İstanbul ve İzmir’i birbirine bağlayan Gebze-İzmir Otoyolu Projesi için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin uygulanması için yargıya başvurup Danıştay 14. Daire tarafından, “Sizin dava açma ehliyetiniz yok” diye geri çevrilen İzmir Barosu, hukuk mücadelesini kazandı. İtirazı ele alan Danıştay İdari Davalar Kurulu, “Baroların mesleki çalışmalarının yanında hukukun üstünlüğünü korumak ve savunmakla da yükümlü olduğunu” belirterek, 14. Daire’nin iptal işlemini reddetti ve İzmir Barosu’nun dava açma ehliyetini tanıdı. İzmir Barosu Başkanı, bu kararın hem çevre mücadelesi hem de barolar açısından da büyük bir kazanım olduğunu ifade ediyor.
İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre, İstanbul ve İzmir’i bağlayacak olan Gebze-İzmir Otoyolu Projesi, 2011 yılında başladığında İzmir Barosu harakete geçti. Otoyolun güzergahının tarım alanlarından, kuş yolları ve üreme sahalarından ve su kaynakların yakınından geçeceğini belirten baro, Bayındırlık Bakanlığı’na ÇED sürecinin uygulanıp uygulanmadığını sordu. Bakanlık, ÇED Yönetmeliği’nin Geçici 3. Maddesi uyarınca projenin ÇED’den muaf olduğu cevabını verdi. Aynı günlerde Danıştay’in iptal ettiği bu madde, değiştirilerek yeniden yasaya konunca Baro da maddenin iptali ve ÇED sürecinin başlatılması için dava açtı. Fakat Danıştay 14. Dairesi, “Baroların hukukun üstünlüğünü savunma görevinin avukatlık mesleğinin geliştirilmesi çerçevesinde değerlendirilmesi” gerektiğini belirterek, baroların dava açma ehliyetine sahip olmadığını savundu ve davayı iptal etti. Baro da Danıştay İdare Davalar Kurulu’na başvurdu.
‘Barolar hukukun üstünlüğünü korur’
Kurulun kararında, idarenin eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletlerinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en önemli aracın iptal davaları olduğu ifade edildi. İdari davalardaki ehliyet koşulunun “doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olduğu” vurgulanarak, “Bir idari faaliyet ile, dava açmayı sağlamaya yetecek ölçüde muhatap olup menfaat ilgisini kuran kişi ve kuruluşlar, bu faaliyetle ilgili idari işlemlerin iptali istemiyle dava açabilirler” denildi. Baroların da bu kuruluşlar arasında olduğu ifade edilen kararda, şöyle devam edildi:
“Barolar, yargılama faaliyetinde bulunan avukatların bağlı olduğu meslek kuruluşu sıfatı ile, mesleki çalışmalarının yanında hukukun üstünlüğünü korumak ve savunmakla da yükümlü olduğundan, İzmir Barosu Başkanlığı’nın yargı kararının uygulanmadığını öne sürerek, dava konusu işlemlerin iptali istemiyle açacağı davada menfaat ilgisinin olduğunu kabulü gerektiğinden, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin daire kararında isabet görülmemiştir.”
İzmir Barosu Başkanı Ercan Demir, kararın bir hukuk zaferi olduğunu ifade ederek, “İdarenin hukuksuz şekilde doğayı ve kenti yok edecek projeleri için bugüne kadar baroların yürüttüğü hukuk mücadelesi, ‘Dava açma ehliyetiniz yoktur’ denilerek ortadan kaldırılmıştı. Baromuzun mücadelesi sonunda artık geri dönülmez bir biçimde yüksek yargı içtihadı oluştu. Bu salt bizim baromuz için değil, tüm Türkiye baroları ve özellikle halkımız için önemli bir hukuk zaferidir” dedi.