Gündem

'Atatürk Orman Çiftliği için vasiyet değil, tezkere var’

‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin inşasından sonra açılan davada tartışmalar bitmiyor

12 Mart 2015 15:23

Eski Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müze Komutanı Doç. Dr. Ali Güler, Atatürk’ün AOÇ için özel bir vasiyetname kaleme almadığını, sadece bir tezkere yazısı olduğunu söyledi.

Atatürk Orman Çiftliği’nde (AOÇ) inşa edilen “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi”nin Atatürk’ün vasiyetine aykırı yapıldığı iddiasıyla açılan davada Atatürk’e ait vasiyetnamenin bulunamaması, tartışmaları da beraberinde getirdi. Eski Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müze Komutanıhacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Güler, Atatürk’ün AOÇ için özel bir vasiyetname kaleme almadığını belirterek, “Kayıp denilen belge, Atatürk’ün 5 Eylül 1938’de ölümünden 2 ay önce kaleme aldığı vasiyetnamedir. Davanın tarafları vasiyetnameleri karıştırıyor” dedi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı meslek odalarınca Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazilerine ilişkin Atatürk’ün vasiyetinin ihlal edildiği iddiasıyla açılan davada, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü mahkemeye, Atatürk’ün vasiyetnamesi ve bağış senedinin kurumda bulunmadığına dair yazı göndermişti.

 

‘Kaybedilmiş olamaz’

 

Mert İnan'ın Milliyet'te yayımlanan haberine göre, Doç. Dr. Ali Güler, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından kurumda bulunmadığı bildirilen vasiyetnamenin Atatürk tarafından 5 Eylül 1938’de kaleme alındığını belirterek şu bilgileri verdi: 

“Söz konusu vasiyetname, 6 Eylül 1938 tarihinde Beyoğlu6. Noteri İsmail Kunter tarafından teslim alınarak kayda geçilmiştir. Makbule Hanım, Sabiha Gökçen, Afet İnan, Ülkü Adatepe ve İnönü’nün çocuklarına vasiyet edilen rakamlar yazılıdır. Atatürk, AOÇ ile ilgili 13 Haziran 1937’de Trabzon’dan Başbakanlığa bir tezkere göndermiş, tüm çiftlik ve üzerindeki taşınmazları Hazine’ye bağışladığını bildirmiştir. Tezkerenin içinde ‘AOÇ orman kalsın, sadece tarım arazi olsun’ şeklinde ifadeler yer almıyor. Davacı ve davalık olan taraflar vasiyetnameleri karıştıyorlar.”

Güler, Atatürk tarafından Hazine’ye bağışlanan çiftlik arazilerinin zaman içerisinde Tarım Bakanlığı tarafından bazı kamu kurumlarına devredildiğini ifade ederek, şunları söyledi:

“İnönü, Menderes, Demirel, Ulusu hükümetleri döneminde kanun ve kararnameler ile arazi devirleri yapıldı. Şu an yaşanan asıl mesele Külliye’nin yapıldığı arazinin Cumhurbaşkanlığı’na devrinin kanun maddesi veya kararname ile yapılmamış olmasıdır. Kayıp denilen vasiyetname büyük ihtimalle Cumhurbaşkanlığı arşivindedir. Vasiyetnamenin kaybolması gibi bir durum söz konusu olmaz.”

 

‘Tarihe ihanet ve suçtur’

 

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden ise, Ankara 3. Sulh Mahkemesi’nin 1989’da söz konusu vasiyet belgelerini, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ne devredilmek üzere dönemin devlet bakanı Oltan Sungurlu’ya verdiğini, Sungurlu’nun da belgeleri Devlet Arşivleri’ne ilettiğini söyledi:

“Şayet Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından söz konusu vasiyet evrakları kaybedilmiş ise hem tarihe ihanet edilmiş, hem de suç işlenmiştir. Cumhurbaşkanlığı arşivlerinde orijinal belgenin fotokopi veya tasdikli örneği olabilir.”

ODTÜ Tarih Bölümü’nden Atatürk araştırmacısı Prof.Dr. Seçil Karal da “Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün yok dediği vasiyetname Cumhurbaşkanlığı arşivlerindedir. ‘Kayıp’ denilmesine çok şaşırdım. AOÇ konusunda Atatürk’ün özel bir vasiyet ve koşulu bulunmuyor. Rutin bir kamuya bağışlama söz konusu” dedi.

 

İşte vasiyetname

 

Atatürk’ün 5 Eylül 1938’de kaleme aldığı ancak orijinal vesikası ortada olmayan vasiyetnamesi:

“Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleri ile menkul ve gayrimenkul emvalimi C.H. Partisine atideki şartlarla, terk ve vasiyet ediyorum:

1) Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.

2) Her seneki nemadan, yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda bin, Afet’e sekiz yüz, Sabiha Gökçen’e altı yüz, Ülkü’ye iki yüz lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki yüzer lira verilecektir.

3) S. Gökçen’e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir.

4) Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.

5) İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.

6) Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.

 

AOÇ tezkeresi

 

Atatürk’ün 13 Hazi ran 1937 tarihinde Başvekil İsmet İnönü’ yazdığı AOÇ tezkeresinde şu ifadeler de yer alıyor:  
“Hatırlarsınız, Türk Köylüsü Türk’ün efendisi olduğunu söylediğim zamanı. Ben o efendinin arzu ve iradesi altında senelerden beri çalışmış olan bir hadimim. Şimdi beni çok heyecana getiren Hadise Türk köylüsüne naçizane olsa da ufak bir vazife yapmış olduğumdur. Mevzubahis olan hediye yüksek Türk milletine benim asıl vermeği düşündüğüm hediye karşısında hiçbir kıymeti haiz değildir. Ben icabettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim. Kemal Atatürk.”

İlgili Haberler