotoğraflar paylaşıldı. Bunlar yalan ve hikaye. Talimatımız açık; Teröriste karşı sert müdahale edilecek, kendi güvenliğinizi gözeteceksiniz ve sivil halkı koruyacaksınız. Sokağa çıkma yasakları sivil halkı kısıtlamak değil. Vatandaşın güvenliği için yapıldı. Herkes evindeyken operasyonlar noktasal olarak yapılıyor.
Varto civarındaki bütün yığınaklarını yıktırdık. Sözde şehitlik yapıyorlar. Talimatımız açık; bütün bu yapılar yıkılacak. Meclis'tesin, yerel yönetimlere daha fazla yetki istiyorsan orada savun. Bunun arkasında Türkiye'yi zaafa düşürmek isteyen odakların etkisi var 'şimdi tam vaktidir' diye. Biz o odakları da biliyoruz
"Serhildan dedikleri, ayaklanmaya kalkıştıklarında hak ettikleri cezayı aldılar"
Bir irade beyan ediyorsunuz. Bir perspektif çiziyorsunuz. Belli bir özenle yürüyor bu iş. Devletin istediği silahın bırakılması, demokratik adımların atılması ve sivil zeminde her şeyin konuşulması. Bu adımlar da atıldı. Birçok temel unsur haledildi. 13 yıl önce böyle bir çözüm süreci olsaydı, bir liste yapılmış olsaydı, biz şunun için mücadele ediyoruz dedikleri, haklı, doğru taleplerinin hepsi yerine getirildi. Biz dedik ki; silahlanmaya son verin. Bu konuda devlet karar alınca, biraz yavaş alır belki ama aldığı kararda sebat eder. Biz bir karar almıştık. Silahlı gruplar çekilecekti ve karşılıklı adımlarla bir noktaya gelecektik. Geçen sene Kobani olayı olana kadar bu anlamda biz tekrar elimizdeki bütün kartları açarak çözüm sürecine ivme katmaya çalıştık. Bir taraftan da neler yapıldığını takip ettik. Eğer tedbir almasaydık, 23 Temmuz günü şu karşı odada açık bir talimat verdim; 'Artık gün gelmiştir. Bunların tek hedefi Türkiye'yi kardeş kavgasına götürmektir. Dedim ki hazırlıklarınız tamam mı? Tamam. Hepsi ne yapacağını biliyordu. Bu gece 3'lü terörle mücadeleyi başlatıyoruz dedim. O gece saat 23.00'te PKK'nın K.Irak'taki bilinmediğini sandığı noktalar vuruldu. O günden bugüne de kararlarımızda hiçbir sapma olmadı. Eğer bu mücadeleyi vermeseydik, bunların kanton ilan ettiği yerlerde başka yollara gitme planları vardı. O bölgelerde seçimi yaptırmama, başka şeylerin seçimini yaptırma yoluna gideceklerdi. Kesin talimat verdim. Terörle mücadele konusunda düğmeye bastığımız anda her yerde büyük darbeler vurabilecek konumdaydık. Son şans onlara verildi, onu kullanmadılar. Seçimden sonra tam bir kibirle, serhildan dedikleri ayaklanmaya kalkıştıklarında hak ettikleri cezayı aldılar. Devletin son üç seçim suhulet içinde geçsin diye bir tavrı vardı ama şimdi bu mücadele sonuna kadar devam edecek.
"90'lara dönen devlet değil, terör örgütü PKK'dır"
Biz 90'lara dönmedik. Tek bir sivil vatandaşımıza yönelik bir hukuk dışı olayda biz bunun hesabını sorarız. 90'lara dönen devlet değil, Terör örgütü PKK'dır.
Silah baronları, uyuşturucu tacirleri, PKK'nın silah bırakacağız demesinden rahatsız oldular. Bu çatışmacı ortamı tahrik edecek şekilde birtakım telkinlerde bulunmaya başladılar. Biz hepsini biliyoruz. Hangi istihbarat örgütünün K.Irak'ta kimlerle ne konuştuğunu biz biliyoruz. PKK üzerinden Türkiye'yi kimlerin zaafa uğratmaya çalıştığını iyi biliyoruz