Gündem

Bahçeli: AYM milletin mahkemesi olmayacaksa derhal kendisini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin

16 Şubat 2021 11:32

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anayasana Mahkemesi'ni Osman Kavala ve Can Dündar kararları üzerinden eleştirdi. "Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararlarını fütursuzca verirken milletin haklarını hiç hesaba katmadığı, dikkate almadığı çok net bir şekilde görülmektedir" diyen Bahçeli, "Bu Anayasa Mahkemesi kime hizmet etmektedir? Kimin mahkemesidir? Hak konusu sırf Türkiye’nin anayasal düzenini bozmak için uğraşan ve ihanete kapı kulluğu yapanlar için mi geçerlidir?" diye sordu. 

Bahçeli sözlerinin devamında da, "Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesi olmayacaksa, Türkiye’nin egemenlik ve tarihsel haklarını çiğneyenlere ihlal gerekçesiyle destek vermeyi sürdürecekse, derhal kendini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin" dedi.

TIKLAYIN - Bahçeli: HDP, PKK'nın ta kendisidir, kapatılması için zaman kaybetmek devletimizin egemenlik haklarına ileri düzeyde zarardır

Bahçeli'nin Anayasa Mahkemesi ile ilgili açıklamaları şöyle:

CHP Milletvekili Enis Berberoğlu 20 Mayıs 2016 tarihli ve 6718 sayılı Kanun’un 1’inci maddesiyle Anayasa’ya eklenen geçici 20’inci maddenin kabul tarihi itibariyle, TBMM Karma Komisyon Başkanlığı’na ulaşmış dosyalar hakkında Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yasama dokunulmazlığına ilişkin hükmün uygulanmayacağı düzenlenmişti.

Bilahare İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 19 Ağustos 2016 tarihinde CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında iddianame hazırlamış, nihayetinde İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açılmıştır. Bahse konu mahkeme tarafından 14 Haziran 2017 tarihinde verilen kararda, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla ya da iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçundan sözü edilen CHP Milletvekiline 25 yıl hapis cezası verilmişti.

Bu kararı ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2’inci Ceza Dairesi 13 Şubat 2018’de kaldırmış, fakat devletin güvenliği ya da iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçunu kabul ederek 5 yıl 10 ay hapis cezasına hükmetmişti.

Temyiz sürecinin devam ettiği zaman diliminde bu kişi tekrardan milletvekili seçilmiş, milletvekilliğinin kesinleşmesini müteakip Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesi yargılamanın durdurulma talebini reddetmişti. Arkasından Yargıtay’ın anılan dairesi Bölge Adliyesi Mahkemesi’nin mahkûmiyet kararını onamıştı. Bu CHP’linin milletvekilliği 4 Haziran 2020 tarihinde mahkûmiyet kararının Genel Kurul’da okunmasıyla sona ermiştir.

Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 17 Eylül 2020 tarihinde konuyla ilgili olarak, kişi hürriyeti ve güvenliği ile siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlaline hükmetmiştir.  İlk derece mahkemesi ise 13 Ekim 2020 tarihinde ilgili şahıs hakkında yeniden yargılama yapılmasına yer olmadığı kararıyla ilk görüşünde direnmiştir. Anayasa Mahkemesi 21 Ocak 2021 tarihinde tekrar hak ihlali kararını açıklayarak tutumunda ısrar etmiştir. Buna dayanarak İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi infazı durdurmuş, yeniden yargılama talebini kabul etmiş, dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili fezlekeyi hazırlayarak Adalet Bakanlığı’na göndermiştir.

CHP Milletvekili de geçtiğimiz hafta perşembe günü TBMM’de görevine başlatılmıştır. Bu anlattıklarım konunun hukuki mazisinin özetinden ibarettir. Anayasa Mahkemesi’nin bir kereye mahsus kabul edilen geçici 20’inci maddeyi yanlış yorumladığı açıktır. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi’nin yerindelik denetimi yapamayacağı da bilinen bir yasa kuralıdır.

Ne hikmetse hak ihlalleri hep şaibeli ve hakkında soru işaretleri olan isimlerle ilgili verilmektedir. Aynı Mahkeme, 25 Şubat 2016 tarihinde Can Dündar, 9 Haziran 2020 tarihinde terörist Demirtaş hakkında hak ihlali yapıldığını kararlaştırmıştır. 22 Mayıs 2019 tarihinde de Osman Kavala’nın tutuklanmasının hukuki olmadığı gerekçesiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı da oybirliğiyle kabul etmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararlarını fütursuzca verirken milletin haklarını hiç hesaba katmadığı, dikkate almadığı çok net bir şekilde görülmektedir. Bu Anayasa Mahkemesi kime hizmet etmektedir? Kimin mahkemesidir? Hak konusu sırf Türkiye’nin anayasal düzenini bozmak için uğraşan ve ihanete kapı kulluğu yapanlar için mi geçerlidir? Yurt dışında yaşayan bir casusun nasıl bir hakkı vardır ki ihlal edilmiş olsun? Bir teröristin ne hakkı olacaktır ki, Anayasa Mahkemesi buna çanak tutsun?

Bizim görüşümüz şudur:

Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesi olmayacaksa, Türkiye’nin egemenlik ve tarihsel haklarını çiğneyenlere ihlal gerekçesiyle destek vermeyi sürdürecekse, derhal kendini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin.

Yeniden milli varlığımıza layık, adalet ve hukuk ölçülerimize müzahir bir yüksek mahkemeyi kurmasını Allah’ın izniyle başarırız, buna da muktediriz.