Koronavirüs

Avrupalı bilim insanlarından Koronavirüs manifestosu

Uzmanlar, salgın ile daha efektif mücadele etmek için, vaka sayısını düşürmek, sayıyı düşük tutmak ve uzun vadeli bir vizyon belirlemekten oluşan üç basamaklı bir strateji de öneriyorlar

20 Aralık 2020 16:06

Uluslararası alanda ün yapmış çok sayıda, virolog, araştırmacı, bilim insanı bir manifesto imzalayarak Avrupa Birliği (AB) hükümetlerinden daha sert ve uzun vadeli salgın planı yapmasını istedi. The Lancet adlı dergide yayımlanan manifestoda Avrupa ülkelerinin birlikte hareket etmemesi durumunda, sadece halk sağlığını değil, ekonomiyi, işçi ve işvereni de olumsuz etkileyen yeni dalgaların yaşanmasının kaçınılmaz olduğu vurgulanıyor. Manifestoda şu sözlere yer veriliyor: "Sınırları olmayan Avrupa'da tek bir ülke enfeksiyon sayılarını düşük tutamaz. Bu yüzden ortak hedef koymak ve harekete geçmek şarttır. Avrupa'nın Covid-19 ile güçlü ve koordineli bir biçimde mücadele etmesi, bunun için açık bir biçimde tanımlanmış mücadele araçları ile uzun vadeli plan yapılması çağrısında bulunuyoruz."

Neden vaka sayısı düşük tutulmalı

Manifestoda enfeksiyon sayılarını düşürme çağrısının nedenleri de şöyle sıralanıyor:

1) Düşük enfeksiyon sayıları, ölümleri ve Covid-19'un uzun vadeli hasarlarını önlemekle kalmıyor, sağlık kaynaklarının başka hastalıklar için kullanılmasını da sağlıyor.

2) Enfeksiyon sayısının düşmesi, işverenleri ve istihdamı da kurtarıyor. Covid19'un yayılmasının ekonomiyi olumsuz etkilediğini gördük. Virüs azaldığında ya da ortadan kalktığında ülke ekonomileri de hızla iyileşecektir. Avustralya ve Çin bize bunun mümkün olduğunu ispatladı. Aksi halde virüsün ekonomik maliyeti de artacaktır.

3) Enfeksiyon oranı ne kadar düşükse virüsün kontrol edilmesi de o kadar kolaydır. Yüksek vaka sayısını kabullenip kısıtlamaları gevşetmek hem kısa vadeli bir çözümdür hem de yeni dalgaların önünü açarak, toplumsal maliyeti arttırır. Test yapma ve enfeksiyon zincirini takip etme kapasitemiz kısıtlı. Test-izleme-izole etme-destek stratejisi, vaka sayısı düşükse verimli olabilir. Ancak bu durumda fiziksel mesafe gibi daha hafif önlemler işe yarar ve okullar ile iş yerleri açık kalabilir.

4) Vaka sayısı yüksekse, temaslıları takip etmek ve karantina altına almak mümkün değildir. Bir ülke nüfusunun bir milyonundan 300'ünün enfekte olduğunu ve her birinin 10 kişiyle temasta bulunduğunu düşünün. O zaman nüfusun yüzde 3'ü karantinaya alınacak demektir, bu da işgücünde keskin bir azalmaya neden olur.

5) Doğal gelişen bir kitle bağışıklığını tercih etmek asla seçenek olamaz. Bu belirsiz bağışıklık süreci hem hastalığın yayılma hem de ölüm oranlarını şiddetle arttırır.

6) Vaka sayısı düşük olduğunda, planlama yapmak kolay olduğu kadar, sürekli politika değiştirme ihtiyacı da doğmaz. Bu sadece ekonomik zararı değil, stresi azaltacağı için psikolojik zararı da önler. Ayrıca vaka sayısı her arttığında yine önlemlerin sertleştirilmesi gerekir. Sert önlemler ne kadar erken alınırsa o kadar başarılı olunur.

2021 baharına kadar sorun çözülür

Uzmanlar, salgın ile daha efektif mücadele etmek için, vaka sayısını düşürmek, sayıyı düşük tutmak ve uzun vadeli bir vizyon belirlemekten oluşan üç basamaklı bir strateji de öneriyorlar. Bu stratejiye göre hedef, her gün nüfusun 1 milyonundan en fazla 10'unun enfekte olmasına izin vermek gerekiyor. Daha önce bazı ülkelerin bu hedefe ulaştığına dikkat çeken uzmanlar, 2021 baharına kadar yine aynı hedefe ulaşılabileceğini vurguluyorlar.

Manifestoyu imzalayan uzmanlar bunun için sert önlemler alınmasını istiyor ve ping-pong efektini önlemek için de bu işi bütün Avrupa ülkeleri ile hemen, koordineli yapmak gerektiğini vurguluyorlar.

Vaka sayısını düşük tutmak için de uzmanlar, önlemler azaltılırsa eğer kontrolün sıkı tutulmasını talep ediyorlar. Vaka sayısı düşse de test sayısını (her 1 milyon kişinin 300'ü) düşürmemeyi öneren uzmanlar, lokal artışlara, seyahat ya da sokağa çıkma yasağı gibi sert önlemler alınmasını istiyorlar.

Uzmanlar manifestoda, bölgesel ve ulusal strateji planı kadar, Avrupa çapında uzun vadeli ve koordineli bir vizyon geliştirmenin önemini defalarca hatırlatıyorlar. Manifestoyu imzalayanlar arasında Matjaz Perc, Melanie M Brinkmann, Sarah Cushieri, Thomas Czypionka, Giulia Giordano Viola Priesemann, Christian Drosten gibi uluslararası alanda çalışan isimler yer alıyor.