Kültür-Sanat

Barış Soydan'ın yeni kitabı çıktı: Erkeklerle kedilerin dostluk ve yoldaşlık hikâyeleri

04 Kasım 2019 11:47

Barış Soydan’ın hikâye kitabı “Kediler ve Erkekler” The Roman Yayınları tarafından yayınlandı. T24 ekonomi yazarı Barış Soydan edebiyata yabancı bir isim değil. Soydan’ın daha önce “Boruotu Cinayeti” ve “Cemaatçinin Ölümü” adlı iki polisiye romanı yayınlanmıştı. Soydan yeni kitabında erkeklerle kediler arasındaki dostluk, yoldaşlık ve sırdaşlık ilişkilerini anlatıyor. Üniversiteden politik nedenlerle kovulduktan sonra çareyi Bandırma’ya otuz üç kilometre mesafedeki rüzgâr santralinde bekçilik etmekte bulan Kerem’in yeni doğum yapan Roza’yla dostluğu, cezaevinden ayakları tutmaz, gözleri görmez halde çıkan Wernicke-Korsakoff hastası devrimci Adnan’ın yavru kedi Tarçın’la yoldaşlığı, karısını beklenmedik bir anda kaybeden işhanı kapıcısı Salih’in mahallenin kabadayı erkek kedisi Şaban’la sırdaşlığı… “Kediler ve Erkekler”de anlatılan hikâyelerden birkaçı...

Barış Soydan, “Biz erkeklerin kedilerden öğreneceği çok şey var,” diyor kitabın arka kapak yazısında: “Kibarlık, merak, düşmeyi bilmek, boyun eğmemek, gerektiğinde burnunun dikine gitmek, icabında çekip gitmek, sürüden ve sürülerden uzak durmak, tasma takılmasına direnmek, özgürlükten vazgeçmemek… Bu kitap kedilerle aramızdaki yoldaşlık ilişkisinin hikâyesi. Daha doğrusu hikâyeleri.”

Soydan’ın kedileri güçlü bir humour duygusuna sahipler, hatta insana zaman zaman kahkaha attırabilecek kadar komik olabiliyorlar. Çizmeli Kedi masalının çağdaş bir uyarlaması olan hikâyede olduğu gibi...

Vasiyatname Ağustos ayının üçüncü günü Bodrum’da noter huzurunda açıldığında, Cengiz Bey’in ikinci eşinden olan oğullarından büyüğüne Bitez’deki yüz odalı otelini, küçüğüne Gümbet Plajı’ndaki otuz masalı lokantayı bıraktığı ortaya çıktı. Cengiz Bey Deniz’e ise kedisini bırakmıştı.

Avukat, babasının mirasından ona düşen payı akşam otele getirerek Deniz’e teslim etti.

Çizmeli kapkara bir kediydi. Ayakları hariç. Çizmeli’nin ayakları sanki süte batmış gibi bembeyazdılar.

Avukat Deniz’i “Sakın market mamasıyla beslemeyin” diye uyardı, “Veteriner kliniklerinde satılan özel mamalardan başkasını yemez.”

Bunu söyledikten sonra dönüp arkasına bakmadan gitti.

Deniz “Şu başıma gelene bakın!” diye feryat etti, “Miras kalmasını beklerken babama bir de borçlu çıktım! Kendi gırtlağımı ancak doyurabiliyorken bir de bu pisboğaz çıktı başıma!”

“Lütfen böyle konuşma, alınıyorum.”

Çevresine baktı, otel odasında ondan ve kediden başkası yoktu.

İşaret parmaklarını kulaklarına sokup su kaçmış da, çıkarmak istiyormuş gibi kurcaladı.

“Marketlerde satılan mamaların içine hangi katkı maddelerini koyduklarını bilsen böyle konuşmazdın. Kaç arkadaşımı karaciğer, böbrek büyümesinden kaybettim o Allahın belası mamalar yüzünden, biliyor musun sen?”

Hayır, gaipden sesler duyduğu filan yoktu, karşısındaki kedi konuşuyordu!

“Hem sen neden hayalet görmüş gibi bakıyorsun bana öyle?”

“Bugüne kadar hiç konuşan kedi görmedim de ondan!”

“Ben de üç kuruşluk mamanın hesabını yapacak kadar cimri birini görmemiştim bugüne kadar.”

Konuşması bir yana hazır cevap da bir kediydi bu.

Hayal kırıklığı yerini kızgınlığa bırakmıştı. Babasına, üvey kardeşlerine, şu aptal kediye, bu dünyanın adaletsizliğine öfkeyle doluydu!

”Üvey kardeşlerime otel, lokanta, bana pire torbası. Adaletin batsın baba!” diye haykırıp odanın ortasındaki koltuğa bir tekme patlattı ve kendini yatağın üzerine atıp hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Çizmeli onu “Boşuna üzülüyorsun” diye teskin etmeye çalıştı, “Beni miras bırakarak babanın ne büyük iyilik yaptığını bilsen böyle üzülmezdin.”

Deniz, Çizmeli’nin geveze ve hazır cevap olduğu kadar boş boş böbürlenmeyi seven bir kedi olduğunu da düşündü...

 “Kediler ve Erkekler”, karanlığın ve hoyratlığın hüküm sürdüğü bir dönemde insanın içini ısıtan bir kitap...