Kültür-Sanat

Ateşin Düştüğü Yer'i görmek için son 3 gün

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın 20. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yapılan sergiyi görmek için 3 gün kaldı.

20 Nisan 2011 03:00

Hazal Özvarış- T24

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın 20. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yapılan "Ateşin Düştüğü Yer" isimli sergiyi görmek için  3 gün kaldı. Türkiye tarihinin insan hakları ihlalleri üzerinden anlatıldığı sergide, 131 sanatçının politik içerikli çalışmaları yer alıyor.  


Ateşin Düştüğü Yer'de yer alan çalışmaların bir kısmını görmek için TIKLAYIN 





Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın 20. kuruluş yıldönümünde Tophane’deki Tütün Deposu'nda geniş katılımlı etkinlikler dizisi düzenlendi. Etkinlikler, İnsan hakları ihlallerine karşı seminerler, belgesel film gösterimi ve 131 sanatçının katılımıyla düzenlenen "Ateşin düştüğü yer" başlıklı sergiden oluşuyor. Çoğunluğu katılımcı sanatçılardan oluşan 12 kişilik bir grubun organize ettiği sergi, 8 aylık çalışmanın ardından 9 Mart'ta ziyaretçilere açıldı. Küratörsöz ve sponsorsuz yürütülen sergi, 22 Nisan Cuma günü sona erecek. 

Ev sahipliği yaptığı politik işlerle adından çokça söz ettiren Tütün Deposu'ndaki sergi, insan hakları ihlalleri konusunda toplumsal belleği canlı tutmayı ve hakikatle yüzleşme sürecine katkıda bulunmayı amaçlıyor.  

Sergi, Tophane'deki Tütün Deposu çıkmazına girdiğiniz an başlıyor. Sergiye "hoşgeldin" diyen Nurcan Gündoğan imzalı "Canlı Her Ölümü Tadacaktır" çalışması.  Zincirlikuyu Mezarlığı girişinde yazılı ayeti çağrıştıran bu çalışmanın ardından sağdaki duvarda Volkan Arslan'ın kırmızı sprey boyayla yazdığı "Kahrolsun İnsan Hakları" yazısı göze çarpıyor. Hemen yanında feminist çalışmalarıyla bilinen sanatçı Canan'ın afişleri kostiklenmiş. Çalışmalarında sık sık kendi bedenini kullanan sanatçının  yüzü ise morartılmış. Makyajı ve saçıyla "pavyon sanatçısı" görüntüsü canlandırılan Canan'ın  afişlerinin üzerinde "Kaç kurban daha?" yazıyor. İstanbul Feminist Kolektif'in belleklere yerleştirdiği  "Erkeklerin sevgisi her gün 3 kadın öldürülüyor" sloganı afişlere dipnot düşülmüş. 


Depo, çıkmaz sokağı, ana ve ek binası bu sergiye ayrılmış. Mekânın her yerine yerleştirilmiş ihlaller ziyaretçileri bekliyor: Tuvaller, ses ve video enstelasyonları, 20th Century Fox müziğiyle kapanan Türk bayraklı perdeler, vesayet kıyafetleri, makam havasında söylenen devrim sloganları, pembe bombalardan oluşan gül bahçesi, faili meçhullerin yüzlerinin kullanıldığı pullar, cesetleri sığdırmak için uzatılan Toros marka otomobiller, seramikten asker kasketleri, Türk bayrağının örttüğü dokunmatik "Bellek kutusu", "dev ekranda linç keyfi..."

Çarpıcı işlerin yer aldığı sergide  bir çalışma özellikle dikkat çekici;Aylin Kuryel ve Emrah Irzık'ın 2008 yapımı "Tabu" filmi. 29 dakikalık filmde, Tabu oyununun kartları çeşitli üniversitelerden öğrencilere, kafe ve sokaktaki gençlere dağıtılıyor. Gençler, kendilerine çıkan tabu kelimeleri arkadaşlarına anlatmaya çalışıyor. Oyunu ilginç kılan ise seçilen kelimeler: Eşcinsel, travesti, feminist, Ermeni Soykırımı, faili meçhul, türban, vicdani ret, kürtaj, işkence, klitoris, mastürbasyon, ateizm  ve Kürt Meselesi. Gençler eşcinselliği anlatmaya çalışırken homofobikleşiyor, vicdani retten bahsederken militaristleşiyor. 

Kuryel ve Irzık'ın Tabu filminden "Kürt sorunu":