Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ı genel merkezde ziyaret etti. bir buçuk saat süren ziyaretin ardından basın açıklaması yapan Babacan; en kısa zamanda olası bir seçime hazır olmak istediklerini vurguladı.
Ali Babacan konuşmasında "TÜİK’in açıkladığı enflasyona bakacak olursanız, 10 küsur açıklıyor. Son iki ayda tam 41 ilimizi ziyaret ettim; alıp sattığı malın fiyatı geçen sene kaçtı, bu sene kaç diye esnafa sordum. Yüzde 30, 40, 50 diyen var. Gerçek çarşı pazar enflasyonu bu. Bu değerlendirmelerde TÜİK’in açıkladığı rakamlar değil, gerçek enflasyon ve hayat pahalılığı dikkate alınmalı." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye çağrıda bulunan Babacan; "İktidarın büyük ortağına ve diğer ortaklarına çağrı yapmak istiyorum: Şu ülkenin sorunlarını çözün. İnsanlar işsiz, gençlerimiz yarınlarını başka ülkelerde aramaya başladı. Esnafımız kepenk indirmeye başladı. Bu ülkenin derin problemlerini hamasetle, başka konuları gündeme getirerek örtemezsiniz." dedi.
Karamollaoğlu, Babacan'ı ziyaret etti
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı DEVA Partisi Genel Merkezi’nde ziyaret etti. Karamollaoğlu’nun ziyaretine eşlik eden heyette Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcıları Sabri Tekir, Cafer Güneş ve Birol Aydın yer aldı. DEVA Partisi heyetinde ise Genel Sekreter Sadullah Ergin, Teşkilat İşleri Başkanı Nihat Ergün ve Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakcı bulundu.
İki genel başkan, bir buçuk saat süren görüşmenin ardından basının karşısına geçti. 29 Aralık’ta büyük kongrelerini gerçekleştirerek mümkün olan en kısa zamanda olası bir seçime hazır olmak istediklerini vurgulayan Babacan şu ifadeleri kullandı:
"Asgari ücrette TÜİK’in açıkladığı rakamlar değil, gerçek enflasyon dikkate alınmalı"
Ülkemizde “çalışıyorum, işim var” diyen vatandaşlarımızın yarıya yakını asgari ücretle geçiniyor. Asgari ücret rakamı önemli. Bunu hükûmet belirliyor, ödemeyi işveren yapıyor. Asgari ücret, şu anda insanca yaşanabilir seviyenin çok altında. Hatta açlık sınırının dahi altında kaldığını görüyoruz. Artışlarda hep enflasyon artı refah payı düşünülür. Peki hangi enflasyon? TÜİK’in açıkladığı enflasyona bakacak olursanız, 10 küsur açıklıyor. Son iki ayda tam 41 ilimizi ziyaret ettim. Alıp sattığı malın fiyatı geçen sene kaçtı, bu sene kaç diye esnafa sordum. Yüzde 30, 40, 50 diyen var. Gerçek çarşı pazar enflasyonu bu. Bu değerlendirmelerde TÜİK’in açıkladığı rakamlar değil, gerçek enflasyon ve hayat pahalılığı dikkate alınmalı.
"Tiyatro önemli bir sanat ama siyasetin sahici olması lazım"
Bütçe görüşmelerinde sayın Bakan’ın bazı ifadeleri olmuş. Bana da arkadaşlar daha sonra gösterdi. Çünkü normalde takip ettiğimiz bir kişi değil. Öncelikle, orası Meclis kürsüsü. Orada alışık olmadığımız bir üslup gördük. Hep söylüyorum: Tiyatro çok önemli bir sanat alanı ve sanatçılarımız kendi mecralarında sanatlarını icra ederler. Siyasetin sahici bir şey olması lazım. Siyasetteki insanların daha önce neler söylediklerine, bugün ne söyleyip ne yaptıklarına bakıyorum. Eğer çok sık zikzaklar varsa, bugünkü ifadeler üzerinde çok durulması gerektiğini düşünmüyorum. Çünkü bugünkü ifadeler böyle olur, yarın başka bir konjonktürde bambaşka ifadeler gelebilir. Üzerinde yorum yapmaya değer bir konu olarak görmüyorum. Bizim tutumumuz, çizgimiz açık. Bizde zikzak yok, U dönüşü yok. 20 yıldır ilkeler ve değerler bazında aynı yerdeyiz. Günlük esen rüzgarlar karşısında söylenen ifadeler hakkında bir şey söylemeye değer bulmuyorum.
"Problemleri hamasetle çözemezsiniz"
Siyasi partilerle ilgili hukuk süreci tarafsız ve bağımsız yargı tarafından yürütülür. Parti başkanlarının tek taraflı ifadeleri anlamsızdır. Türkiye’yi yöneten zihniyetin bu ülkeyi düşman üretmek üzerinden yönetmeye çalıştığını iyi görmemiz gerekiyor. Artık hiçbir konuda başarı üretemeyince, her konuda problemler büyüyünce, vatandaşa daha güzel yarınlar vaat edemeyince dönüp dolaşıp düşman arayışı başlıyor. Her hafta, her ay bir düşman gündemi ortaya atılıyor. İktidarın büyük ortağına ve diğer ortaklarına çağrı yapmak istiyorum: Şu ülkenin sorunlarını çözün. İnsanlar işsiz, gençlerimiz yarınlarını başka ülkelerde aramaya başladı. Esnafımız kepenk indirmeye başladı. Bu ülkenin derin problemlerini hamasetle, başka konuları gündeme getirerek örtemezsiniz.
"Bu ülke artık korkmuyor"
Bu tür rejimlerde çok tipiktir: Beceremezler, yapamazlar, arkasından suçlu veya düşman ararlar. Böylece ilgiyi başka noktaya çekmeye çalışırlar. Biz demokrasiyi çok önemsiyoruz. Evet, özgürlükleri çok önemsiyoruz. Özgürlükler bazılarının işine gelmese de biz, ifade özgürlüğü başta olmak üzere, özgürlükleri çok önemsiyoruz. Kim ne derse desin. İşlerine gelmeyenleri de temel ilkelerini gözden geçirmeye çağırıyoruz. Bu ülkeyi susturamazsınız. Bu ülke artık korkmuyor. Bu ülkeyi susturarak bir yere varamazsınız. Biz özgürlük dedikçe korkuyorlar. Biz artık milletimize korkmayın diyoruz. Korkması gerekenler belli.