Yaşam

Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum'a uluslararası katılım

Kaos GL Derneği’nin “İnsan Hakları Haftası”nda düzenlediği “2. Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum”un ana teması 'eğitim hakkı'

10 Aralık 2013 23:03

LGBT haklarının temel insan hakları olduğu şiarıyla insan hakları mücadelesini ve dayanışmayı güçlendirmeyi hedefleyen "Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum" için akademiden, siyasetten ve sivil toplumdan uluslararası katılımcılar Ankara’ya geliyor.
 
Belçika, Almanya, Hollanda, İrlanda, İsviçre ve İsveç’ten gelen katılımcılar ile cinsel çeşitlilik ve LGBT öğrenci realitesinin tanınması için mücadele ve politikaların ele alınacağı oturumlar 13 Aralık Cuma günü Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşecek. Açılışta ise İrlanda İşçi Partisi’nden Dominic Hannigan TBMM’den siyasetçilerle birlikte olacak. 
 
LGBT’lerin maruz kaldıkları ayrımcı tutum ve uygulamaları görünür kılmak ve sosyal hakları tartışmak amacıyla düzenlenen Sempozyumun bu yılki ana temasını “Eğitim Hakkı” oluşturuyor.

 

 Cinsel Çeşitlilik ve LGBT Öğrenci Realitesinin Tanınması

 

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Begüm Başdaş’ın modere edeceği “Cinsel Çeşitlilik ve LGBT Öğrenci Realitesinin Tanınması” başlıklı oturum 13 Aralık Cuma günü, 17:00-18:30 saatleri arasında gerçekleşecek.İrlanda BeLonG To örgütünden Michael Barron, İsviçre Dialogai’dan Michael Hausermann ve İsveç RFSL’den Katarina Stenkvist’in katılacağı oturumda ele alınacak konular şöyle:

 

Michael Barron, BeLonG To, İrlanda

 

“İrlanda’nın ana LGBT örgütü BeLonG To, 10 yıllık tarihinde Dublin’de LGBT’ler için tek bir güvenli mekânının olmaması ihtiyacından doğup, şu an hizmet veren ve meclisin mevzuat çalışmalarında söz sahibi olan bir örgüt olmaya kadar verimli bir yolculuk sürdürdü. Diğer örgütler ile ortak çalışarak, tüm ülke çapında LGBT gençleri bir ağ altında topladı ve eğitimde homofobik ve transfobik zorbalık başta olmak üzere, ruh sağlığı ve LGBT mülteciler alanlarında önemli çalışmaların öncüsü oldu. Örgütün kurucusu Michael Barron, bu tür bir değişimin, toplumun her dokusunun karşı geldiği ve Katolik

Kilisesi’nin eğitimin neredeyse tamamını elinde tuttuğu bir ortamda nasıl mümkün hale getirildiğini anlatacak. Barron değişimin, araştırmalardan, işbirliklerinden ve umulmadık ortaklıklardan nasıl beslendiğine ve asıl dönüşümün LGBT gençlerin kendi adlarına savunuculuk yapmalarıyla mümkün olduğuna değinecek.”

 

 Michael Hausermann, Dialogai, İsviçre

 

“Homofobinin ve heteroseksizmin LGBT toplumunun eğitim hayatına, sağlığına ve hayattan aldığı hazza olan etkisi oldukça büyük. Bu zorluk, özellikle gençlerin açılma dönemlerinde oldukça katlanmakta. Hem dünya genelinde hem de İsviçre özelinde yapılan her çalışma, LGBT öğrencilerin, heteroseksüel akranlarına kıyasla, 2-3 kat daha fazla depresyon yaşadıklarını, 3-4 kat daha fazla şiddete maruz kaldığını ve 5 kat daha fazla intihar girişiminde bulunduğunu söyler bizlere. Yetişkin gey ve lezbiyenler, okul yıllarını hayatlarının nerdeyse en kabus yılları olarak hatırlar. Fiziksel ve sözlü şiddet, okullarda en yaygın pratiklerdendir; öğretmenler ise yardım eli uzatma konusunda ya utanır, çekinir ya da o eli nasıl uzatacağını bilemez.

Diğer azınlık gruplarının aksine, genç LGBT’lerin aradığı çare ve destek, aile üyelerinden ve aile ortamından gelmez. Tam tersi, utanç duygusu ve reddedilmenin ailenin direkt kendisinden geldiği görülür çoğu zaman. Bu nedenle, halen okulda olsun ya da olmasın tüm öğrenci ve eğitimcilerin, eğitimde zorbalığın sona ermesi adına konuyla birebir hassasiyetlerinin sağlanması ve alana müdahale yöntem ve yeteneklerinin geliştirilmesi gereklidir. Okulda yetişkinlerden ve ebeveynlerden oluşan minicik bir grup, bahsettiğimiz değişimi yapabilecek güçtedir; bu sayede okullar, LGBT gençler için sadece güvenli alanlar haline gelmez, aynı zamanda hayatlar da kurtarılmış olur.”

 

Katarina Stenkvist, RFSL, İsveç

 

“RFSL Stockholm, kurulduğu yıl 1972’den beri okullarda olup bitenlere dair bir söz üretme çabası içinde oldu. Pedagojik yaklaşıma göre, öğrencilerin önyargıları, LGBT toplumunun üyeleri ile yüzleşme yöntemi ile kırılmaya çalışıldı. Ancak son 10 yıldır bu yaklaşım daha queer bir pedagojik yaklaşıma yüzünü döndü; bu yöntem ile öğrencilerin heteronormativiteyi sorgulaması ve kimliklerin queer analizlerini yapmanın araçlarını kazanması amaçlandı.

İsveç bazında deneyimlerimize göre, öğrenciler birbirlerini cinsellikleri ve toplumsal cinsiyetleri üzerinden acımasızca aşağılarken, bir yandan da öğrencilerin bu konularda daha çok bilgi edinmek için bizlere ulaştıklarına şahit olduk. 2014 yılından itibaren yoğunlaşmış bir şekilde liselerin daha güvenli ortamlar haline gelmesi için çalışmalar yürütme kararı aldık. Konuşmamda, bu çalışmanın ortaya çıkış sürecine ve önümüzdeki yıllara nasıl devam edeceğimize değineceğim.”

 

Homofobik ve Transfobik Ayrımcılığa Karşı Mücadele ve Politikalar

 
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü Murat Çekiç’in modere edeceği “Homofobik ve Transfobik Ayrımcılığa Karşı Mücadele ve Politikalar” oturumu, 13 Aralık Cuma günü, 15:00-16:30 saatleri arasında gerçekleşecek.
Belçika’dan ILGA-Europe’tan Sophie Aujean, Almanya Berlin Humboldt Üniversitesi’nden Ulrich Klocke ve Hollanda’dan LGBT’lerin Eğitimi için Küresel Dayanışma’dan (GALE) Peter Dankmeijer’in katılacağı oturumda ele alınacak konular şöyle:
 

Sophie Aujean, ILGA-Europe, Belçika

 
“ILGA-Europe, son yıllarda artan bir çabayla LGBT toplumunun sağlık, eğitim, çalışma hayatı ve adalete erişim alanlarında karşılaştığı ayrımcılık ve ihlallere yönelik çalışmalar yürütüyor. Yapacağım sunumda, özellikle LGBT’lerin sağlık ve eğitim alanlarında yaşadıkları günlük sıkıntılara ve zorluklara yer vereceğim. Aynı zamanda sözkonusu zorlukları aşmak için faydalanabileceğimiz, gerek mevzuat değişimi taleplerimiz sırasında gerekse daha pratiğe dönük bağlamlarda kullanabileceğimiz iyi deneyimlere, püf noktalarına ve önerilere değineceğim.”
 

Ulrich Klocke, Berlin Humboldt Üniversitesi, Almanya

 
“Lezzo! İbne! Top!” Çocuklara ve ergenlere yönelik homofobi ve transfobiyle nasıl mücadele edebiliriz?
“Berlin’de 6. sınıfa giden her 5 öğrenciden 2’si, “lezbiyen” kelimesini; her 5 öğrenciden 3’ü de “gey” ve “ibne” kelimelerini hakaret olarak kullanıyor. Bunlar, toplamda 20 okulda ve 787 öğrenci ile yapılan bir çalışmanın verileri. Öğrencilerin ve öğretmenlerin LGBT ve toplumsal cinsiyet normlarına uymayan öğrencilere yönelik davranış ve tutumları, akran raporları, öz eleştiri çalıştayları ve yazılı testler ile belirlenmeye çalışıldı.
Yapılan her çalışma şunu gösteriyor ki, öğretmenler, homofobi ve transfobiyle mücadele konusunda önemli bir noktada duruyor. Öğrencilerinin önünde LGBT meselelerini ve ayrımcılığı ne kadar işlerlerse, öğrencilerin tavırları o kadar iyiye gidiyor ve cinsel çeşitlilik konusuna kafa yoruluyor. Tersi bağlamda öğretmenlerin LGBT öğrencileri alay konusu yapması durumlarında, öğrenciler arası ayrımcılık da o kadar çok artıyor. Rastlanan güzel örneklerden biri de, okulların ayrımcılık karşıtı politikalarının olması ve bu politikadan her öğrencinin haberinin olması. Böylesi girişimler, öğrencilerin tavırlarında oldukça etkili oluyor.”
 

Peter Dankmeijer, Global Alliance for LGBT Education (GALE), Hollanda

 
“GALE direktörü Peter Dankmeijer, “eğitim hakkı” kavramına yoğunlaşacağı konuşmasında, devletlerin eğitim kavramını nasıl ele aldığına ve sözkonusu alanı kontrol ettiğine yer verecek. Eğitim alanında görmezden gelen, muğlâk tutum alan veya yapılan çalışmaları destekleyen çeşitli devlet tutumlarını ele alacak.”