Doğu ve Güneydoğu’daki 15 baro, Kobani Davası’nda sanıklara verilen cezalarla ilgili ortak açıklama yaptı. Açıklamada, “Türkiye'de yargı bizatihi siyasi hesaplaşmanın tarafı haline gelmiştir. Siyaset ve sivil toplum alanını daraltan, hatta tümüyle ortadan kaldıran bu ve benzeri politik temelli yargılamalar, çoğulculuğu ve farklı fikirleri sindirmekte, toplumsal barışı bozma riski barındırmaktadır. Çözüm; daha fazla otoriterleşme değil, demokrasiye ve hukuka dönüştür” denildi.
TIKLAYIN - Kobani davasında karar açıklandı
6-8 Ekim 2014 tarihlerindeki Kobani olayları nedeniyle eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın aralarında olduğu 108 sanığın yargılandığı Kobani davasında, 83'üncü duruşmada karar açıklandı. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, oybirliğiyle aldığı 130 sayfalık karar metninin özetini sanıkların ve avukatların yokluğunda okudu. 10 yıl önceki Kobani olaylarına ilişkin yargılanan sanıklara ağır cezalar veren mahkeme, Selahattin Demirtaş'a toplam 42 yıl, Figen Yüksekdağ'a ise 30 yıl 3 ay hapis cezası verilmesine hükmetti. Demirtaş'ın "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" ve aynı zamanda "yardım" suçu sabit görülürken, eş başkanı Yüksekdağ'a bu suça "yardım"dan ceza verildi.
TIKLAYIN - Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel, 7,5 yıl sonra tahliye edildi: Bizim tahliyeye değil, özgürlüğe ve barışa ihtiyacımız var!
Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Şanlıurfa, Şırnak ve Van Baroları Kobani Davası’nda verilen cezalar üzerine ortak açıklama yaparak karara tepki gösterdi.
“Türkiye'de yargı bizatihi siyasi hesaplaşmanın tarafı haline gelmiştir” başlığıyla yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Kamuoyunda Kobani Davası olarak bilinen dava kapsamında, HDP önceki dönem eş başkanları, MYK üyeleri ile milletvekillerinin de yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada, bugün açıklanan kararla siyasetçiler hakkında ağır hapis cezalarına karar verilmiştir. Türkiye’nin yaşadığı krizlerin temel sebebi, demokratik değerler ile hukuktan uzaklaşma yönündeki adli ve idari pratiklerdir. Siyaset ve sivil toplum alanını daraltan, hatta tümüyle ortadan kaldıran bu ve benzeri politik temelli yargılamalar, çoğulculuğu ve farklı fikirleri sindirmekte, toplumsal barışı bozma riski barındırmaktadır. Çözüm; daha fazla otoriterleşme değil, demokrasiye ve hukuka dönüştür. Siyasal iktidar tarafından tehdit olarak kabul edilen kişi veya görüşün peşinen suçlu kabul edilmesi, davanın siyasi bir propaganda malzemesi olarak kullanılması ve kamuoyunun bu suça ikna edilmesi üzerine kurulu bir döngüde temel haklardan, adaletten, adil yargılanma hakkından, masumiyet karinesinden ve delillerin gerçekliğinden söz edilemez. Demokratik hukuk devletinin temeli, bağımsız ve tarafsız yargıdır. Yargının bağımsız olamadığı bir ortamda hiçbir hakkın kullanımı ile bireylerin hukuk güvenliği iklimi bulunmamaktadır.
Bugün yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı yönündeki yaygın ve haklı kanaatin başta gelen dayanağı, geçmiş dönem bağımlı yargı pratikleri ile birlikte, keyfi ve hukuka aykırı yargı süreci kapsamında, çoğulculuğu bastırma ve siyasi tartışma özgürlüğünü sınırlama örtülü amacını taşıyan Kobane dava süreci ve verilen karardır. Bu dava kapsamında, siyasal meselelerin yargısal faaliyet kapsamında suçlamalara konu edildiği, böylece siyasal alanı daraltmak ve sonuçta yargıyı siyasal karar merci haline getirmenin amaçlandığı görülmektedir. Kobane Davası, yargı süreci ve alınan karar ile toplumun muhalif kesimleri, seçilmişleri yargı aracılığıyla cezalandırılmıştır. Biz açıklamada imzası bulunan Barolar olarak, bağımlı yargı pratiği ile Kürt siyaset arenasının temel hakları ihlal edilerek kollektif bir cezalandırma sistemiyle karşı karşıya kalmasının kabul edilemez olduğunu; hak, hukuk ve adaleti esas alan bir yargı sürecinin oluşmasını, temel hakları ihlal edilen siyasetçilerin derhal serbest bırakılmasını talep ederiz.”
Kobani davasındaki karar sonra açıklama yapan Ahmet Türk, "Demirtaş'ı hedef haline getirdiler. Demirtaş barışı kardeşliği savundu hep. Bunu bir intikam davasına dönüştürdüler" dedi.
Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı 108 sanıklı Kobani davasında Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıkladı.
Yüzlerce yıllık ceza yağan davada, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e devletin bütünlüğünü bozma suçundan beraat, "örgüt üyeliği" suçlamasından ise ise 10 yıl hapis cezası verildi.
TIKLYIN - Kobani davasında kararın ardından iktidar kanadından ilk yorum: "Hayırlı olsun"
Ayrıca Demirtaş'a "devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım" suçundan 20 yıl, "suç işlemeye tahrik" suçundan da 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmedildi. Demirtaş'a, Diyarbakır'daki Nevruz konuşması nedeniyle 2 yıl 6 ay, 29 şubat 2016'daki konuşması nedeniyle de "halkı kanunlara uymamaya teşvik" suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezası verilerek, tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Yüksekdağ'a ise "devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardım"dan 19 yıl, "suç işlemeye tahrik" suçundan 4 yıl 6 ay ile "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan da 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yüksekdağ'ın "2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" suçundan 2 yıl, ayrıca iki ayrı konuşması nedeniyle de "örgüt propagandası" suçundan 1 yıl 6'şar ay olmak üzere toplam 3 yıl hapis cezasına karar verildi. "Seçim yasaklarına aykırı hareket etmek" suçundan da 3 ay hapis cezası verilen Yüksekdağ'ın toplam cezası 30 yıl 3 ay olurken, tutukluluk halinin devamına hükmedildi.
TIKLAYIN - Kobani kararlarına CHP'den ilk yorum: Kumpas davası kararları, AKP ve 'normalleşme'nin mesafesi bakımından tarihi
TIKLAYIN - Kobani Davası kararları: Kime ne kadar ceza verildi?
Halk TV'ye bağlanan Ahmet Türk ise davaya ilişkin şu açıklamayı yaptı:
"Demirtaş'ı hedef haline getirdiler. Demirtaş barışı kardeşliği savundu hep. Bunu bir intikam davasına dönüştürdüler. Bu davanın siyasi bir dava olduğunu başından beri söyledik. Bizler bir vahşet örgütüne karşı düşüncelerimizi açıkladığı için böyle bir dava açıldı. Bir kesimin toplumsal barışı bozmaya yönelik bir karar. Bu karar mahkemenin değil siyasetçilerin verdiği bir karar. Üzüntümüz cezadan dolayı değil. Maalesef bazı kesimler ötekileştirme politikasını sürdürme ve bunun üzerinden pirim yapmaya devam ediyor. Halkların kardeşliğine vurulan bir darbe olarak görüyorum. Biz IŞİD çetelerine karşı tepkimizi koymuştuk, devlete değildi. Buna rağmen bu ülkenin demokratikleşmesi için barış için mücadele etmeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki bu ülkede yürütülen politikaların yanlışlığını herkes bir gün anlayacak."
|