16 Şubat 2021 10:39
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Gara'da 13 Türk vatandaşının öldürülmesine sert bir dille tepki göstererek HDP'ye yüklendi. "HDP, PKK'nın ta kendisidir" diyen Bahçeli, "Bu HDP'nin kapatılması için zaman kaybetmek devletimizin egemenlik haklarına ileri düzeyde zarardır" diye konuştu. Bahçeli, HDP'nin kapatılması için başvuracaklarını söyledi.
"Gara'da yaşanan barbarlık bir kırılma anıdır" diyen Bahçeli, "Bundan sonra terörle mücadele stratejisi bakımından Gara öncesi ve sonrası inanıyorum ki aynı olmayacaktır. Bu sefer ateş sadece düştüğünü yakmayacak, PKK'nın yanında yöresinde saf tutan kim varsa çembere alıp tepeden tırnağa tutuşturulacaktır" diye konuştu.
"Herkes tarafını ve tercihini yapmak mecburiyetidir. Bölücülüğe ve teröre sessiz kalarak her gün bir yerimizden mi koparılacağız" diyerek muhalefeti de isim vermeden eleştiren Bahçeli sözlerinin devamında da HDP'yi hedef alarak şunları kaydetti:
"Dağda elde edilen stratejik ve mukayeseli üstünlüğü TBMM'de kaybetmeye ve eritmeye ne sabrımız en de tahammülümüz kalmıştır. Türk devletinin ekmeğini yiyip Hazine'sinden geçinip sonra da dönüp bu devletin varlığına diş bileyen, nifak saçan siyasi terör saflarının yakasından tutmak millet vekaletinin iffetini taşıyan her muhterem milletvekili için namus meseledir. Bebek katiline 'sayın' diyen milletvekilleri istemiyoruz, teröriste 'gerilla' diyen milletvekillerine katlanamıyoruz. Terörist cenazelerine katılan hainlerine milletvekilleri haramdır. Yeter artık sabır taşı çatladı bıçak kemiğe dayandı. İp inceldiği kadar incelmiştir kopacağı varsa zaten kopacaktır. "
Öte yandan bahçeli konuşmasının ilerleyen bölümlerinde Anayasa Mahkemesi'ne (AYM)de, "AYM milletin mahkemesi olmayacaksa derhal kendisini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin" diyerek tepki gösterdi.
Bahçeli'nin gündeminde ayrıca DEVA Partisi lideri Ali Babacan'ın, "Uygun zemin olduğunda Anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmesi konuşulabilir" sözleri de yer aldı. Bahçeli Babacan'a sert bir dille tepki göstererek, "Bu kimliği tahrip etmeyi hayal etmeyi aklından geçirenler ya HDP’ye kapak atsınlar ya PKK’nın dağ kadrosuna katılsınlar ya da Pensilvanya’da soluğu alsınlar İlk dört maddeyi tartışacak babayiğit henüz doğmadı. Tartışmaya hazırlanan buna meyleden Babacan’ı ise uyarıyorum. Böyle giderse tarihin ve milletin hışmından asla kurtulamaz" sözlerini kaydetti.
Peki madde 10 ne diyor?Madde 100 – (Değişik birinci fıkra: 2/1/2003-4778/10 md.) Anayasada yazılı nedenlerle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir siyasî partinin kapatılması davasının açılması;
Olur. Ancak, bir siyasi partinin Cumhuriyet Başsavcılığından dava açılmasını isteyebilmesi için, bu partinin son milletvekili genel seçimlerine katılmış olması, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması, ilk büyük kongresini yapmış olması, partinin merkez karar ve yönetim kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu ile dava açılmasının istenmesi yolunda karar alınmış bulunması ve istemin parti adına parti genel başkanı tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak yapılmış olması gerekir. 5730 Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanının veya partinin yazılı isteminde yeterli delil bulunduğu kanısına varırsa davayı açar. Yeterli delil bulunmadığı kanısına varırsa dava açmayacağını istemde bulunan Adalet Bakanına veya siyasi parti genel başkanlığına yazı ile bildirir. Adalet Bakanının veya siyasi partinin, cumhuriyet Başsavcılığının bildirimi üzerine, bu bildirimin tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde Siyasi Partilerle İlgili Yasakları İnceleme Kuruluna yazı ile itirazda bulunma hakkı vardır. Kurul, itirazı ivedilikle en geç otuz gün içinde inceler; itirazı haklı görmezse dava açılmaz; haklı görürse, Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasa Mahkemesine dava açmakla yükümlüdür. Bu maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde yer alan hükümler milletvekili genel seçimiyle, bu seçimin yenilenmesine veya milletvekili ara seçimlerine dair verilen kararın Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten başlayarak oy verme gününün ertesi gününe kadar geçecek süre içinde uygulanamaz. Anayasadaki yasaklara aykırılık halinde partilerin kapatılması (1) |
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Türk milleti tarihi düşmanlarının bitmek ve kesilmek bilmeyen tahrik ve tasallut kampanyasına maruzdur. Bu tehdidi ciddiye almayan, bölücülük sorununu örtbas etmeye kalkışan, terörün konuşulmasına karşı çıkan, beka mücadelesini küçümseyen kim varsa en az eli silahlı bir terörist kadar adidir, alçaktır. Özellikle ifade etmeliyim ki, hıyanetle haysiyet arasında, terörle huzur ayrımında ikinci bir seçenek, tarafsız bir alan veya ara bir durak yoktur.
"10 Şubat 2021 tarihinde Irak’ın kuzeyinde bulunan Gara Bölgesi’ne yapılan Pençe Kartal-2 Harekatı geçtiğimiz Cumartesi günü tamamlanmıştır. PKK/KCK ve diğer terör örgüt mensuplarını etkisiz hale getirmek, sınır güvenliğimizi emniyete almak, teröristler tarafından kaçırılan vatandaşlarımız ile ilgili istihbarı bilgileri teyit etmekle birlikte gerekli müdahalede bulunmak maksadıyla Gara Harekatı planlanmıştır. Yapılan açıklamalardan çıkan sonuç da budur. Harekat süresince teröristlere ait barınak, sığınak ve mühimmat deposu ile sözde karargah olarak kullanılan pek çok yer tahrip edilmiştir. Aynı şekilde çok sayıda terörist ihanetlerinin bedelini canlarıyla ödemiştir. Uluslararası hukuktan doğan meşru haklarımız sonuna kadar kullanılmıştır. Dileğimiz teröristlerin peşinin bırakılmaması, döktükleri kanların hesabının damla damla şerefsiz varlıklarından sorulmasıdır. Kandil’e bir şafak vakti Türk’ün şanlı bayrağı dikilmeli, terör elebaşları mağaralarına gömülmelidir."
"Ayrıca PKK’nın Irak-Suriye arasında irtibat ve intikal sahalarından birisi olan Sincar’ın kısa süre içinde yerle bir edilmesi, özellikle örgütün nefes aldığı ve kontrolünde tuttuğu Peşhabur sınır kapısının da temizlenmesi artık hayat memat konusudur. PKK köşeye sıkışmış, kaçış ve kurtuluş şansı önemli oranda azalmıştır. Örgüt can çekiştikçe, sonu göründükçe, yurt içinde ve yurt dışında zora girdikçe hiçbir canlının yapamayacağı iğrençliklere tevessül etmeye başlamıştır."
"Aldığımız bir başka kara haber milli yürekleri adeta kasıp kavurdu. Farklı tarihlerde PKK terör örgütü tarafından kaçırılan 13 vatandaşımız, 13 masum insanımız, 13 kahraman kardeşimiz bir mağara deliğinde baş bölgelerine yakın mesafeden ateş edilmek suretiyle şehit edildiler."
"Bu katliam yeryüzünde çok nadir görülen bir canavarlık örneğidir. Bir mıh gibi çakıldığı mili hafızadan asla çıkmayacaktır. Suçsuz günahsız, üstelik savunmasız insanlarımıza kurşun sıkmak terörizmin tahammülü ve tarifi olmayan ilkel yüzünü tekraren deşifre etmiştir. Ey şereften ve namustan bihaber hainler, bu kadar mı alçaldınız? Bu kadar mı insanlıkla aranızı açtınız? PKK/YPG’ye kol kanat geren sözde insan hakları savunucuları, özgürlük simsarları şimdi ne diyeceksiniz? Ne yazacaksınız? Neyi anlatacaksınız? Bu cinayetleri nasıl tevil edeceksiniz? Gara’da akan kan alayınızı boğacak, biliyor musunuz? O mağaradaki feryat figan sesleri alayınızı hüsrana uğratacak, farkında mısınız? Bundan sonra terörle mücadele stratejisi bakımından Gara öncesiyle Gara sonrası inanıyorum ki aynı olmayacaktır. Bu sefer ateş yalnızca düştüğü yeri yakmayacak, PKK’nın yanında yöresinde saf tutan kim varsa çembere alıp tepeden tırnağa tutuşturacaktır."
"PKK terör örgütü ya silahlarıyla birlikte ve son teröristine kadar güvenlik güçlerine teslim olup Türk adaleti önünde hesap verecektir, ya da azdan az çoktan çok gidecek, hainlerin kafaları kopartılacaktır. O meşum mağarada aslında Türk milletinin tamamına ateş açılmıştır. Kurşunlar hepimize isabet etmiştir. Biz göreceğimizi gördük, çekeceğimiz çileyi çektik. Acılara dayandık, sıramızı savdık. Bundan böyle gerisini bölücüler, yardım ve yataklık yapan işbirlikçiler, eli ve vicdanı kanlı teröristler düşünmelidir."
"Gara’da şehit olan vatan evlatlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, terörle mücadelede yaralanıp halen tedavisi süren kardeşlerimize şifalar diliyorum. Başımız sağolsun, vatanımız sağolsun, milletimiz varolsun, devletimiz ilelebet yaşasın dursun. Ve sonsuza kadar Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin."
"Ön şartsız bir şekilde devletimize ve hükümetimize bu mücadelede desteğimiz tamdır ve tartışmasızdır. Şayet huzur istiyorsak, güvenliğimiz kusursuz olsun diyorsak, terörizmin kumpaslarını boşa çıkarmakla kalmamalı, bu vatandan, bu ülkeden hainlerin tamamını söküp atmalıyız. Bunun yanında sınırlarımızda ve mücavir alanlarımızda tek bir örgütün tutunmasına izin vermemeliyiz. Bu ülkeyi seveni severiz, sevmeyeni cehenneme kadar yolun var deriz."
"Artık bir karar arifesindeyiz. Artık bir kavşak noktasındayız. Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümüne terörü bitirmiş, bölücülüğü yenmiş, milli birlik ve kardeşlik bağlarını tahkim ve tescil etmiş şekilde ulaşmak durumundayız. Bu amaç tarihe boyun borcumuzdur. Şühedaya vefamız, ecdada bağlılık irademizdir."
"Biliyorum, bu zor ve zahmetli bir süreçtir. Ancak Gara’da yaşanan barbarlık bir kırılma anıdır. Evlatlarımızın kurşun yediği mahalde, terörün elebaşları birer birer sallandırılmazsa yüreklerimiz soğumayacak, öfkemiz sönmeyecektir. Herkes tarafını ve tercihi yapmak mecburiyetindedir. Bölücülüğe ve teröre sessiz kalarak her gün bir yerimizden mi koparılacağız, yoksa kansızların, soysuzların kökünü mü kazıyacağız? Şehit olan evlatlarımıza ağlaya ağlaya göz pınarlarımızı mı kurutacağız, yoksa milletimize silah çekenlerin elini mi kıracağız? Anaların bağırlarını yumruklamasını mı izleyeceğiz, yoksa analarımızın evlatlarıyla kucaklaşmalarını mı sağlayacağız? Teröre siyasi ve ideolojik ikmal yapan, lojistik imkan sunan Türkiye düşmanlarının suyunu mu keseceğiz, yoksa onlara basit ve sıradan oy kaygılarıyla göz mü yumacağız? Ne yapalım, talihimiz buymuş, terörle yaşamaya alışalım mı diyeceğiz? Yoksa terörün bütün şirretliklerini ve habis kamburlarını hayatımızdan çekip çıkarmaya mı odaklanacağız?"
"Herkes nerede durduğunu gözden geçirmelidir. Pozisyonunu, niyetini, düşüncesini, ilişki ağlarını yeni baştan kontrol etmelidir. Demokrasiyi yozlaştıranlara sessiz mi kalacağız? Yoksa hakkın ve hukukun safında toplanarak milletin çelikten iradesiyle günahkar bölücüleri doğduklarına pişman mı edeceğiz? Bilinmelidir ki, dağda elde edilen stratejik ve mukayeseli üstünlüğü TBMM’de kaybetmeye, TBMM’de eritmeye ne sabrımız ne de tahammülümüz kalmıştır. Türk devletinin ekmeğini yiyip havasını soluyan, hazinesinden geçinip imkânlarından yararlanan, sonra da dönüp bu devletin varlığına diş bileyen, nifak saçan, suikast düzenleyen teröristlere güzellemeler yapan siyasi terör safralarının yakasından tutmak millet vekaletinin iffetini taşıyan her muhterem milletvekili için namus meselesidir."
"Bebek katiline 'sayın' diyen milletvekilleri istemiyoruz. Teröriste gerilla diyen milletvekillerine katlanamıyoruz. Sırtını PKK’ya, YPG’ye dayayan, terörist cenazelerine katılan, icazeti Kandil ve İmralı’dan alan hainlere milletvekilliği haramdır görüşündeyiz. Yeter artık, sabır taşı çatladı, bıçak kemiğe dayandı. Bu mesele var oluş yok oluş meselesidir. İp inceldiği kadar incelmiştir, kopacağı varsa zaten kopacaktır."
"Gözümüzün içine baka baka hâlâ provokasyonlarını devam ettiren mazbatalı teröristlerin bulundukları mekan; dualarla, Kuran-ı Kerim tilavetleriyle, kurbanlarla ve bir Cuma günü açılan Gazi Meclis olamaz, olmamalıdır. Ordular kurup ordular yöneten, Milli Mücadele’den yüz akıyla çıkıp Cumhuriyet’i ilan eden bu kutlu çatı altında düşmana methiyeler düzen suçluların ne işi vardır? Gara’da, savunmasız evlatlarımızın kafalarına kurşun sıkan şerefsizlere sempati besleyenlerle, tasmaları Kandil tarafından tutulan günahkar müptezellerle aynı yerde nasıl bulunacağız? Hak mıdır bu? Reva mıdır bu? Adalet midir bu? Eğer onların demokrasi mücadelesi içinde oldukları iddia ediliyorsa, sorarım sizlere bizim yaptığımız nedir? Onlar siyaset yapıyorsa bizim yaptığımıza ne demek lazımdır?"
HDP, PKK’nın giriş kapısı, bagaj kapağıdır. HDP, PKK’nın mekapı çıkarıp kundura giymiş halidir. Yani HDP, PKK’nın ta kendisi, aynadaki akisidir. Kaldı ki seri bir katilin işlediği cinayetleri lanetlemesi abesle iştigaldir. HDP’nin ipi ve iradesi Kandil’dedir. Peki tüm bu olan bitenler karşısında HDP’nin kapatılmasına yönelik kısa metrajlı üç maymun oyunu sahne almaya inat ve ısrarla devam edecek midir?
HDP kapatılmadan, PKK’nın ayağını TBMM’den kesmenin bir başka formülünü bilen ve bizi de bilgilendirmeye hazır olan aslan parçası bir demokrat var mıdır? Gara katliamıyla ilgili Türkiye’yi suçlayan, mağaranın bombalandığını ileri süren bölücü milletvekillerinin Gazi Meclis’ten tasfiyesi bugün değilse ne zaman yapılacaktır? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu kapsamda açtığı soruşturmayı hayırlı bir gelişme olarak değerlendiriyor, taviz verilmeden alayının üstüne gidilmesini temenni ediyorum. Bu milletvekillerinin ve diğer HDP’lilerin milletin vergileriyle aldığı maaş haramdır, zıkkımdır. Ve bu HDP’nin kapatılması için zaman kaybetmek devletimizin egemenlik haklarına ileri düzeyde zarardır."
"Sipariş haberciliğin önde gideni, bölücülüğün amigosu Halk TV’nin sosyal medyadan Gara’yla ilgili yaptığı şu paylaşıma lütfen kulak veriniz: “Başlarından vurulmuşlar: Irak’ta bir mağarada 13 vatandaşın naaşı bulundu.” Bir başka paylaşımı da şu şekildedir: “PKK’nın öldürdüğü 13 esirle ilgili kimlik tespitleri başladı.”Bölücü terör örgütünün kaçırıp alıkoyduğu vatan evlatlarına esir demek halkın ağzı değil, hıyanetin, hüsranın, husumetin ağzıdır. Halk TV, tıpkısının aynısıyla PKK TV’si haline gelmiştir."
"Ya HDP’nin dostu olan CHP’ye ne demeli, bu partinin yönetimine musallat olan HDP lobisini nasıl değerlendirmeli? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, kes kopyala yapıştır türünden taziye mesajı yayımlayan CHP’li yöneticilerin PKK’yı açıkça, dosdoğru biçimde ve ismini zikrederek lanetlemediği anlaşılmıştır. PKK’yı afişe etmeden, yalnızca terör örgütü sözleriyle melanet terör saldırısını kınamak kirli ve kurnaz bir taktiktir. Akıllarınca ittifak ortaklarını rahatsız etmek istemiyorlar, ama şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktan da gocunmuyorlar. Böylelikle dostlar birbirlerini yalnızca alışverişte görürken, alınganlık gösteren, darılan, kırılan veya küsen de akıllarınca olmayacaktır.
Hesap budur, plan budur, danışıklı dövüş açıklamalar buna hizmettir. CHP yönetimine sesleniyorum; Gara katliamcısı PKK’yı saklamak ne size ne de gayri meşru dostunuza hiçbir şey kazandırmayacak, bilakis aziz milletimizin gözünden ve gönlünden daha da düşürecektir. Korkmayın, çekinmeyin, HDP’ye ve bölücü terör örgütüne verilmiş bir sözünüz yoksa PKK’ya katil demek, eşkıya demek, terörist demek, cani demek size ancak onur, ancak şeref, millet nezdinde de itibar kazandıracaktır.
Fakat arkadan dolanarak, kapı kapı dolaşarak ne kızı vereyim ne de dünürü küstüreyim havasındaysanız, biliniz ki, ya nal toplarsınız ya da yal paklarsınız. Türk milleti böylesi bayat numaraları yutmaz. Ucuz etin yahnisinin yavan olacağını gayet iyi bilir."
"Gara katliamına 2023 senaryosu diyen emekli asker, senin her yerin senaryo, her tarafın zehir, her sözün zelil, her şeyin sahtedir. Önemle altı çizilmesi gereken bir husus vardır: PKK’nın Kürt kökenli kardeşlerimle ilişkilendirilmesi ayıp ve skandal bir yanlıştır. Türk milletinin asil ve onurlu mensubu olan Kürt kökenli kardeşlerim, kalleşliğe onay vermez, ihanete olur vermez, evlatlarını dağa sürükleyen canilere tamam demez, devletine ve milletine cephe alan vampirlere asla dayanak olmaz.
HDP, Kürt kökenli kardeşlerimin değil, PKK’nın suç ortağı, hıyanet temsilciliğidir. Gara’da savunmasız 13 vatan evladının kafalarına kurşun sıkılması, mesela Diyarbakır annelerinin asla tasvip edeceği bir olay değildir. Onlar HDP’den evlatlarını istiyorlar. Onlar HDP’nin bina içinde kaybolan evlatlarıyla ilgili büyük bir mücadele veriyorlar. Bu HDP insan kaçakçısıdır, terörist devşirme ve dağa sevk zincirinin kumanda odasıdır. HDP’yle hesaplaşmadan, PKK’yı bitirdik, yok ettik, mahvettik diyemeyiz.
Bu itibarla HDP’nin kapatılması elzemdir, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı inanıyorum ki gereğini yapacaktır. Ve tarih önünde yapmak durumundadır."
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu 20 Mayıs 2016 tarihli ve 6718 sayılı Kanun’un 1’inci maddesiyle Anayasa’ya eklenen geçici 20’inci maddenin kabul tarihi itibariyle, TBMM Karma Komisyon Başkanlığı’na ulaşmış dosyalar hakkında Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yasama dokunulmazlığına ilişkin hükmün uygulanmayacağı düzenlenmişti.
Bilahare İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 19 Ağustos 2016 tarihinde CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında iddianame hazırlamış, nihayetinde İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açılmıştır. Bahse konu mahkeme tarafından 14 Haziran 2017 tarihinde verilen kararda, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla ya da iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçundan sözü edilen CHP Milletvekiline 25 yıl hapis cezası verilmişti.
Bu kararı ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2’inci Ceza Dairesi 13 Şubat 2018’de kaldırmış, fakat devletin güvenliği ya da iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçunu kabul ederek 5 yıl 10 ay hapis cezasına hükmetmişti.
Temyiz sürecinin devam ettiği zaman diliminde bu kişi tekrardan milletvekili seçilmiş, milletvekilliğinin kesinleşmesini müteakip Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesi yargılamanın durdurulma talebini reddetmişti. Arkasından Yargıtay’ın anılan dairesi Bölge Adliyesi Mahkemesi’nin mahkûmiyet kararını onamıştı. Bu CHP’linin milletvekilliği 4 Haziran 2020 tarihinde mahkûmiyet kararının Genel Kurul’da okunmasıyla sona ermiştir.
Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 17 Eylül 2020 tarihinde konuyla ilgili olarak, kişi hürriyeti ve güvenliği ile siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlaline hükmetmiştir. İlk derece mahkemesi ise 13 Ekim 2020 tarihinde ilgili şahıs hakkında yeniden yargılama yapılmasına yer olmadığı kararıyla ilk görüşünde direnmiştir. Anayasa Mahkemesi 21 Ocak 2021 tarihinde tekrar hak ihlali kararını açıklayarak tutumunda ısrar etmiştir. Buna dayanarak İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi infazı durdurmuş, yeniden yargılama talebini kabul etmiş, dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili fezlekeyi hazırlayarak Adalet Bakanlığı’na göndermiştir.
CHP Milletvekili de geçtiğimiz hafta perşembe günü TBMM’de görevine başlatılmıştır. Bu anlattıklarım konunun hukuki mazisinin özetinden ibarettir. Anayasa Mahkemesi’nin bir kereye mahsus kabul edilen geçici 20’inci maddeyi yanlış yorumladığı açıktır. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi’nin yerindelik denetimi yapamayacağı da bilinen bir yasa kuralıdır.
Ne hikmetse hak ihlalleri hep şaibeli ve hakkında soru işaretleri olan isimlerle ilgili verilmektedir. Aynı Mahkeme, 25 Şubat 2016 tarihinde Can Dündar, 9 Haziran 2020 tarihinde terörist Demirtaş hakkında hak ihlali yapıldığını kararlaştırmıştır. 22 Mayıs 2019 tarihinde de Osman Kavala’nın tutuklanmasının hukuki olmadığı gerekçesiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı da oybirliğiyle kabul etmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararlarını fütursuzca verirken milletin haklarını hiç hesaba katmadığı, dikkate almadığı çok net bir şekilde görülmektedir. Bu Anayasa Mahkemesi kime hizmet etmektedir? Kimin mahkemesidir? Hak konusu sırf Türkiye’nin anayasal düzenini bozmak için uğraşan ve ihanete kapı kulluğu yapanlar için mi geçerlidir? Yurt dışında yaşayan bir casusun nasıl bir hakkı vardır ki ihlal edilmiş olsun? Bir teröristin ne hakkı olacaktır ki, Anayasa Mahkemesi buna çanak tutsun?
Bizim görüşümüz şudur:
Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesi olmayacaksa, Türkiye’nin egemenlik ve tarihsel haklarını çiğneyenlere ihlal gerekçesiyle destek vermeyi sürdürecekse, derhal kendini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin.
Yeniden milli varlığımıza layık, adalet ve hukuk ölçülerimize müzahir bir yüksek mahkemeyi kurmasını Allah’ın izniyle başarırız, buna da muktediriz.
© Tüm hakları saklıdır.